16 Ağustos 2015 05:41

Nükleer enerji her açıdan yıkımdır!

Türkiye deprem kuşağında yer alan bir ülkedir. Fukuşima felaketi depreme dayanıklı nükleer santral olamayacağı gerçeğini dünyaya göstermektedir. Bu sebeple çevreyi yakıp yıkma olasılığı bulunan yapıların, risksiz alternatif yollar varken, deprem kuşağında kurulmaması gereklidir.

Nükleer enerji her açıdan yıkımdır!

Prof. Dr. Aytuğ ATICI*

Bugünkü siyasi zihniyet elektrik ihtiyacını karşılamak maskesi altında yabancılara topraklarımızda nükleer enerji santralleri kurdurma aşamasındadır. Nükleer santralin çevreye zararları, üretilecek enerjinin maliyeti ve bugün içinde bulunduğumuz dışa bağımlılığı sürdürecek nitelikte olması yaşamsal tehdidin boyutlarını arttırmaktadır.

NÜKLEERE İHTİYAÇ VAR MI?
Türkiye’nin nükleer enerjiye dayalı enerji gereksinimi koskoca bir yalandır. Türkiye Elektrik İşletmeleri AŞ ve TÜBİTAK’ın 21 Haziran 2013’te ortaklaşa yaptıkları çalışmada, 2022 yılı için elektrik talebimizin 450 milyar Kw-saat civarında gerçekleşeceği öngörülmektedir. Bu tahmin, ortalama yıllık büyüme hızının %7,5 olacağı senaryosuna dayanmaktadır.Türkiye’nin henüz devreye alınmamış yerli ve yenilenebilir kaynakları, önümüzdeki on yıllarda enerji ve elektrik talebimizin çok daha fazlasını rahatça karşılayabilecek düzeydedir. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin hızla geliştiği ve giderek ucuzladığı dikkate alınırsa gelecekteki potansiyelin çok daha yüksek olacağını ön görmek de mümkündür.
Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralin dört ünitesi de devreye girdiğinde 4800 MV kurulu güce sahip olacaktır. Güneş enerjisinden elektrik üretmek için izin bekleyen güç miktarı, en erken beş yıl sonra devreye girecek nükleer santralin iki misline yakın olup7900 MV gücündedir.

PAHALI ELEKTRİK
Nükleer santralden elde edilecek elektrik pahalıdır. Bu elektriğin alım garantisi 15 yıl ve KDV hariç fiyatı 12,35 Cent-ABD Doları/Kws’tir. Oysa elektriğin dünyada ortalama fiyat 6-7 Cent’tir.Kaba bir hesapla 15 yılda, Ruslara 71 Milyar ABD Doları ödeneceği hesaplanmaktadır.Güneş enerjisinden gelecek elektriğin alım garantisi ise 10 yıldır. Bu şekildeki nükleer enerji kayırmacılığı en hafif deyimle haksız rekabettir.
Nükleer santralin söküm maliyeti, nükleer atıkların yok edilmesi ve kaza sonuçları maliyete dâhil değildir. Çernobil faciasından yıllar geçmiş olmasına rağmen Ukrayna ve Belarus hâlâ her yıl yıllık bütçelerinin yüzde 5-9’luk önemli bir kısmını sadece Çernobil kazasının yarattığı giderlere ayırmaktadır.

NÜKLEER ATIK SORUNU VE NÜKLEER TEHLİKE
Nükleer atık sorunu dünyada henüz çözülememiş çok önemli bir sorundur. Akkuyu nükleer santrali atıklarının yerinde depolanacağı söylenmektedir.Ancak daha sonra ne olacağı konusu gizemi korumaktadır. Bu konuyu ele alan ve Türkiye’yi uyaran Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme (INIR) Raporu’nu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kamuoyundan gizlemektedir.
Nükleer santraller yakıcı, yıkıcı, yok edici etkilerinden dolayı tehlikelidir. Nükleer santral teknolojileri riskli teknolojilerdir ve facialara yol açmaktadır.
Nükleer enerji santralleri dünyanın her yerinde tehlike saçmıştır ve saçmaya devam etmektedir. Bilinen en büyük facia 26 Nisan 1986’daki Çernobil faciasıdır. Yüz milyarlarca dolar harcanmış ancak etrafa yaydığı yok edici radyoaktivite engellenememektedir.Yüz binlerce hatta milyonlarca yıl zararlı etkileri devam edecek doğal yaşam olmayacaktır.
Fukuşima’da 11 Mart 2011’de meydana gelen felaket tüm dünyadaki nükleer enerji santralleri için bir dönüm noktası olmuştur. Başta dünyanın bir numaralı ihracatçısı Almanya olmak üzere birçok sanayi ülkesi nükleer santrallerini kapatma kararı almıştır.
Hiçbir sızıntı olmasa bile santral yakınlarında yaşayan çocuklarda lösemi olma ihtimalinin 2,2 kat arttığı bilimsel bir gerçektir. Nükleer santral patlayınca tüm canlıları korkunç şekilde öldürür üstelik yayılan ışınlar sessiz, kokusuz, renksiz ve tatsızdıryani sinsice öldürmektedir.

DEPREM VE NÜKLEER
Türkiye deprem kuşağında yer alan bir ülkedir. Fukuşima felaketi depreme dayanıklı nükleer santral olamayacağı gerçeğini dünyaya göstermektedir. Bu sebeple çevreyi yakıp yıkma olasılığı bulunan yapıların, risksiz alternatif yollar varken, deprem kuşağında kurulmaması gereklidir.
Mersin Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santral, varlığı sonradan tespit edilen Ecemiş fay hattına 25 km yakındır. Santral ayrıca Kıbrıs Dalma Batma Kuşağı, Ölü Deniz Kırığı, Ege Dalma Batma kuşağı, Doğu Anadolu Kırıklarına yakındır.4 bin yıldır Akkuyu bölgesinde yıkıcı depremler olduğu bilinmektedir. Bugün anlaşılmaktadır ki,1970’lerde nükleer santral için yapılan yer tespitleri eldeki yetersiz veriler ve teknoloji nedeniyle hatalıdır.
Akkuyu nükleer santrali zemininin balçık olduğu iddia edilmektedir.Akkuyu nükleer santralinin ÇED raporunun sahte imzalarla alındığı da basına yansımış ve yalanlanmamıştır. 17 Ağustos 1999 depremi tehlikeli tesislerin deprem bölgesinde yapılmaması gerektiğini en acı şekilde göstermiştir.
Modern toplumsal yaşamı sürdürmek için elektrik enerjisi yaşamsal bir gereksinim halindedir. Ancak enerji ihtiyacını karşılarken halkımıza acı tecrübeler yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.

* CHP Mersin Milletvekili

Evrensel'i Takip Et