16 Haziran 2003 21:00
TEDAŞ çalışanı elektrik mühendisi Hasan Balıkçı ile ilgili duruşmanın ikincisi ,yarın Urfa Adliyesi'nde görülecek. Adana TEDAŞ'ta fabrikatörlerin kullandığı kaçak elektrikle mücadele ederken, TEDAŞ Urfa'ya sürgüne gönderilen ve oradada öldürülen Balıkçı, Adana'da bir dönem Enerji Yapı Yol Sen'de başkanlık, EMO Adana Şubesi'nde Sekreterlik ve TMMOB İİK Sekretereliği yapmıştı. Hasan Balıkçı, 1999 yılından sonra Adana TEDAŞ'da fabrika ve benzerlerinin bağlı olduğu Müşteriler Müdürlüğünde başmühendis olarak çalıştı ve kaçak elektrik kullananlarla mücadele etmeye başladı. Adana'da görevde olduğu dönemde özellikle poşet fabrikalarını denetliyordu. Bu tarihlerde Balıkçı cinayetinin sanıklarından Zeki ve İrfan Akkoyun'un fabrikalarında defalarca kaçak elektrik tespit edilerek işlem yapılmıştı. Balıkçı'nın çalışmalarıyla birlikte 2002'nin 7. ve 9. aylarında Zeki Akkoyun'un işletteği Özlem Plastik A.Ş. ve yine Zeki Akkoyun'un kardeşi olan İrfan Akkoyun'un işlettiği İpek Plastik A.Ş.'nin trafo ve sayaçları denetlenmek üzere fabrika dışında bağımsız bir yere çıkartılan birçok büyük fabrikadan yalnızca ikisiydi. Ve bu işlem sonucunda daha önce aylık fatura miktarı 3 milyara yakın olan Özlem Plastik'in fatura miktarı aylık 11 milyar dolayına çıkmıştı. İrfan Akkoyun'un fabrikasında da aynı artış söz konusuydu. Balıkçı'yı cinayete kurban olmaya götürecek 'serüven' büyük fabrikatörlerin kaçak elektirik işine 'çomak sokmasıyla' başlamıştı.

Neden sürgün edildi? Hasan Balıkçı, kaçak elektrikle mücadele ederken yoğun tehditler ve rüşvet teklifleri alıyordu. Rüşvet ve tehditlere aldırış etmeyen Hasan Balıkçı, tam da kaçak elektriğin üzerine gittiği süreçte Adana Müessese Müdürlüğü'nce Urfa'ya Müdür Yardımcısı olarak geçici görevle gönderildi. Ama bu atama kaçak elektirik kullananları rahatlamadığı gibi onlara cinayet zeminini de sunmuştu. Çünkü, Hasan Balıkçı Müdür Yardımcısı olarak geçici görevle gönderilmişti ve kısa bir süre sonra Adana'ya şube müdürü ya da teknik müdür olarak döneceğine dair söz almıştı . Balıkçı'nın yakasını bırakmayan Zeki ve İrfan Akkoyun, tuttukları kiralık katillerce Hasan Balıkçı'yı Urfa'da görevini yapmaktayken öldürtmekten yargılanıyorlar. Balıkçı cinayetinde, uzun bir süreden sonra başlayan mahkemenin ilk duruşmasında ise azmettiricilikle yargılanan Özlem Plastik A.Ş.'nin sahibi Zeki Akkoyun, bulunamıyor gerekçesiyle davaya getirilmedi. Oysa Özlem Plastik çalışıyor. Kiralık katiller Yılmaz Çakmak ve Şehmuz Taşan cinayetten sonra yakalandılar. Katiller, emniyette ve savcılıkta her şeyi itiraf ederek, cinayeti para karşılığında Zeki ve İrfan Akkoyun'un isteği ile işlediklerini, cinayet silahını ise Halim Şimşek'ten temin ettiklerini söylediler. Bu ifadeler üzerine İrfan Akkoyun ve Halim Şimşek Adana'da yakalanıp ifadeleri alındı. İrfan Akkoyun tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, Halim Şimşek başka suçlardan ötürü Adana DGM'de yargılanmak üzere tutuklandı. Zeki Akkoyun ise hâlâ 'kayıplarda.'

