Her sevgili iz bırakır

Merve AÇIKGÖZ
“Mektup yazmak, insanın kendisini merakla bekleyen hayaletlere açması demektir. Yazıyla verilen öpüşmeler, hiçbir zaman yerini bulmaz, yolda hayaletler tarafından emilip bitirilir.”
Mektup denilince akla ilk gelen isimlerden birisi kuşkusuz Kafka. Eski sevgiliye yazılmış mektuplar mevzubahis olduğunda, Milena’ya Mektuplar’dan bir alıntıyla söze başlamak istedim.
Haziran ayında Yitik Ülke Yayınları’ndan çıkan Eski Sevgiliye Yazılmış Mektuplar, Tezcan Topal tarafından derlenen yirmi dört mektuptan oluşuyor. İçlerinde yazar, editör, fotoğrafçı, oyuncu ve şarkıcıların yer aldığı, yirmi dört farklı insanın bir araya gelmesiyle oluşturulan derleme, mektup türünü özleyen okur için raflarda güzel bir sürpriz olarak karşımıza çıkıyor.
Günümüzde mektup, her ne kadar nostaljik bir iletişim aracı olarak kabul edilse de, kitapta yer alan mektuplar alıştıklarımızdan biraz farklı. Bazı yazarlar, öykü ve denemeleriyle derlemede yer alırken, onların da ortak özelliği elbette eski sevgiliye sesleniş. Gidenlere, ilk gençliğe, kalpte burkulduğu yerde saklanan birine… Belki sadece bir hatırlayış. Bir iç dökümü. Bir ah. Çok sevdiğiniz bir eşyayı kaybetmemek için bir yere saklayıp, sonra sakladığınız yeri unutmuş gibi, unutulanın hayatın hiç ummadığınız bir anında karşınıza dikiliverdiği yazılar bunlar. Biraz özlem, biraz sitem, af dileyen ya da affeden taraf. Fakat öyle dramatize edilmiş, iç sıkan şeyler değil. Yazarların yer yer esprili ve nahif anlatımlarıyla, içine girmesi daha kolay, daha canlı mektuplar.
‘TASLAKLARA KAYDEDİLEN E-POSTA’
Eski Sevgiliye Yazılmış Mektuplar, hayatından bir sevgili geçmiş herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, hiç göndermeyeceği o mektubu yazmak için cesaretlenip masanın başına geçeceği, unutmayı mümkün kılıp kalbini rahat bırakacağı ve anlatıp kendi mektubunu katladıktan sonra geçmişi özgür kılabileceği bir çerçeve sunuyor bir yanıyla, bir yanı ise tam tersi. Okurun hikayesi bu yirmi dört mektubun, neresinden dolup neresinden taşacak bilinmez.
Günümüzde, e-postanın, mektubun yerini alan bir işlevi olduğunu, Hakan Bıçakçı “Eski Sevgiliye e-posta” hikayesiyle derleme içinde gün yüzüne çıkarmış.
“Bu bir mektup değil eski sevgili. Sakın ha. Öyle gönderilmeyen mektup gibi dramatik bir şey değil. Bu bir e-posta. Yollanmayan. Taslaklara kaydedilen.”
Gönderilemeyen mektuplara, “taslaklara kaydedilen” detayı ile yaklaşım, çağı yakalayan güzel bir ayrıntı olarak kalıyor. Bugün kitaplık raflarının aralarına saklanmış mektuplarımız önümüze dökülmeyecek olsa da, e-posta adreslerimizin taslaklarına göz attığımızda, belki bizi bile şaşırtacak yazılarla karşılaşacağız. O enter tuşuna bir türlü basamadığımız iç döküşler! Belki kitabın adı da, Eski Sevgiliye Mektuplar kadar romantik olmak yerine Eski Sevgiliye e-posta şeklinde, daha gerçek olabilirmiş.
Hakkıyla severek, hakkıyla susarak yaşayan insanların, eski sevgiliden kalan bir lafı hayatına kılavuz edinenlerin, özlemle nasıl baş edeceğini bilemeyenlerin, unutulanların ve hiç unutamayacakların, can yakıcı karşılaşmaların ardı sıra dizildiği yirmi dört mektubun yazarı alfabetik sırayla şöyle:
Angutyus, Cem Tunçer, Cezmi Ersöz, Dilan Bozyel, Doğu Yücel, Elif Yılmaz, Esra Pekin, Hakan Bıçakçı, Halil Türkden, Hüseyin Köse, Jehan Barbur, Kaan Murat Yanık, Karaçalı, Kaya Genç, Melisa Kesmez, Menekşe Torak, Mercan Dede, Mert Fırat, Nafer Ermiş, Nilüfer Açıkalın, Onur Caymaz, Siminya, Tarık Tufan, Tezcan Topal, Uygar Şirin, Zeki Enes Akkan.
Bu kadar anlatıcının bir arada bulunduğu bir mektup derlemesinde, tema bütünlüğü aramak ne kadar zor olsa da, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminde, Hacı karakterinin dediği yere çıkıyor aslında her şey,
“Sevgililer, bizim olanlar ya da olmayanlar, hepsi iz bırakır.”
Eski Sevgiliye Yazılmış Mektuplar,
Hazırlayan: Tezcan Topal,
Yitik Ülke Yayınları, 142 s.
Evrensel'i Takip Et