20 Kasım 2010 00:00
ÖZGÜRCE
GÜNÜN YAZILARI
Bayram çeşitli kesimlere verilen müjde haberleriyle başladı. Önce memur ve emekliye daha sonra işçiye, işsize, esnafa müjde haberleri manşetlere taşındı. Memur ve emekli, müjde sözünü duyunca heyecanlandı belki ama müjde denilenin maaş artışı ya da ikramiye gibi bir şey değil, sadece maaşların bayramdan önce dağıtılmasından ibaret olduğu kısa zamanda anlaşıldı. Yani diğer bayramlarda olduğu gibi bu bayramda da maaşı eline erken geçen memur ve emekli bayramın coşkusuyla parasını erkenden harcayacak ve ay sonuna kadar daha uzun süre cebi boş gezmiş olacak. Dolayısıyla erken maaş ödemesini, memur ve emekli değil ama belki esnaf, üç beş mal daha fazla satarım düşüncesiyle müjde olarak kabul edecektir. Ancak erken maaş ödemesi ve bayram vesilesiyle talebin körüklenmesinden aslan payını alan büyük patronlar olacaktır.
Bayram öncesinde hükümetin ve onun yandaşı medyanın öne çıkardığı diğer bir manşet de işsize müjde şeklindedir. Çalışma Bakanının açıkladığı ve işsizler için müjde olarak sunulan haberler, daha önce 2008 ve 2009 yıllarında çıkartılan istihdam paketlerinin yeni bir versiyonudur. Diğer istihdam paketleri gibi bu pakette de işverenin istihdam üzerinde yük olarak tanımladığı vergi ve sigorta primlerine muafiyet getirilmesi ve esnek -düşük ücretli, örgütsüz ve güvencesiz- istihdamın daha da yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda müjde olarak sunulan 200 bin yeni istihdamın vergi ve sigorta primi ödemeyen işverenin stajyer adı altında asgari ücretin üçte biri ücretle işçi çalıştırmasına olanak tanınarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Öte yandan kamuya 100 bin yeni istihdam başlıklı müjdeli haberin altında da kamuda emekli olanların yüzde 20si kadarı olan 25 bin kişi için kadro verileceği diğer 75 binin ise güvencesiz (4-b ve 4-cli) olarak istihdam edileceği belirtilmektedir.
Sonuç olarak, işsize müjde söylemi altında işsizler, çok düşük ücretlerle, hiçbir güvenceye sahip olmadan çalışmaya zorlanırken; işverenlerin vergi ve sigorta primleri toplumun üzerine yıkılmaktadır. Yani müjde, daha fazla sömürülen işsiz için değil, daha ucuza işçi çalıştıran, vergi ve primini topluma ödeten işveren için geçerli olmaktadır(!)
Bayram öncesinde diğer bir müjde haberi de esnaf ve küçük üretici için gelmiştir. Buna göre KOBİlerin ölçeklerine göre en fazla 30 ile 80 bin TL, İhracat Kredisi Destek Programı adı altında ise 200 bin dolara kadar kredi verilmesi öngörülmektedir. Ancak bu kredileri almak için işletme cirolarının milyon dolarları bulması şart koşulmuştur. Hal böyle olunca da milyon dolarlık cirosu olan esnaf ve küçük üreticilerin nerede bulunabileceği sorusunu sormamak ve esnafa müjdenin aslında yine büyük sermayeye müjde anlamına geldiğini düşünmemek olanaksızdır (!)
Bayram müjdelerinin belki en fazla ses getireni borçlulara af müjdesi olmuştur.
Hükümetin, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı affı olarak nitelendirdiği kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemede, vergiden SGK primine, elektrikten doğalgaz borcuna kadar son derece geniş bir kapsamda borçların anapara dışındaki kısımları affedilmiştir. Son 10 yılda ardı ardına gelen krizler, artan işsizlik ve düşen ücretler dikkate alındığında bu affın işçi, esnaf, çiftçi ve küçük üretici için gerçekten müjde olduğu düşünülebilir. Ancak başta sabit gelirli işçi, memur ve emekliler başta olmak üzere dar gelirli kesimler borçlarına sadıktır. Gerekirse boğazından keser ama borcunu öder. Esnaf, çiftçi ve küçük üretici içinde vergi adaletsizliği ve krizler nedeniyle borçlarını ödeyemeyen bir kesim mutlaka vardır ve bu af onları sevindirmiştir. Ancak bu kesimin borçları kendileri için büyük de olsa kamunun alacağı olan toplam borçlar içindeki payı son derece düşüktür.
Kamuya olan borçların büyüğü servet sahipleri ve sermayedarlarındır. Basına yansıdığı kadarıyla sadece Aydın Doğanın bu af kapsamında silinen borcu 3.4 milyar TL civarındadır ki bu rakam milyonlarca esnafın, çiftçinin af kapsamında silinecek borcundan fazladır. Dolayısıyla bu afta da müjdenin sahibi yine büyük sermayedir.
Diğerlerinden biraz farklı olmakla birlikte medyada yer alan müjde manşetlerinden biri de işçiye bayram müjdesi başlığıdır. Bu başlık altında haberleştirilen bayramdan hemen önce Türk Metal Sendikası ile MESS arasında gerçekleştirilen ve 120 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesinin bağıtlanmasıdır. Müjde olarak verilen sözleşmede sosyal yardımlar yüzde 10-15, saat ücretleri ise ortalama yüzde 5.35 arttırılmıştır. Metal sektöründeki kârların yüksekliği ve giderek artan enflasyon düşünüldüğünde yapılan sözleşmenin işçi için ne kadar müjde olduğu tartışılır. Ancak bir biçimde metal sektöründe çok kötü bir sözleşme imzalanmadıysa bunda metal işçisinin diğer sözleşme dönemlerinden farklı olarak sendikasını iyi bir sözleşme için baskı altına almasının ve yapmış olduğu eylemlerin önemli katkısı olmuştur.
Sözün özü: Bayram öncesinde medyada yer alan işçi, memur, emekli, işsiz, esnaf, çiftçi ve küçük üreticiye yönelik müjde manşetleri kocaman bir yalandır(!) Müjde olarak sunulan tüm bu düzenlemeler, emekçi kesimlerin daha fazla ter akıtıp daha az ekmek alabileceği; sahip olduğu tüm değerlerin devlet eliyle sermayeye aktarıldığı bir düzeneğin parçasıdır(!) Emekçiler kendileri için müjdenin sadece kendi elleriyle yaratılacağını unutmamalı ve kendilerine müjde olarak sunulan düzmece masalları elinin tersiyle itmelidir(!)
(*) Dün teknik bir hata sonucu esik yayınlanan Bayramda müjde masalı yazıyı tekrar yayınlıyoruz. Okurlarımızdan ve yazarımız Özgür Müftüoğlundan özür diliyoruz.
ÖZGÜR MÜFTÜOĞLU
Evrensel'i Takip Et