Önce itiraf sonra inkâr 21 Mayıs 2003'de Urfa'da görülen ilk duruşmada katiller Yılmaz Çakmak ve Şehmuz Taşan akıllara durgunluk verecek ifadelerle, Savcılık ve Emniyet'teki ifadelerini inkâr ettiler. Katil Yılmaz Çakmak, İrfan'ı ve Halim'i tanımadığını, Zeki ile sadece kuş ilişkisi olduğunu ve cinayeti de namus meselesinden işlediği yönünde bir senaryo hazırlamıştı. Hasan Balıkçı'nın eskiden hayat kadını olan ve şimdi de sadece imam nikâhlı olan eşine sarkıntılık ettiğini iddia eden Çakmak, köydeki bir alacak meselesi dolayısıyla arkadaşı Şehmuz Taşan'la birlikte Urfa'da bulunurken TEDAŞ çıkışında bir markettte tesadüfen Balıkçı ile karşılaştığını ve bunun sonucunda cinayeti işlediğini söyledi. Çakmak'ın, Hasan Balıkçı'yı nasıl tanıdığına ilişkin verdiği ifade ise herkesi hayrete düşürdü. Çakmak, Hasan Balıkçı'nın soyadını bilmediğini, imam nikâhlı karısından yalnızca TEDAŞ'ta çalıştığını öğrendiğini ve bunun üzerine Adana TEDAŞ'a giderek Hasan diye birini sorduğunu ve kurumda sadece bir Hasan olduğuna dair bilgi alabildiğini ve bunun üzerine de Hasan Balıkçı'yı bir kez uzaktan gördüğünü söyledi...Çakmak, cinayeti işlemek üzere Urfa'da bulunduğu saatlerde cep telefonu ile Zeki Akkoyun ile görüşmelerini de kuş muhabbetine bağladı. Cinayet işlendiğinde Balıkçı'nın kullandığı makam otomobilinde Balıkçı'nın yanında ön koltukta oturan mesai arkadaşı TEDAŞ Muhasebe Müdürü Seyhan Uğurlu ise ilk duruşmada olayı tüm dehşetiyle anlattı. Sigara almak için arabayı durdurduktan sonra markete gidip gelmelerinin ardından, katil arabanın arka koltuğunda bitivermişti... Balıkçı'nın avukatlarının olayın bir çete tarafından organize işlenen bir cinayet olması ve çetenin ana bağlantılarının Adana'da bulunması nedeniyle davanın Adana DGM'ye alınması talebinin rededildiği birinci duruşmada, mahkeme heyeti duruşmayı 18 Haziran 2003'e ertelemişti. Balıkçı cinayeti ile ilgili açılan bu ilk davada, kiralık katiller ve azmettiriciler yargılanırken, "Olayın TEDAŞ ve siyasi bağlantılarına dair bir soruşturma başlatılacak mı?" sorusu halen yanıt bekliyor.


Peşini bırakmayacağız' Eğitim-Sen Adana Şubesi ve EMO Adana Şubeleri dün yaptıkları açıklamada Hasan Balıkçı cinayetinin aydınlatılması ve sorumluların cezalandırılmasını istediler. Dün öğlen saatlerinde Adana Merkez Postanesi önünde toplanan Eğitim-Sen üyeleri Balıkçı cinayetinin azmettiricisi fabrikatör Zeki Akkoyun'un 8 aydır yakalanamaması dolayısıyla Enerji Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'na faks çektiler. Öte yandan dava ile ilgili bir açıklama yapan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Adana Şubesi'de, Adanalıları davaya sahip çıkmaya çağırdı.


Neden üzerine gidilmiyor? Eşinin öldürülmesinden bu yana katillerin ve sorumluların cezalandırılması için mücadele eden Hasan Balıkçı'nın eşi Şengül Balıkçı, sınıf öğretmenliği yapıyor. O, tehditlere hatta arabasına düzenlenen sabotaja rağmen cinayetin tüm boyutlarıyla aydınlatılması ve kokuşmuş sistemin üzerine gidilmesi için kararlı bir şekilde mücadelesini sürdürüyor. "Bu cinayet küçük bir Susurluk'tur" diyor Şengül Balıkçı. Cinayetin TEDAŞ'ın içine ve siyasilere kadar uzandığını vurgulayarak, cinayetin tamamen kirli ilişkilerin ürünü olduğunu belirten Balıkçı, bugüne kadar TEDAŞ bağlantılarına ilişkin soruşturmalar açılmadığını söylüyor. Eşinin fabrikaların kaçak elektirik kullanımını önlemek için yeni bir yönteme başvurduğuna, daha birkaç fabrikanın sayaçlarını denetlemek üzere dışarıya almaya başladığı vakit, tayininin çıkarıldığına dikkat çeken Balıkçı, Hasan'ın şube müdürü ya da teknik müdür olarak kısa bir süre sonra Adana'ya döneceği söylenerek Urfa'ya gönderildiğini ve döndüğünde ise kaçak elektrikle mücadelisini sürdüreceği bilindiğinden hedef olduğunu belirtiyor. Bunun için eşinin kaçak elektirik havuzundan beslenenlerin planlı bir saldırısıyla öldürüldüğünü vurgulayan Şengül Balıkçı, olayın aydınlatılması, sorumluların cezalandırılması için mücadelesini sonuna kadar sürdüceğini belirtiyor ve ekliyor: "Gazeteler yazmasına, televziyonlar vermesine rağmen halen üstüne gidilmiyor. İçişleri Bakanlığı, Enerji Bakanlığı bırakın olayın üzerine gitmeyi olaya müdahil bile olmuş değil. Hasan benim arkadaşımdı. Hayat arkadaşım ve çocuklarımın babasıydı. Hasan'ı kaybetmek bizim için zor ama bu olay bütün toplumu ilgilendiren bir olaydır. Basit bir cinayet meselesi değildir. Ülkenin kanayan bir yarasıdır. Arkasında karanlık ve kirli ilişkilerin olduğu bir cinayettir. Bugün Hasan'ın başına gelir, yarın işini dürüstçe yapan başka kişilerin."

Evrensel'i Takip Et