13 Mayıs 2010 01:00
Zeynep Uzunbaya mektup
Merhaba Zeyno,
Sana hep seslendiğim gibi seslenmek istedim. Türk şiirinin yeni dönemlerinin üç Zeynepinden Zeynoluğa en yakışansın sen. Sesini çarpa çarpa yıkarsın yüzünü. Bilinen öykülere yorumun yüzünün kıvrımlarındadır. Herkeslerin duvarında bir süs bir nazarlık olan üzerlik senden başka kimin şiirinde böyle tüter? Üzerlik dumanıyla üzüntü savıldığını anımsayan kaldı mı , zaten acı tüterdi ısmarlanan sevinçler
Şiirini dargın bir kız çocuğu sesiyle söyler gibisindir. Acı Bir Kuşta, bu ilk romanında bu güceniklik duygusu artmış sanki. Sen değilsin elbet romanın kişilerinden biri. İlk romanların yaşam öyküsünden kaynaklandığını sananlar yanılıyor. Sen o romandaki hem var hem yok küçük Turnasın. Göğsümüzdeki çocuk. 12 Eylülün hak edilmemiş acılarından kaçmak için oyunlarına, düşlerine sığındığımız küçük kız. Çocukluğumuz.
Belki de şiirindeki yaralı kuştur o -hangi imgeden içirsem uçamıyor /bir kanadı kırık kuşum/ son çare/ içimdeki uçurum.
Sevgili Zeynep Uzunbay, ne kadar cesursun romanında. Toplumumuzdaki ötekileştirmenin kurallarını usul usul sezdiriyorsun okuruna. Yalnız bir kadın olmanın, alevi olmanın, sosyalist olmanın durmadan bir başka duvara itelenmek demek olduğunu ne kadar ustaca çiziyorsun. Ve gövdesine dokunuyorsun bir kadının. Sevdayı, gövdede duyulanı dizelerle aktarıyorsun sanki şah damarına dayadım ağzımı Bakıyorum doyamıyorum , bu güzelliğe dayanmak, çirkinliğe dayanmak kadar zor.
Bu bedensel sevda bir işkencenin , aşağılamanın ardından gelince arındırıyor sanki.
Serçe parmağımda kablo...
El ele tutuşun!Dayanışın bakalım yoldaşlar!
Çığlık!
Gözbağını acıyla çekip indirdim. Dört kişiydiler. Alelacele yeniden bağladılar.. Yumruklar, tekmeler... Sarkık bıyıklı nefes nefese. Görmüyorum ama o .
Soyunun!
Yırtıp söküp kendileri çıkarsınlar. Sarıldım kendime.
Roman kahramanından çok okur özlüyor insanlığı. Sevdayla insanlığımızı duyuyoruz yeniden.
Romanını okurken dizelerini düşünüyorum. Şiirinde nasıl konuştuğunu. Kuralların insana, onun gövdesine /yaşamasına çektiği çitleri anlatışını: Siz/ bir aşk başka bir aşk içindir/ Bilemediniz/ dilinizin dutuna/ kirazına gülüşünüzün/ korkuluklar dikilmiş/ işte gördünüz
Şair kadınların kendi gövdelerine dokunmaktan korktuğunu ne zaman söyleseler gülüyorum, seni hatırlamadan yapamıyorum: (...)usulca açıyor sesin düğmelerimi.Bu dizenin tadına varmak için Kerem ile Aslıyı bilmek gerekmez belki. Ama yazarken senin onca masaldan süzdüklerini görmezden gelemem. Hele adın kapatıyor dudaklarımı dediğinde.
Acı Bir Kuş da bir Kerem ile Aslı anlatısı. Keremine kavuşamayan onca Aslının anlatısı. Üç bacısı olunca Kerem olmanın olanaksızlığını da yaşamanın da.
Siz yaralı toplumumuzun en çok yara alan kuşağındansınız. Siz yara kabuklarından fal bakmayı başarmış bir kuşaksınız. Sen yaralarına kağıtları kabuk yapmayı, yaralarına geleceği gösteren işaretler olarak bakmayı başardın. Üstelik senin şiirin de romanın da hem gençlik istiyor, hem gençleştiriyor. Ne zaman ay ışığında gölgelerinizi görsem sesleniyorum Burada eksik bir dize var bulamıyorum sesin cevaplıyor Her şeyi benden bekleme, biraz da sen anla!
Sizi anlamak geçmişimizle yüzleşmek çünkü.
Sennur Sezer
Evrensel'i Takip Et