13 Ağustos 2015 02:01

Uzm. Dr. Gökmen ÖZCEYLAN
İşyeri Hekimi

Başsağlığı bakınca ne alakasız kelimeler bir araya gelmiş diyebilirsiniz. Ama biraz derinlemesine incelersek hiç de öyle alakasız kelimeler olmadığını göreceksiniz. Bu yazıya beni iten en önemli sebep tabi ki hükümet olma yetkisini bile seçimlerde alamamış bir hükümetin , ülkenin yangın yerine döndüğü şu günlerde yine sessiz bir operasyonla İsmaillerin yaşamlarına dair madenci İsmaillerin hayatlarına dair hayati bir kararı yine bir yönetmelikle, hiçbir işçi sendika veya sivil toplum örgütüne sormadan, sadece maden işleten işverenlerin isteği doğrultusunda hayatıma koymuş olmaları.
Neresinden tutarsanız tutun patolojik. Öncelikle 13 yıllık iktidarı döneminde İsmaillerin iş kazalarında ölümlerinde kırmadık rekor bırakmayan bu hükümet, belki en ciddi eleştirileri bu alanda aldı. Sonra haziran seçimleriyle tek başına hükümet olma yetkisi halk tarafından seçimle elinden alındı. Ancak yaratılan bir kaos ortamıyla ülkede hükümet etme işlevini tam bir yetkisi olmadan sürdürmeye devam ediyor. İlk patoloji buyken bununla da yetinmedi. Yeni bir yönetmelik çıkararak iş güvenliği konusunda Avrupa standartlarından olan ve işçinin güvenliğini sağlayan ekipmanların Avrupa Birliği tarafından sertifikalanmış olma zorunluluğunu 2020 yılına kadar erteleyen yönetmeliği bu süreçte çıkardı. Ne olmuş bunda ne var diyenleriniz olabilir, ancak Soma maden katliamından sonra toplumda oluşan baskıyla ve medyanın da sorumlu davranması sonucu iş güvenliği konusunda Avrupa standartlarını yaşama geçirmek zorunda kalan hükümet , bu standartlara uymayan madenlerde üretimi durdurup bu standartları sağlaması için işverenlere süre vermişti. Bu dönemde hepimiz bu iş güvenliği önlemlerinin işverene yüklediği mali sorumlulukları nedeniyle itirazlarını duyduk. Bu süreçte İsmaillerin yanında yer alamayan bakanlıklar zamana yayarak işverenin bu sorumluluklardan kaçmasına olanak sağlayacak yasa ve yönetmelikleri sessizce hayatımıza sokmaya devam etti. ATEX sertifika ertelenmesi ise bunun belki en aşikar göstergesi.
Bu yönetmelik çıkmadan iki hafta önceden maden işletmeleri işverenlerinin Özellikle  koruyucu ekipmanların Çin malı olmasında sakınca olmadığı açıklamaları, bunun üzerine tespitlerinden hemen sonra bu yönetmeliğin çıkması ne kadar tesadüf olabilir. Peki bu ekipmanların Çin malı olmasıyla Avrupa standartları olan ATEX sertifikası sahip olmasının arasındaki farkı bilmek en önemli durum tespiti olmaktadır bu durum için.
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, düzenlemenin madenlerde iş güvenliğini tehdit etmeyeceğini savundu ve “Madenlere geçiş süreci verdik. Çünkü bu konu maden ocaklarında çok temel bir konu haline geldi” dedi. Çin malı ekipmanların ATEX sertifikası aldığını bu yüzden bu eleştirilerin doğru olmadığını ispata çalıştı. Ancak biz sahada çalışan denetleyiciler çok iyi biliyoruz ki, Avrupa standartlarındaki bir ekipmanla, Çin malı bir ekipman arasında ciddi güvenlik farklılıkları mevcut. Orada Sayın Özer’in bahsettiği bir konu doğrudur. Çin malı olup ATEX sertifikası alan ekipmanlar da mevcut. Her Çin malı ekipman güvenliksiz değildir, bu da doğrudur. Onlarında mallarında bir kalite standardı var, o da ATEX sertifikası. Yani Tüm dünyanın kabul ettiği bir standardı kaldırmanın İsmaillere nasıl bir yararı olabilir. Olsa olsa üretirken en ucuz maliyeti düşünüp en fazla karı planlayan işverenlerden başka kime ne yararı olabilir ki?
Peki bu yönetmelik nasıl bir sonuç doğurabilir ?
Ben size bir kahin gibi şimdiden söyleyeyim. 2020’ye kadar yeni katliamlar ve arkasından fıtratında var açıklamaları.  
Saygılar...

Evrensel'i Takip Et