TESEV'in sivil maskesi neyi gizliyor -2

Geçtiğimiz yıl TESEV'de sıcak gelişmeler yaşandı. Can Paker ve ekibi 2003 yılının şubat ayında yapılan Genel Kurul'da istifa ettiler. Paker'in neden ayrıldığı kamuoyuna hiç açıklanmadı ama, kulislere sızan bilgiler, bunun bir darbe girişimi nedeniyle olduğunu gösteriyordu. TESEV'deki sosyal demokrat siyasetin temsilcilerinden Mehmet Kabasakal ve Ziya Müezzinoğlu, Avrupa Birliği uyum yasaları gereğince hazırlanmakta olan "TESEV Vakıf Senedi"ndeki finans kaynaklarına dair sert eleştirilerde bulundular. Eleştirilerin hedefi, Soros fonlarının yoğunluğuydu. Dolayısıyla Soros'un Türkiye temsilcisi Can Paker ve ekibi de bundan duydukları rahatsızlık sonucu istifa ettiler.

Gerilimli genel kurul Gerilimi azaltma işi Bülent Eczacıbaşı'na düşmüştü ama uzlaşmayı sağlayamadı. Paker ve ekibi aynı günlerde yeni bir vakıf hazırlığına giriştiler. Sonunda Eczacıbaşı tercihini Paker'den yana kullandı. Herkes TESEV'de darbenin savuşturulduğunu düşünüyordu, oysa gerçek darbe, yaz aylarında gerçekleşecekti... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "baş danışmanı" Cüneyt Zapsu ve ekibi TESEV'e el atmıştı bile. Soros'çu Paker ve Bush'un ekibi ile yakın ilişkileri olan Zapsu ortak bir yönetim oluşturdular. Yönetim kurulunun üye sayısı 15'ten 9'a düşürüldü, ayrıca bir de "Dışişleri Komisyonu" kuruldu. Komisyona emekli diplomatlardan TESEV eski Genel Sekreteri Özdem Sanberk, Yalım Eralp, İlter Türkmen'in yanı sıra Paker ve İshak Alaton atandı. TESEV'e 15 kişilik bir de "Danışma Kurulu" eklendi. Kurumu maddi olarak destekleyecek olan bu ekibin içine de Cüneyt Zapsu girdi. Böylece Soros'çu Paker yönetim kurulu başkanı olurken, Pentagon ile ilişkileri iyi olan Zapsu Danışma Kurulu'nda etkili bir konuma geldi. Sular durulduktan sonra TESEV'in yeni misyonu Paker tarafından kamuoyuna açıklandı. Yeni çalışma döneminde yurtdışına ağırlık verilecekti. Özellikle ABD ile ilişkiler ve bölgesel etkinlikler ön planda tutulacaktı. TESEV, ABD'de eşdeğer örgütlerle ortak platformlarda yer alma gayreti içinde olacak, dünya siyasetine yön veren Amerikan ve İngiliz kökenli "uluslararası düşünce kuruluşlarının" toplantılarını Türkiye'ye taşımaya çalışacaktı. Böylece TESEV'in budan sonraki esas çalışma alanı, "Ortadoğu'nun demokratikleştirilmesi" olarak ilan edildi!

Bir politika simsarı: Cüneyt Zapsu TESEV'in bu misyon değişikliğinde Cüneyt Zapsu'nun etkisi tartışmasız. Çünkü O'nun kariyeri, bunu başarmaya yetecek güçte. Azizler Holding AŞ. İcra Kurulu Başkanlığını yürüten Zapsu, 1989-2001 tarihleri arasında İstanbul İhracatçı Birlikleri Fındık ve Mamülleri İhracatçılar Birliği Başkanlığı da yaptı. Merkezi ABD'de bulunan Fındık Konseyi'nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde de bulunan Zapsu, 2002 Mayıs ayından itibaren Uluslararası Kabuklu Yemiş Konseyi'nin başkanlığını yürütüyor. Ayrıca DEİK (Türk-Amerikan İş Konseyi Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu), TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi), ATC (Türk Amerikan Konseyi), YASED (Yabancı Sermaye Derneği), TÜSİAD (Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Derneği), TÜGİDER (Tüm Gıda İhracatçıları Derneği), İSO (İstanbul Sanayi Odası), WEF'in (Dünya Ekonomik Forumu) de üyesi. Ama Zapsu'nun asıl marifeti Başbakan Erdoğan'ın baş danışmanı olmasında gizli. Zapsu'nun Erdoğan üzerindeki "emeğini" şöyle bir hatırlamak, TESEV'deki "derin değişimi" anlamak bakımından faydalı bilgiler sunuyor... Pentagon'un danışmanlarından "karanlıklar prensi" lakaplı Richard Perle, 29 Ocak 2004 tarihinde Amerikalı think-tank kuruluşu AEI tarafından düzenlenen "Muhafazakâr Demokrasi ve Özgürlüğün Küreselleşmesi" konulu konferansın takdim konuşmasına şöyle başlıyordu: "Başbakanla bundan bir buçuk yıl önce tanıştım. Dostum Cüneyt, şu anda o da burada, bana telefon etti ve bana başbakan olabilecek kişiyle tanışmak isteyip istemediğimi sordu. Ben de, tabii isterim dedim..."

