17 Mayıs 2007 00:00
Munzur Baba Efsanesi
Son zamanlarda Dersim dergi ve gazetelerinde çıkan yazıları okurken şaşırmamak elde değil. Zaman zaman insanın midesini bulandıran yazılar çıkıyor. Her önüne gelen bir şey söylüyor. Kimin ne demek istediğini anlamakta, doğrusu zorluk çekmekteyiz.
Bu Dersim sevdalılarının(!) Dersim sevgisi; ayının severken yavrusunu öldürmesine benziyor.
Bir kişiyi veya bir yeri anlatırken onu olduğundan farklı göstermek, iyilik değil kötülüktür.
Munzur Babayı anlatanlar, mantık duvarını yıkıp mantıksızlık çamurunda kulaç atmaktadırlar.
Halk, tarihi çok fazla bilmediği için önüne konulan her şeye inanıyor ama aydınlara ne demeli. Aynı yanılgı içine girerek halkı yanlışa kanalize etmekle nereye varmak istediklerini anlamış değilim.
Munzur suyunun çıktığı mesire yerine özel idare tarafından yazdırılan mantık dışı bir hikaye ile halkı kandırıp suyun ve bölgenin tarihi değerini gizleyip kendi çıkarlarına denk düşen bir mitosu halka kutsal bir efsane olarak sunmaktadır. Kutsallık kılıfına büründürülerek tarihi değerler gizlenmektedir. Kutsal sayıldığı için olmalı ki kimse sesini çıkarmıyor ama bu hikayenin gerçek ile hiçbir ilgisi yoktur. Munzur suyunun çıktığı yere giderken Ovacık kazasını çıkınca etrafınıza bakmak, burayı tanımak için yeterlidir. Arkeolog veya yerbilimcisi olmanıza gerek yoktur. Dağlarda sıra halinde dizilmiş ağaçları ve yeşilliği göreceksiniz, ovaya baktığınızda düz bir yüzey ve bütün taşların yuvarlak olduğunu göreceksiniz. Suyun çıktığı kayaların bir metre yukarısında, kayalarda su dalgalarının izleri net bir şekilde görülmektedir. Hatta bazı taşları kırdığınızda, balık fosillerine ve deniz canlılarına ait fosillere rastlamak mümkündür.
Suyun soğukluğunun nedeni, dağların altındaki buz mağaralarının eseridir. Bu dağın arka yüzünde çıkan sular da aynı şekilde soğuktur.
Kısacası Ovacık Ovasının, çok eski çağlarda bir göl sahası olduğu açıkça görülmektedir. Zaman içinde Tunceliye kadar uzanan Munzur Vadisinin yarılmasıyla gölün boşaldığı muhakkaktır. Gölün boşalmasından sonra, bu gölü oluşturan su ortaya çıkmıştır. Yani bu su, anlatıldığı gibi Munzurun kovasından dökülen süt değil doğal bir kaynaktır.
Birilerinin, buranın tarihi değerini gizlemek için ortaya attığı safsatalarla halk kandırılmaktadır.
Bu tarihi ihanete halk inandı ama aydınların bu ihanetin içine nasıl çekildiğini anlamış değilim.
Efsaneyi herkes biliyor, burada tekrarlamaya gerek görmüyorum. Ancak kısaca değineceğim.
Munzur, bir ağanın yanında çobandı; ağası hacca gitmiş. Munzur, hanımın yaptığı helvayı Mekkede dolaşan ağasına sıcağı sıcağına yetiştirmiş
Bunu yazan aydınlara cevap verdim, hem de birkaç kere yazdım. Dersim, İslam dinini seçtiğinden beri Alevidir ve Aleviler hacca gitmezler; bu saçmalığı bırakın dedim. Dedim ama ihanet cephesi boş durmadı. Munzura yeni bir mitos buldular. Elime geçen İklim gazetesi ekinde, Dersim Dergisinde Zazaca yazılan Munzur Efsanesi, bir değişiklik yapılarak yeni şekliyle yayınlanmış. Eleştirimiz işe yaramış olmalı ki Munzurun ağası, hacca değil başka bir yere gönderilmiş.
Ne diyor Sayın Yazar: Munzurun ağası hacca değil de İran Şahı olan Şah İsmaile gitmiş. Alın size gaf üstüne gaf. İnsan sormadan edemiyor. Yahu kardeşim, şu insanları yanlış yönlendirmek zorunda mısınız?
Madem olay bu kadar yakın tarihte olmuştur. O zaman söyleyin Munzurun ağası kimdi, kimin oğluydu, hangi aşiretin ağasıydı. Veya Munzur kaç doğumluydu, kimin oğluydu, kiminle evliydi, kaç çocuğu vardı... Hepsini açıklayın da bir kitap yazın, Munzura bir dergah yapıp kitabını da oraya koyalım. Yok bilmiyorsanız, bilenlere bırakın da araştırsınlar. Dersime saygılarımla
Hıdır Aslan
Evrensel'i Takip Et