9 Ağustos 2008 00:00

Ergenekon’da Susurluk bağlantısı


Ergenekon iddianamesinin 441 klasörlük eklerinde, dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan ünlü “Susurluk Raporu” yer aldı. Raporda, devlet sırrı olduğu gerekçesiyle gizlenerek o dönem açıklanmayan 12 sayfa da bulunuyor.
Ergenekon iddianamesinin 171. klasöründe, Doğu Perinçek’in belgelerinin dökümünde yer alan Susurluk Raporu, o dönem açıklanmayan devlet sırlarının bulunduğu bölümüyle birlikte yer aldı. Dönemin başbakanı Mesut Yılmaz tarafından 14 Ağustos 1997’de özel talimatla Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’a hazırlatılan rapor, 22 Ocak 1998 tarihinde başbakana sunuldu. Metin, Yılmaz’ın katıldığı bir televizyon programında kamuoyuna açıklandı. Ertesi gün yazılı ve görsel medyada kendisine yer bulan ve toplam 124 sayfa olan raporun 12 sayfalık bölümleri ise “Rapordaki (.) numaralı sayfalar ‘devlet sırrı’ olduğu gerekçesiyle açıklanmamıştır” ibaresi konularak kamuoyuna açıklanmamıştı. Raporda açıklanmayan 68, 69, 70, 71-75-77, 78, 79 80-99-103,104 nolu sayfalar raporda aynen yer aldı.
Bu bölümlerde yer alan devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin ana başlıkları zaman zaman medyaya haber olarak yansımasına karşın, raporda yer alan 12 sayfanın tamamı açık bir şekilde yayınlanmadı. Ancak gizlenen bölümlerdeki konu başlıkları ‘iddia’ biçiminde haberlere yansımıştı.
Raporun devlet sırrı olduğu belirtilen eksik sayfalarının dökümü ise şöyle:
* 68-71. sayfalar: ‘Mehmet Ali Yaprak ve Kaçırılması’ ile ‘Behçet Cantürk Cinayeti’ ve ‘Azerbaycan Darbesi’ bilgileri.
* 75. sayfa: Özgür Gündem gazetesinde çalışan ve öldürülen gazetecilerle ilgili bilgiler.
* 77-80 sayfalar: Abdullah Çatlı ve ilişkileri. Bu sayfalarda Abdullah Çatlı’nın gerçekleştirdiği yurtdışı eylemler yer alıyor.
* 99. sayfa: Kamu bankaları yöneticileri ve verilen krediler yer alıyor. Bu arada 97. sayfada yer alan ve kamu bankalarının yönetici kadrolarının bir ekip halinde çalıştığını içeren tablo da o dönem açıklanan raporda yer almamıştı.
* 102-103. sayfalar: “Değerlendirme” başlığını taşıyan bölümde Jandarma İstihbaratı ve faaliyetleri anlatılıyor.
Doğu Perincek’e ait belgeler arasında yer alan rapor üzerinde el yazısı ile alınmış küçük notlar ve analizler de bulunuyor.
Topal’ın kumarhaneleri...
22 Ocak 1998’de açıklanan 124 sayfalık raporun devlet sırları bölümü dışında o dönem basına dağıtılan bölümlerinde yer almayan iki tablo da dikkat çekiyor. Bunlardan birinde; öldürülen Ömer Lütfü Topal’ın kumarhanelerinin gelişimi anlatılırken, çok açık ifade edilmese de bu kumarhanelerin açılmasına yardımcı olan bakan, müsteşar, genel müdür ve genel müdür yardımcısını içeren tablo ve tarihler yer alıyor. Bu tablo, kumarhanelerin açılış tarihleri ile izin veren bürokratların isimlerini içeriyor. (HABER MERKEZİ)

Özgür Gündem’i devlet bombalamış

Susurluk Raporu’nun devlet sırrı olduğu gerekçesiyle gizlenerek o dönem açıklanmayan sayfalarında, ‘Behçet Cantürk Cinayeti’ ile, Özgür Gündem gazetesinde çalışan ve öldürülen gazetecilerle ilgili bilgiler yer aldı. Raporun 72. sayfasında, “Devlet, Behçet Cantürk ile baş edememiştir. Yasal yollar yetmemiş, neticede Özgür Gündem gazetesi plastik patlayıcılarla havaya uçurulmuş, Cantürk’ün devlete biat etmesi gerekirken, adı geçenin yeni bir tesis kurmak üzere harekete geçmesi üzerine, Türk Emniyet Teşkilatı tarafından öldürülmesi kararlaştırılmış ve karar infaz edilmiştir” ifadesi yer aldı. Raporda, Behçet Cantürk’ün öldürülmesi, “Böylece 100 kişiye yakın olduğu tespit edilen ve zamanın başbakanının ifade ettiği ‘PKK finansörü iş adamlarının elde olan listesi’nden bir kişi eksilmiştir” diyerek değerlendiriliyor.
“İzmit-Adapazarı-Bolu ekseninde meydana gelen cinayetlerin gerçekleşmesinde ortak noktalardan biri de polis-jandarma-itirafçı örgüt mensupları faaliyetlerinin yörede yoğunlaşmış olmasıdır” denilen raporda, Savaş Buldan, Medet Serhat Yöş, Metin Can, Vedat Aydın’ın da öldürülmelerinin nedeninin ekonomik finansman gücü olduğu ifade ediliyor. “Musa Anter’in öldürülmesinden -tüm olayları tasvip edenlerin dahi- pişman olduğu tespit edilmiştir” ifadesinin yer aldığı raporda, OHAL bölgesinde faili meçhul cinayetler sonucu öldürülen gazetecilerin çeşitli örgütlerin üyeleri olduğu iddialarının devlet arşivine girdiği belirtiliyor. Raporda, öldürülen Sabah Gazetesi Muhabiri İzzet Keser’in de TKP/B mensubu olduğu iddiasına yer veriliyor.

Evrensel'i Takip Et