Perle ile bu ne samimiyet! Perle'ün "Cüneyt" diyebilecek kadar samimi olduğu Zapsu, Erdoğan ile Washignton arasındaki bağları bir buçuk yılda ilmek ilmek ördü. Ve bu derin bağın hakkını Erdoğan da Başbakan olduktan sonra sonuna kadar verdi. AEI konferansındaki konuşması "Büyük Ortadoğu Projesi"nin nasıl uygulanacağıyla ilgiliydi. Erdoğan, bölgedeki anti-demokratik gelişmelerin kurutulması için, "Büyük Ortadoğu"ya yönelik adımlar atılmasını ümit ettiğini söylüyordu. Türkiye başbakanının bunları bir AEI etkinliğinde, Richard Perle'ün takdim konuşmasını yaptığı bir konferansta söylemesi, önemliydi. İlk kez bir buçuk yıl önce "Cüneyt'in tavsiyesi" ile görüştürüldüğü Perle, o zaman Pentagon'a yol haritaları çizen Savunma Politikası Kurulu'nun başkanıydı. Ronald Reagan dönemi savunma bakan yardımcısı Perle'ün mimarı olduğu, sağ kolu ve şimdiki savunma bakan yardımcısı Douglas Feith'in başına geçtiği AEI, o yıllarda "ABD-Türkiye savunma endüstri işbirliği" ile ilgili hedefleri belirleme işini yürütüyordu. Perle, Türkiye'ye sağladığı muazzam askeri yardıma karşılık 1990-94 arasında yaklaşık 250 milyon dolar danışmanlık parası aldığı o dönem, meşhur "ABD-Türkiye-İsrail stratejik ortaklığı"nın temellerini de atıyordu. Perle, Erdoğan'la ilk görüşmesinden kısa bir süre önce, Aralık 2001'de de, dev Amerikan silah şirketi United Defense Industries'in ortağı olduğu FMC Nurol Savunma Sanayi AŞ. (FNSS) yönetim kurulu toplantısı için Ankara'ya gelmişti. Erdoğan-Perle görüşmesinden yaklaşık dört yıl önce, görüşmeyi ayarlayan Cüneyt Zapsu ve şimdi AKP milletvekili olarak TBMM'de Milli Savunma Komisyonu'na başkanlık eden Deniz Ticaret Odası eski yönetim kurulu başkanı Cengiz Kaptanoğlu, Amerikan-Türk İş Geliştirme Konseyi'nde birlikte çalışıyorlardı. Yani Zapsu ve Bush ekibinin derin ilişkileri Erdoğan'dan da öteye uzanıyor...

YARIN: Petrolcü demokrasisi

---

YÖNETİM KURULU Can Paker... İshak Alaton... Mete Sayıcı... Osman Kavala... Vural Akışık... Selim Alguadiş... Oğuz Özerden... Yılmaz Argüden... Hasan Karaçal...

DANIŞMA KURULU Vural Akışık... Erdal Aksoy... Ünal Aysal... Feyyaz Berker... İshak Alaton... Ali Nuri Çolakoğlu... Bülent Eczacıbaşı... Osman Kavala... Oğuz Özerden... Hüsnü Özyeğin... Ethem Sancak... Murat Vargı... Ali Saydam... Cüneyt Zapsu... Faruk Süren...