5 Ekim 2008 00:00

‘dul ve özgür kızlar tanışalım’


Sereserpe bir deniz manzarasını, yeşilin her mevsim başka güzellikteki tonlarıyla tamamladığı yağlı boya bir tabloya bakar gibi kahvaltı yapma lüksünü yaşamaya gitmiştim Kartal çay bahçesine. Kıyıköy’de geçirilecek bir gün için bildiğim en iyi başlangıç noktası burasıydı. İsmi de dahil her tarafta Beşiktaş futbol takımını hatırlatan objeler ve çıkartmalar dışında beni rahatsız edecek hiçbir şey yok gibi gözüküyordu bu şirin çay bahçesinde. Abarttığımı düşüneceksiniz ama sanırım Beşiktaş ilçesinde Kıyıköy’deki kadar Beşiktaşlı yoktur. Neyse… konuyu dağıtmayalım.
Kahvaltının ardından neyi ne zaman yapmam gerektiğinin telaşına düştüm. Önümdeki 5-6 saati nasıl değerlendirmeliydim? Hemen fotoğraf çekmeye mi çıkmalı, biraz kitap mı okumalı, limanda balıkçılarla gevezelik mi yapmalı derken kitap okumaya karar vermiştim ki gürültücü bir grup adam birazdan başıma geleceklerin müjdecisi gibi yanımdaki masaya oturdu. Oturmalarıyla garsondan bir büyük rakı istemeleri bir oldu. Kıyıköy’ün Trakya'da olduğunu bilmeyenler şimdi anlamıştır sanırım.
Balıkçı ya da avcı olduğunu zannettiğim neşeli grup televizyonu açtı hemen. Ne “işte bu kapı, işte bu da sapı” diye bağıran şarkıcı ne de çoktan kahvaltı salonunu dolduran rakı kokusu beni yolumdan döndürebilirdi ya, gözümün bir an televizyona takılmasıyla bütün planlarımın altüst olması bir oldu.
“Mrb İzmir’den Rıza, 1.65 ya da bekar kızlar arayın” yazısı akıyor ekranda sağdan sola. “Yahu ne alakası var” diye kendime sorarken ekranın üstündeki küçük bantta yukarıdan aşağıya “olgun ve ciddi bayanlar; aradığınız benim” yazısının aktığını fark ettim.
Bunlar yetmezmiş gibi ekranın sağında devamlı değişen bir takım adam fotoğraflarının altında daha kısa çağrılar var; “dürüst”, “ciddi”, “acele”, her lafın ardından bir de telefon numarası geliyor tabii. İsimleri çok garip televizyon kanalları bunlar. İnsan aklında tutamıyor bile. Hiç haberim olmasaydı bu kanallardan daha iyiydi ama artık çok geç.

‘Haydi, mutsuz kadınlar’
Kendine acayip güvenenler var ki en itici olanlar bunlar galiba. Her kim ki mutsuz ya da hayatta aradığını bulamamış, bunları arayacak ve “mutluluk kapısını aralayacak”. Ya da “hiç aşkla tanışmamış”, arayacak, nihayet tanışacak.
Adayları gaza getirmeye çalışanlar da var; “seçkin kadınlar, haydi durmayın ben Ankara’dan Ferhat”, “beni doyurabilecek bayanlar”.
“Selam ben Samsundan Burhan, tecrübelerimden faydalanmak isteyen bayanlar! Nerdesiniz? Hadi arayın”, “Olgun, kendine güvenen, haydi.” Adamlar akılları sıra yarış tezgahlıyor. Üstelik bu yarışın prodüksiyonu çok ucuz. Sahneye, sunucuya, jimmy jip kameralara, büyük ödüle falan ihtiyaç yok. Herife bir mesaj atıp yarışmacılardan biri de sen oluyorsun, iyiysen kazanıyorsun. Kazanamadın mı? “Ne istediğini bilen, olgun, kültürlü bayanlar”ı çağıran Malatya’dan İsmail’le şansını deniyorsun.
Yıllardır televizyon karşısında, dolmuşta sağa sola bakarken, pisuvar başında ya da radyo dinlerken maruz kalınan reklam bombardımanı bir hayli başarılı olmuş gözüküyor. Hepsi en azından Kıbrıs’ta bir üniversiteden reklam lisansı diplomasını hak ediyor bence. Bazıları ise bir hayli yaratıcı; “aşkın fedakarlık istediğini düşünüyorsan…” Topu karşı tarafa atanlar da var; “erkeğimi köle ederim diyorsanız…”

‘Lütfen ciddi ve dürüst’
Kafası en karışık olanlar bunlar açıkçası. Sonuçta, “çakma” bir telefon numarası aldın, bir televizyon kanalına bu telefondan mesaj atarak kız arkadaş arıyorsun. Arkadaş bulmak için dünyanın en gayri ciddi yolu bu değil mi? Be kardeşim “lütfen ciddi” ne demek allah aşkına? Hem “ciddi” istiyor hem de “rica” ediyor sevimli sevimli. Aldatılmak istenmediğini peşin peşin söylüyor delikanlı, “lütfen dürüst”.
Akdenizlinin romantik tabiatı ile doğunun “uğruna ölümlere gidilecek” aşk parolasından da vazgeçilmiyor hani. Bu çocukların kafasını karıştıran da bu sanırım. Kerem ile Aslı hikayeleriyle büyümüşler ya “mesajla aranıyor” da olsalar şartları, ilkeleri var gençlerin. “Yaş, boy fark etmez. İnsan olsun” diyor bir tanesi kızgın kızgın. Baştan söylüyor, yanılmak istemiyor.

