10 Mart 2006 23:00

Kürt sinemasında inşa çalışmaları

Kürt sinemasının her geçen gün uluslararası yarışmalarda daha çok filmle temsil edilmesi, Kürt yönetmenler Bahman Gobadi ve Hiner Saleem'in kazandıkları ödüller genç Kürt sinemacıların önünü açtı. Kısa filmlerle sinemaya giriş yapan gençler, Kürt sinemasında yükselişin sinyallerini veriyor. Bu yıl politik ve sert filmlerle öne çıkan Berlin Film Festivali (Berlinale) aynı zamanda genç Kürt sinemacıları bizimle tanıştırdı.

İlişki eksiklikleri Kürt sineması festivalde Duhok'lu yönetmenler Masoud Arif Salih ve Hussein Hassan Ali'nin çektiği "Nêrgiz Bişkivîn" (Narcissus Blossom) filmiyle temsil edilirken, çok sayıda Kürt yönetmen de Berlinale'ye katıldı. Genç Kürt sinemacıların her birinin belgesel, kısa film ve uzun metraj film projeleri bulunuyor. Kürt sinemacılar, özellikle Kürtlerin tarihlerine ve yaşantılarına ilişkin projeler üzerinde çalışıyor. Ancak önlerindeki en büyük engel ise tanınmamaları ve yapım ilişkilerinin eksiklikleri. Bu yönetmenleri daha yakından tanımak ve Kürt sinemasının geleceğini konuşmak için sorularımızı yönelttik.

Kürt sinemacılarının Almanya tercihi Suriye doğumlu Ekram Kiro (33), sinema eğitimini Beyrut'ta tamamlamış. Kiro'nun 14 dakikalık "Gonglik" (ilkbaharda açan Kürtçe bir çiçek adı) adında bir kısa filmi ve Almanya'da yaşayan mülteci 2 Kürt gencin hikayesinin anlatıldığı orta metraj bir filmi bulunuyor. Şu anda uzun metrajlı bir film projesi üzerinde çalışan Kiro, önümüzdeki aylarda filmi çekmeyi planlıyor. Film, 1970 yıllarında Türkiye Suriye sınırının ikiye böldüğü bir köyün hikayesine dayanıyor. Suriye'nin Afrin kentinde doğan Ekram Hidou (33), Almanya'nın Hannover kentinde yaşıyor. Kürtler için sinemanın yeni bir alan olduğunu belirten Hidou, dünya sineması zirveyi yaşarken Kürt sineması için henüz bir piyasanın oluşmadığını söylüyor. Ancak son dönemlerde ciddi bir sayıda Kürt yönetmen ve oyuncunun yetiştiğini söyleyen Hidou, sinemanın bu halkın dili olması için etkili bir sanat olduğunu vurguluyor. 1971 doğumlu Miraz Bêzar, Berlin Film Akademisi'nde sinema eğitimi almış. 1980 yılından bu yana ailesiyle birlikte Almanya'da yaşayan Bezar, Almanya'da geçen bir hikayenin senaryosu üzerinde çalışmış ancak filmin çekilememesi üzerine soluğu Diyarbakır'da almış. Kürtleri Berlin'den yazmaktansa orada yazmanın daha anlamlı olduğunu düşünüyor. Kürt gençleri arasında Yılmaz Güney'den gelen bir etkiyle politik olarak "Belki biz kendimizi daha iyi anlatabiliriz" duygusuyla bir yönelim olduğunu düşünüyor.

Dilsizleştirilmiş bir halk için sinema İkisi de sinemayla uğraşan Aysel ve Yüksel Yılmaz kardeşler ise, çift yumurta ikizi. Tuncelili bir ailenin çocuğu olarak 1981 yılında Almanya'da doğan ikizler, 15 yaşından bu yana sinemayla iç içe. Aysel Yılmaz "Filmakademie Baden Württemberg" Filmokulu'nda 2 klibin yönetmenliğini yapmış. Şimdiye kadar 3 tane belgesel çeken Aysel Yılmaz, sinemada belgesel üzerine yoğunlaşacağının belirtisini gösterirken, Yüksel Yılmaz ise şimdiye kadar 3 tane kısa film çekmiş. Yılmaz kardeşler Türk sineması denince Yılmaz Güney, Yavuz Turgul ve Kartal Tibet gibi yönetmenlerin filmlerini sayıyor. Önümüzdeki günlerde adından sıkça söz ettirecek genç Kürt sinemacılardan biri de Yılmaz Özdil. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu olan Yılmaz Özdil, üniversite ikinci sınıf öğrencisi iken arkadaşlarıyla birlikte Hakkari'de "Ribat" adında bir belgesel film çekmiş. Film, Kürt kültürünün zorunlu göç ve çarpık kentleşme ve savaştan dolayı nasıl bir deformasyonla karşı karşıya kalındığını işliyor. Tüm hayatının savaş içinde dengbêj stranları ve ağıtlar eşliğinde Hakkari'de geçtiğini ifade eden Özdil, "Bu yüzden biliyordum ki Kürtler için tarih içinde dil ne kadar önemli, özgün, barışçıl ve müzikal bir araç olmuşsa, bugünün dünyasında dilsizleştirilmeleri, bir o kadar trajik, antidemokratik ve gittikçe dallanıp budaklanan sosyo-psikolojik bir sorun olmuştur. Tam bu noktada sinema etkili bir dil" diyor.

Evrensel'i Takip Et