9 Ağustos 2008 00:00

ROJEV


Hayat Televizyonu, karartıldıktan 22 gün sonra yeniden açıldı.
Medya hakimiyeti peşindeki hükümet geri adım atmak zorunda kaldı.
Hayat Televizyonu’nu kuran işçi ve emekçiler, onun kapatılması karşısında ayağa kalktılar ve televizyonlarına sahip çıktılar.
Böylece; ‘istediğimi satın alırım,
istediğimi yandaş, istediğimi teslim alırım, olmazsa karartırım, kapatırım’ diyen zihniyet mahkum olmuştur.
Hayat’ı kuranlar, bu saldırı karşısında onu yaşatacaklarını gösterdiler.
Halkın artarak süren tepkisi ve mücadelesi galebe çaldı. Oynanan oyun bozuldu. Halkın sesi, gerçeğin habercisi olan Hayat Televizyonu’na karşı başlattığı saldırıda, AKP Hükümeti geri adım atmak zorunda kaldı.
Bunun başka izahı yoktur. Gelişmeyi bürokratik hata falan gibi izaha kalkmanın bir anlamı yoktur.
Tarih böyle kaydedecektir.
Hayat Televizyonu tesadüfen seçilmemiş, tesadüfen karartılmamıştır. Hayat, özel olarak seçilmiş ve susturulmak istenmiştir. Ve karartılan ekranı tesadüfen yeniden aydınlatılmamıştır.
Bu, mücadelenin kazanımla sonuçlanmasıdır. Tek bir yumruk gibi, birleşik bir güç olarak hareket etmenin nelere kadir olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
İşçi ve emekçiler, birleşik mücadeleleriyle her türlü engeli ortadan kaldıracaklarını gösterdiler.
Bu, barış ve kardeşlikten yana Türk ve Kürt halkının, tüm dillerden ve inançlardan Türkiye halklarının kazanımıdır.
Keyfiyete karşı yükselen tepkiler ve haklılığımız, az çok vicdan sahibi olan herkesin bizim yanımızda yer almasını sağlamıştır. Birçok gazeteci ve köşe yazarı, televizyon programcısı da Hayat’ın karartılması karşısında doğru yerde durmuş, doğru tutum takınmıştır.
22 gün boyunca yaygınlaşarak süren mücadele, AKP’yi ve onun bürokratik aygıtını geri adım atmaya mecbur bırakmıştır.
Bu gelişme, Türkiyeli göçmen işçilerin, dünyanın dört bir yanından yükselen enternasyonal dayanışmanın başarısıdır.
Daha önce da yazdığımız gibi, ancak polis devletinde, askeri diktatörlüklerde olabilecek bir saldırı yaşandı, ancak bu saldırı püskürtüldü.
Karartmanın başladığı andan itibaren başlayan ve hiç dinmeyen tepki, hükümeti ve onun bürokratik aygıtını şaşırtmış ve geri adım atmak zorunda bırakmıştır.
“Önce karartırız, ardından da hepten kapatırız” diye düşünenler, Hayat Televizyonu’nun kolay lokma olmadığını gördüler.
Hayat Televizyonu’nun gücünü milyonerlerden değil, milyonlardan, işçi ve emekçilerin küçük birikimlerinden, mücadelelerinden ve milyonların gelecek özleminden aldığını iyice anlamış, Hayat’ın, aydınlık Türkiye özlemi çekenler için ne anlama geldiğini test etmiş oldular.
Hayat’ın birleştirici ve ilerletici gücünü ölçemeyenler, 22 gün boyunca bunu ölçmüş, ellerindeki reyting ölçüm cihazlarının da her şey olmadığını görmüş oldular.
Bir kez daha görüldü ki, mücadele edilirse kazanılmayacak bir şey yoktur. Hayat’ın kararan ekranının 22 gün sonra yeniden aydınlanması, ortak mücadelenin, emek, barış ve demokrasi güçlerinin başarısıdır.
TÜRKSAT’ın düğmesine basıp, Hayat’ın ekranını karartanlar, işçi ve emekçilerin karanlığa karşı aydınlık eylemleri karşısında, kapattıkları düğmeyi geri açmak zorunda kalmışlardır.
Ortaya böylesine güçlü bir tepki çıkmasaydı, bu sonucu almak, AKP’ye geri adım attırmak mümkün olmazdı.
İşçi ve emekçilerin, ezilen ve sömürülen milyonların, aydınların, sanatçı ve akademisyenlerin, gençlerin ve kadınların mücadelesi sonuç vermiştir; AKP Hükümeti meydanın boş olmadığını gördü, Türkiye’yi ortaçağ karanlığına mahkum etmek isteyenler, baltayı taşa vurduklarını bir kez daha gördüler, yaşadılar.
Türkiye’nin dört bir yanından, dünyanın birçok ülkesinden yükselen ses, karanlığın perdesini yırttı ve uygulanan sansürü kaldırdı. Bu başarı; demokrasi güçlerinin, karanlığa karşı aydınlığı savunanların başarısıdır. Şimdi sıra Türkiye’de...
Türkiye’nin aydınlatılmasındadır.
Sıra, Türkiye’nin aydınlatılması için tüm güçlerimizi birleştirmekte!..
Ender İmrek

Evrensel'i Takip Et