‘Sınır tanımayan dul’
Bunlar konusunda kararsız kaldım açıkçası. “Hedefe kilitlenmiş” tavırlarını diğerlerinden daha samimi mi bulmalı yoksa bu aşağılık çağrılarını lanetlemeli mi bilemedim. Neden dul sorusunun yanıtını hepiniz gibi ben de biliyorum ama “Liseli genç kızlar ya da dul” mesajı bu grubun samimiyetine duyduğum tedirgin sempatiyi aldı götürdü. Balıkçı ağalar da gereken tepkiyi gösterdiler bu noktada ve hep beraber küfrettik bu “ırz düşmanına”.

‘Kayseri ve ilçeleri tercihim’
Can sıkıcı “dul” meselesini atlattığımıza göre bu garip alemin gerçekten en komik tarafına gelsin sıra. Alem dedim ya, ortak bir tecrübe, ortak bir dil var basbayağı. Neredeyse bütün mesajların başında ya da sonunda “lokasyon” bildiriliyor. “Nasıl yani” dediğinizi duydum, cevap veriyorum, şöyle; “Ciddi olanlar arasın. Sinop-Kastamonu-Tosya”, “Düzce ve çevresi öncelikli tercihim. Yaş önemli değil”, “Merhaba ben Sakarya’dan Okan. Sakarya’dan kızlar arıyorum”, “Ordu dışı aramasın”.
Düşünebiliyor musunuz, hayatının aşkını arıyor ama mesela “Avcılar bölgesinde” olsun istiyor. “İstanbul Avrupa yakası olsun” diyen var. Adam vapura binip karşıya geçmeye eriniyor. Valla ister kabul edin ister etmeyin bence bu, üşenmekten fazlasına işaret ediyor. Demem o ki o kadar büyük bir piyasası var ki bu işin, lokasyonu ne kadar daraltsalar da aradıklarını buluyorlar. Yani vapura binmeye gerçekten hiç gerek yok.
“Artık bu kadar da olmaz” dedirtecek biliyorum, sıkı durun! “Lütfen Turkcell”, “Vodafone var” gibi bir uyarı da yapılıyor mesajlarda. Malum, ucuz görüşmek için delikanlılarımız ya da genç kızlarımız partnerlerinin aynı hattı kullanmasını istiyor. “Siz ayrı hatların insanlarısınız, bu ilişki yürümez” diye bir espri yapacak olsak, bu durumdan daha gülünç olmayı başaramayız, değil mi? Hem değil mi ki aşk fedakarlık işi, biri değiştiriverse hattını, bal gibi yürür bu ilişki. Ne dersiniz?
‘Fakirim, suç mu, hiç kendine güvenen kadın yok mu’
Uzatmadan, ortaya karışık yapıp bitireceğim.
Dindar arkadaşlar da var tabii, olmaz mı? Allahın selamıyla lafa başlayıp ardından hayırlı bayramlar falan diliyorlar mutlaka. İslami bir yaşam istemek hakları sonuçta. “Dindarım, dulum, kapalı bir bayan arıyorum”, “Sevelim, sevilelim bu dünya kimseye kalmaz. Dindar, dürüst bayanlar”.
Maddi durumları ele vermekten çekinmeyen delikanlılardan da bahsetmeli. “Kontör sorunu olmayan arasın” diyor biri. Bir diğeri de “çağrı bırakmayın, dönmem” diyor. Kesesinde bereket olan; “Maddi destek olurum. Güzel bayanlar arasın”.
Gurur duymadıkları tecrübeler yaşamış olduklarını düşündüklerimden biri; “Boyum 1.90, atletik vücutluyum. Sadece kadınlar arasın” demiş. Değişik tercihler de var; “Yakışıklı beyler nerdesiniz. Kaan.” Gördüğünüz gibi anlayış dolu bir ortam.
Şansını zorlayanı da var; “Ankaralıyım. Malatya’da askerlik yapıyorum. Lütfen liseli kızlar mesaj atsın.” Telefonunu açamıyor ya garibim…
Bir de “gizlilik” meselesi var. “İş çevirmek” isteyen ama yakayı da ele vermek istemeyenler bunlar zannediyorum ya da karşı tarafa güven vermek için böyle bir numara yapıyor olabilirler. “Gizlilik esasımdır” diyor bir tanesi. Adam meslek edinmiş bu işi sanki, prensiplerini söylüyor.
“Evlenmek istiyorum”cular, sadece mesajlaşmak isteyenler, acayip acelesi olanlar var da var… Liste uzar gider.
Arkadaş arayanların akıbetini bilemem ama ben ısrarlara dayanamayıp yan masaya geçtim. Eee.. beraber ağlamış beraber gülmüş, çoktan ahbap olmuştuk zaten.
Devrim Büyükacaroğlu

Evrensel'i Takip Et