06 Ekim 2011 11:37

Erişte sevirsen mi?

Havaların serinlemeye ağaç yapraklarının sararmaya başladığı bugünlerde, genellikle pazarlarda, akşamüstü ucuzluğunun yaşandığı saatlerde, ellerinde dolu dolu poşetler taşıyan kadınlara rastlıyoruz. Satıcılarla ilgili olmayanların anlayamayacağı bir dilde alışveriş yaparlar: “Turşuluk salata var mı, salçalık biber bulunur mu?&rdqu

Erişte sevirsen mi?
Paylaş
Leyla Arifoğlu

Havaların serinlemeye ağaç yapraklarının sararmaya başladığı bugünlerde, genellikle pazarlarda, akşamüstü ucuzluğunun yaşandığı saatlerde, ellerinde dolu dolu poşetler taşıyan kadınlara rastlıyoruz. Satıcılarla ilgili olmayanların anlayamayacağı bir dilde alışveriş yaparlar: “Turşuluk salata var mı, salçalık biber bulunur mu?​” diye konuşmalar uzar gider. Hatta bazen ayaküstü birbirlerine tarif bile verirler.
Süreyya pazar alışverişini yaptı; turşu kuracak. Biz de, Ekmek ve Gül olarak, turşu kuracağı gün evine misafir oluyoruz.
Süreyya Kazbekle kırklı yaşlarda, yüzünde yorgunluk ve hüznün ifadesini taşıyan, baba evinde de koca evinde de ailenin yükünü sırtlamış emekçi kadınlardan biri. Yıllar önce Yalova’ya gelin geldiğinde, “köyden kurtuldum” diye sevinirken buradaki hayatının da farklı olmadığını anlatıyor sessizce.
Temiz ve düzenli mutfağında turşusunu kurarken bir yandan da sorularımızı yanıtlıyor.

Ekmek ve Gül’ü daha önce okudunuz mu?
Evet. Görümcem okumam için bazen getiriyor. (Sonra hemen anlatmaya başlıyor.) Turşunun malzemelerini iyi seçmek gerekir ki turşun güzel olsun. Öncelikle çarşıdan pazardan hem ucuz hem de iyisinden salata, havuç, yeşil domates, biber ve beyaz lahanayı alacaksın. Bunları kat kat büyükçe bir bidona dizip suyunu da döktükten sonra içine limon tuzu, sirke, birkaç tane de şeker attıktan sonra beklemeye bırakırız. Kışın salatalık malzemeleri pahalı olduğundan yemeklerin yanında turşuyu çok tüketiriz. Hele kuru fasulye, pilavın yanına çok yakışır.
(Aklına yeni bir şey gelmiş gibi yüzüme bakarak devam ediyor.) Bir de bizim oranın insanı erişte pilavını çok seviyor. Erişte yapacaksak, bir gün önce akşam, yarım çuval unu suyla karıştırıp hamur haline getiririz. Dört beş saat hamur dinlenmeye bırakılır. Bir müddet sonra konu komşu toplanıp erişte hamurunu ayaklarımızla çiğnemeye başlıyoruz. Bu çiğneme işi bazen saatleri buluyor. Hamur diş diş olduktan sonra çiğnemeye son veririz.
Ertesi gün komşu kadınlar ve eltilerim mutlaka yardıma gelirler. Erişte kesmek tek başına olacak iş değil. Biri hamurdan künde yapar, birisi merdane verir, bilen biri de makinede erişteyi keser ve daha önce kuruması için güneşli yerlere gerilen iplere serer. Kuruduktan sonra fırınlarda kavrulur.

Bunları köyünüzde de yapar mıydınız?
Köyde daha fazlasını yapardık. Bizim oralarda süt çoktu eskiden. Peynir yapar, kışa hazırlamak için tuluklara basardık.

Peki, turşudan sonra sırada ne var?
Daha tarhana yapmadık, yavaş yavaş ona da başlasak iyi olur. Güneş tam çekilmeden kurutmamız gerekiyor.
Akşam iftar için yemekler hazırlanacağından teşekkür ederek yanından ayrılırken, “Gelecek sefere bize tarhana yapmayı anlatır mısın?​” diyorum. Gözleri yüzümde hafifçe gülümsüyor. Belki de bizim için sadece bir soru olan, onun için çok yorulacağı işlerden biridir.

ÖNCEKİ HABER

Bütçeyi denkleştirmek için…

SONRAKİ HABER

Nükleer karşıtlarından tam saha pres

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...