4 Eylül 2009 00:00

ABD için karmakarışık Japonya heyelanı


Yükselen ekonomilerinin durgun ekonomiye dönmesinden yaklaşık yirmi yıl sonra, Japon seçmenler, yozlaşmış tek partili politik sistemlerine bir çekiç darbesi indirdi. Yarım asırdan fazla süren iktidardan sonra Liberal Demokrat Parti (LDP), Demokrat Parti’nin yükselişiyle bozguna uğradı.
LDP’den eski Başbakan Junichiro Koizumi, yaşam desteği üzerine bazı Japon şirketlerine finansal kesintiler ve Japonların sert işgücü üzerine serbestlik başlatmak gibi uzun süredir durgun olan ekonomiyi canlandırmak için reformlara bazı sınırlamalar getirmişti. Şimdi Demokrat Parti’den muhtemel yeni başbakan Yukio Hatoyama, bu tür reformlara devam etmeyecek gibi görünüyor ve ‘ABD tarzı kapitalizmden’ kaçınmayı savunuyor. Garip bir biçimde, Japonların gözle görülebilecek kadar gerileyen düşük ekonomik performanslarından dolayı son dönemdeki ABD politikalarını suçluyor. Bir ülkenin ekonomik olarak kötü yönetimi için yabancıları suçlamak, politikacıların kazanmak ya da iktidarlarını korumak için test edilmiş bir yöntemdir ama Japon ekonomisinin kökenindeki sıkıntı, İkinci Dünya Savaşı’nın külleriyle başlayan geçmişe dayanıyor.
Savaş süresince ABD bombardımanıyla yıkıldıktan sonra çalışkan Japon halkı, bildiği gibi yaptı ve örgütsel yeteneklerle, bazen de Batı’dan aldığı yönetimsel tekniklerle savaşta yıkılan ekonomiyi hızla yeniden kurdu. Ama bu yeniden inşa, ABD tipi serbest pazar tarzıyla yapılmadı. Japon hükümeti, otomobil, tüketici elektroniği ve ağır makineler gibi ürünlerini dünya pazarında satabilen ayrıcalıklı şirketlerin kaynaklarını yönetmek için endüstriyel politikanın kullandığı ihracata dayalı bir ekonomiyi seçti. Bununla birlikte Japon ekonomisinin geniş bir bölümü, çok sayıda düzenlemelerle mevcut şirketleri koruyan ve devlet desteğiyle ulusal ve yabancı kaynaklardan doğacak yeni rekabetlere sınırlar koyan, ihracata dayalı olmayan hizmet sektörüdür.
Ayrıca, işsizlikten nefret eden bir toplumda Japon hükümeti, fazla işçilerin işten çıkarılmaması için şirketlere mali yardımda bulunuyor. Sonuç olarak, tüketici talebini yapay olarak delmek için Keynesyen ekonomi politiği kullanan Japon hükümetinin son yirmi yıldaki girişimlerinin tekrarlanan başarısızlığı, Japonya’nın GSMH’nin yüzde 10’u kadar bütçe açığını ve GSMH’nin neredeyse yüzde yüzü kadar borcu olan bir hükümeti doğurdu. Keynesyen politikaların son yirmi yılda Japonya’daki şaşırtıcı hataları, Japon yönetimi tam karşıtını yaparken ‘ABD tarzı serbest pazar reformlarına’ karşı bir nefret oluşmasını sağladı. Demokrat Parti’nin kredisi ‘yabancı suçlayıcılığına’ dayalı politik retorik oldu. Küreselleşmiş bir ekonomide ABD ve dünyanın diğer ülkeleri, Japon hatası tarafından tabii ki suçlandı ve suçlanmaya devam edecek. Ama Japonya’daki seçimler tamamen kötü değildi. Politik olarak iki partili bir rekabetin olduğu bir cumhuriyet, tek partili bir devletten daha iyidir. Ayrıca Demokrat Parti, Japon bürokrasisini yola getirmek için Herkül görevini üstleneceğine dair söz veriyor. Son olarak, ABD dış politikasının kuşatıcılığında kaygıyla görünen şey olumlu bir hal alabilir.
Japon savunmasının ABD savunmasına bağımlılığının azaltılması, ABD bütçe açığını kesmeye de yardımcı olabilir ve ABD’nin, Asya’da bilinmeyen savaşlara sürüklenmesine de engel olabilir. Japonların ekonomik problemleri olsa da, Japonya hâlâ zengin bir ülke ve kendilerini daha fazla savunmalıdırlar. Ekonomik alanda umut veren Demokrat Parti, sadece seçimleri kazanmak için pozlar takınıyordu ama umut edelim ki, Japon bürokrasisini dizginlemede bulunduğu yerden daha fazlasını yapabilir ve kendini savunmada ABD’den bağımsızlaşabilir.
(2 Eylül 2009)
Ivan Eland

Evrensel'i Takip Et