13 Eylül 2009 00:00
İstanbulu sel aldı
GÜNÜN YAZILARI
Böyle buyurdu ki reis;
Bu tablo İstanbulluların tedbirsizliğinin sonucudur
Tabloya bakıyoruz
Kentin bir bölümü sular altında can çekişiyor
Sürüklenen bedenler
Canlı canlı çamura gömülenler
Gözlerindeki korkunun alacakaranlığında araç tepelerinde şoka girmiş insanlar
Kendilerine tabut olan servis aracında boğulan kadın işçiler
Üst üste yığılmış araçlar
Ve caddeleri çamur deresine dönüşmüş büyük kent
O kent ki, dünya kültür başşehri olacaktı!
Felaket başkenti oluverdi!
Suçluyu ise muhallebici buluverdi; İstanbullular!
Sonra ekrana, çamur deryasında malları kapışanlar giriveriyor
Spiker heyecanla inliyor: Görüntüde yağmacılar görülüyor!
Elbette insanlığın dip noktasıdır yağmacılık
Az ileride çamurlar içinde ölü bedenler yatar
Birileri sele giden yakınlarını arar, kirpiklerindeki yaşlarla ağıtlar yakarken
Birileri ise birkaç parça yağma yapacağım diye ölülerin dipten gelen iniltilerine kulak tıkar
Peki, ama biraz geriye çeksek, açıyı genişletsek, tüm İstanbulun üstünde gezdirsek kameraları
Nasıl yağmalandığını görsek şanlı kentimizin
Nasıl talan edildiğini parkların bahçelerin, yeşilliklerin, derelerin
Tarihi sarayların nasıl kapışıldığını görsek
Ve sorsak muhallebiciye;
Kim yağmaya açtı bu güzel kenti
Hangi şiş göbekliler yağmaladı koskoca tarihi?
Ve sen
Ve senden önceki selefin
Ve şimdi tepe noktada oturan büyük şefin ne yapıyordu?
***
Dereleri imara kim açtı?
O inşaatları kim onayladı?
Yağmaların altını kim imzaladı?
Ve sorsak yine
Son on beş- yirmi yılda
Yani sizin ak belediyecilik yıllarınızda kaç milyon dolarlık kaldırım taşı döşendi İstanbula da
Kimler köşeyi döndü
Ama yapılmayan alt yapı, rant yağmaları yüzünden kimler nasıl öldü?
Eeee, peki ne yapalım da İstanbulu kurtaralım?
Mesela üçüncü köprü yeter mi İstanbulu felaketlerden kurtarmaya?
Dördüncüsü beşincisi
Altı- yedi köprü daha
Boğaz altından beş-on tünel olsa mesela
Kentin geride kalan bir avuç ormanları da yağmalansa!
Elli-yüz gökdelen, alışveriş merkezi çakılsa
Yani diyoruz ki, şiş göbekliler yağmaya doymasa
Cemaatten, teşkilattan yağmadan nasibini almayan kalmasa!
Kurtulur mu İstanbul?
Ki, sırada daha deprem var!
Düşünün ne hale gelecek o zaman şimdi birkaç saat yağmurla devrilen bu kent!
Peki, ne yapalım?
Depremden vergi alıyor ya bunlar
Şimdi üstüne sel vergisi de koysalar!
Sonra, önceden tasarlanmış ihalelerle, canavar makinelerle kenti, dağları tepeleri oysalar, ormanları yeşil ağaçları soysalar
Tamamen çıplak, çorak ve zavallı bıraksalar
Zonguldaktan minibüsle yağmaya gelenleri gösteriyorlar
Ama özel uçaklarına atlayıp İstanbulu yağmalamaya gelenlerden
Otel odalarında pazarlanan kentten, ihalelerden, imzalanan çeklerden
Yağmacıları kırmızı halılar serip karşılayanlardan söz etmiyorlar!
Böyle işte;
En iyisi bunları boş verelim
Boğaza üç- beş köprü daha çekelim
Ve depremi bekleyelim!
Yücel Sarpdere
Yücel Sarpdere
Evrensel'i Takip Et