25 Şubat 2008 00:00
İşsizlik nükleerle çözülmez
GÜNÜN YAZILARI
Ucuz enerji vaat edilerek doğal hayatı hiçe sayarak Mersinde kurulması düşünülen nükleer enerji santraline kaşı eylemlilikler sürecek. Yıllardan buna yana Mersin ve Sinopta yapılan çeşitli etkinliklerle kurulması engellenmeye çalışılan santrallerin ilki Mersinin Akkuyu beldesine yapılması planlanıyor.
Konu ile ilgili gazetemize açıklama yapan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Mersin Şube Başkanı ve Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Sözcüsü Kamer Gülbeyaz, Türkiyede yıllardan beri nükleer santral kurmak için bir çaba olduğu fakat anlatıldığı gibi enerjisiz kalınmadığını söyledi. 1976 yılında Akkuyuda nükleer santral yapılması için lisans verildiğini ifade eden Gülbeyaz, 32 sene önce yapılan çalışmaların koşulları ile şimdiki koşulların birbirinden çok çok farklı olduğunu vurgulayarak, O dönem lisan verilen arazide tarım, turizm çok fazla yoktu. İnsanlar yaşamıyordu. Şimdi bir çalışma yapılsa nükleer santral için izin çıkmayacağını düşünüyoruz. Turizm kenti olan Mersinde işsiz olan insanlara iş imkanı nükleer ile değil turizmle yaratılmalı. Eğer santral yapılır ve bir olumsuzluk yaşanırsa bu sadece Mersini değil bölgeyi tamamen etkileyecektir dedi.
Halk muhatap alınmadı
Türkiyenin nükleer enerji kullanmasını isteyen ülkelerin 30 yıldır nükleer siparişlerinin olmadığına dikkat çeken Gülbeyaz, kendi firmaları işsiz kaldığı için bu yükün Türkiyenin üzerine yıkılmaya çalışıldığı söyledi. Yapılacak santralin burada yaşayan insanlara sorulmadan yapıldığını dile getiren Gülbeyaz, halkın muhatap alınmadığını aktardı. Gülbeyaz, NKP ve EMO olarak şimdiye kadar bu santrale karşı mücadele ettiklerini, bu mücadelenin bundan sonra da devam edeceğini söyledi.
Coğrafi yapı uygun değil
Jeoloji Mühendisleri Odası Mersin Temsilcisi Erkan Demir santralin yapılacağı yerin zemin etüdünün gerektiği şekilde yapılmadığını, gereken çalışmalar yapıldığında santralin yapılmasına kesinlikle izin verilmeyeceğini aktardı. 1972 yılında yapılan çalışmaların şimdi kullanılmasının söz konusu bile olmaması gerektiğini dile getiren Demir, Binalar yapılırken bile yapılan zemin etütlerinin üzerinden bir yıl geçmişse yenisi istenir. Yapılacak santralin boyutu düşünüldüğünde böyle bir yapı için yıllar önce yapılan bir araştırma yeterli değil dedi. Ayrıca bölgenin depremselliğinin de araştırılması gerektiğini aktaran Demir, Tarsus Antalya arasında kalan bölgede çok şiddetli depremlerin yaşandığının arkeolojik kazılar sonrasında ortaya çıktığını belirtti. Bölgenin kireçli bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Demir, Bölge kireç taşından oluştuğu için yeraltı sularından kaynaklı karstik boşluklar ve mağaralar oluşma ihtimali çok büyüktür. Bu boşluk ve mağaralar çok şiddetli olmasa bir yer kabuğunun en ufak hareketinde bile çok büyük sarsıntılar yaşanmasına neden olacaktır diye konuştu.
Doğal hayat son bulabilir
Toprak incelemesinin çok yönlü olması gerektiğinin altını çizen Demir, 2001 yılında yaşanan ve Mersin merkez ve santral için düşünülen alanlarda çok etkili olan sel olayından sonra bile toprağın yapısının çok büyük değişiklikler gösterebileceğine dikkat çekti. Deniz suyu sıcaklığının da santral için uygun olmadığını belirten Demir, yaz aylarında 16.5 ile 30 derece arasında olan deniz suyu sıcaklığının, santralin soğutma sistemi için kullanılamayacağını dile getirdi. Demir ayrıca santralin kurulmasından sonra soğutma sisteminden çıkacak ve denize dökülecek olan sıcak suyun bölgedeki ekosistemi altüst edeceğini vurguladı. Santralin anlatıldığı gibi ucuz bir enerji kaynağı olmadığına dikkat çeken Demir, santralin doğal yaşamı tamamen yok etme riskinin bulunduğunu herkesin santralin kurulmaması için mücadele etmesi gerektiğini söyledi. (Mersin/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et