19 Kasım 2010 00:00
Diyanet de açıldı ama...
GÜNÜN YAZILARI
Diyanet İşleri Başkanlığının, değişik toplumsal sorunlara ilişkin dinin bakışını anlattığı Sorunlarımız, sorumluluklarımız başlıklı broşür dizisinde önemli tespitler yer alırken, gündemde olan Alevi ve Kürtlerin hakları ise görmezden geliniyor. Dinimiz başka bir dili öğrenmeyi emreder ifadelerinin yer aldığı kitapçılarda anadilde eğitim hakkına değinilmezken, Dini inancın ve düşüncenin özgür olması gerektiği yönünde tespitlere rağmen Alevilerin, taleplerine yer verilmedi.
SORUNLARA DİNİ ÇÖZÜMLER
Diyanet İşleri Başkanlığı, değişik toplumsal sorunlara ilişkin dini bir perspektifle çözüm yollarına işaret eden Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız konulu broşürler dizisi hazırlayarak, siyasi partilere değişik sivil toplum örgütlerine gönderdi. 16 ayrı kitapçıkta, İnsan Hakları, Şiddet ve Çocuk, 21. Yüzyıl Türkiyesinde hurafeler, Din Anarşi ve Terör, Çevre Bilinci, Sokak Çocukları, Madde Bağımlılığı, Değişen Dünyada Kadın gibi konular ele alındı. Görevden alınan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu tarafından hazırlanan kitapçıklarda söz konusu sorunlar dini bir perspektifle ele alınarak nasıl çözüleceğine ilişkin görüşlere yer veriliyor.
DİNDE ZORLAMA OLMAZ!
Broşür dizisinin en dikkat çeken kitapçığı insan hakları alanına ilişkin yazılan kitapçık oluşturuyor. Dr. Burhan Erkuş tarafından kaleme alınan ve Din İşleri Yüksek Kurulu onayından geçen broşürde Hayat hakkı, Hürriyet hakkı, Irz ve namus koruma hakkı, Mülkiyet ve mülkiyetin korunması hakkı, Özel hayatın gizliliğinin korunması hakkı, Din ve vicdan hürriyeti, düşünme ve düşündüğünü açıklama hakkı, Eğitim ve öğretim hakkı, Çalışma ve kazanma hakkı gibi konular ele alınıyor. Her biri kendi alanında uzmanlara hazırlatılan kitapçıklarda yazılanlar kadar yazılmayanlar da dikkat çekiyor.
Broşürde, Din ve Vicdan hürriyeti başlığında, dinde zorlama olmadığı inanmak kadar insanların inanmama hakları olduğu belirtilerek, Allahtan başkasına tapanlara ve putlarına sövmeyin; sonra onlarda bilmeyerek Allaha söverler şeklindeki Enâm suresine dikkat çekiliyor. Ancak bu konuda Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldırılması ve cem evlerinin ibadethane haline getirilmesine ilişkin taleplerine değinilmemesi dikkat çekiyor.
BAŞKA DİLLER ÖĞRENİN
Eğitim ve öğrenim hakkı başlığı altında İslamiyetin ilk emri olan oku fiiline dikkat çekilirken, hiç kimsenin hiç bir sebepten dolayı eğitim ve öğrenim hakkından mahrum bırakılamayacağı ifade edildi. Özellikle kadınların da eğitim hakkı olduğuna vurgu yapılan kitapçıkta, Hz. Peygamberin, Arapça dışında başka dillerin öğrenilmesini emrettiği Zeyd b. Zabite İbraniceyi öğrenmesini emrettiğine yer veriliyor. Broşürde eğitim hakkı konusunda önemli vurgular yer alırken Kürtçe ile birlikte gündeme gelen anadilde eğitim hakkının görmezden gelinmesi çelişki yarattı.
Kitapta ayrıca düşünce özgürlüğünün bulunduğu ifade edilirken, özel hayatın da hangi hallerde ihlal edilebileceği vurgulanıyor. Buna göre özel hayat doğal afetlerde, hırsızlık ve düşman istilasında, adli faaliyetlerin icrası durumunda ve avukat, doktor gibi bazı mesleklerin özel hayatı ihlal edebileceği belirtiliyor.
Elif Arslan tarafından kaleme alınan Şiddet ve çocuklarımız konulu kitapçıkta ise daha çok çocuklara yönelik aile içi şiddet, psikolojik şiddet ve medya şiddeti unsurları ele alınıyor. Çocuklarınızı döverek şiddet uygulayarak bir sonuç elde edemezsiniz denilen kitapçıkta, toplumsal şiddet ile devletin özellikle Kürt çocuklarına yönelik şiddetine hiç yer verilmiyor.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET YANLIŞ
Kadına ilişkin yazılan kitapçıkta ise dikkat çeken bölümler yer alıyor. Namus, iffet, ırz kavramlarının sadece kadın bedeniyle ilişkilendirilemeyeceği belirtilen kitapçıkta, Namus, iffet ve ırz kavramlarının çok daha geniş bir kapsamı olduğu halde bunların sadece kadının bedeniyle ilişkilendirilmesi ve sadece kadına düşen bir sorumluluk olarak görülmesi yanlış bir anlayıştır denildi. Töre cinayetlerinin de sorgulandığı kitapçıkta, Töreler kadının aleyhine işleyen bütünüyle olumsuz bir geleneksel ilerleyişi ima etmez. Ancak törelerin sorgulanmaksızın statikleştirilmesi, hem hümanist kabuller hem de dini ilkelerce olumsuz bir durum olarak algılanmaktadır denildi. (Ankara/DİHA)
Evrensel'i Takip Et