22 Eylül 2011 10:26

Yaşamanın bir başka adı Apê Mûsa’dır

Serkan Delidere


Sonra dağlardan kurşun sesleri gelirdi
Belirli belirsiz,
Namlunun ucunda çırpınırdı yürekler,
Ağıtlar yankılanırdı dağlara doğru,
Kapılar kırılır, talan edilirdi sevdalar,
Umutlar,
Ve insan olan ne varsa.
...

Böyle diyordu Musa Anter, nam-ı diğer Apê Mûsa, Newala Qesaba şiirinde. Dönemin(“faili meçhul” cinayetlerin had safhada olduğu dönem) koşullarında yaşanan acılara işaret ediyordu. Ve o sancılı “faili meçhuller” döneminin 20 Eylül 1992’sinde “faili meçhul” bir cinayetle katledildi o da. Apê Mûsa tek dil, tek millet anlayışına karşı; kardeşliği kalemiyle ve pratiği ile kurmak için mücadele etmiş bir üstattır.

Ama Apê Mûsa’yı, esasen başından geçenlerle tanırız. Ve bugünün Türkiye’siyle karşılaştırdığımızda muazzam derslerle doludur. İşte bir iki örnek

1-1943 yılında polisler tarafından alınır ve dayaktan geçirilir. Sonrası Apê Mûsa’nın ağzından: “Komiser sordu; “Hayin oğlu hayin, suçunu bilmiyor musun?​”. “Yok” dedim. Komiser; “Radyonuz yok mudur?​”. “Var” dedim. Peki plak, pikabınız yok mudur?​”. “O da var” dedim. Komiser; “Peki it oğlu it. Bu kadar güzel Türkçe plak varken ne bok yemeye Kürtçe ıslık çalıyorsunuz?​”.

2-Mahkemede, hakim, Apê Mûsa’ya, hakkında, ülkeyi bölmek istediği yönünde iddaaname olduğunu söyleyip sözü kendisine bırakır. Apê Mûsa da; “Hakim bey, ülke hıyar mıdır ki ortadan ikiye bölelim” diye cevap verir.

Onun yaşadıkları aslında bir tarafıyla komik ama bir tarafıyla da alabildiğine trajiktir. Dün Newala Qesaba’daki gibi toplu katliamlar vardı. Peki bugün Apê Mûsa’nın eserlerinde yansıttıkları ve başından geçenlerle kıyasladığımızda ne haldeyiz? Kürtçe şarkı söylediği için polis tarafından vurularak öldürülen(ki başka benzer olaylar da var) Emrah Gezer davasında Kürtçe’nin tahrik nedeni sayılması... Devletin Kürt halkının taleplerini yıllarca  bölücülükle karalaması ve kanla bastırmaya çalışması gibi bugün de Demokratik Özerklik’e yönelik saldırılar... Örnekler çoğaltılabilir ama açık olan şu ki; devletin zihniyetinde çok da değişiklik yok ve hala dilini kullanmasına izin verilmeyen bir halk gerçeğiyle karşı karşıyayız. Hala kendi iradesini ortaya koymak isteme talebi ülkeyi böler yaygaraları var vs...

Durum çok mu vahim peki? Aslında hayır. Bugün gelinen noktada özellikle Emek, Demokrasi, Özgürlük bloğu gibi muazzam bir ortaklaşma ve gerçek bir kardeşlik yaratma dayanağı varken... Yoksa işi AKP’ye bırakırsak, Tayyip Edoğan mitinglerde Kürt halkının hassasiyetine dönük olarak Apê Mûsa’nın adını kullanır geçer ama Apê Mûsa ve diğer “faili meçhullerin” aydınlatılması için bir komisyon kurmaz. Başta Apê Mûsa olmak üzere tüm acıların hesabını ancak biz sorabiliriz. Son sözü yine Apê Mûsa’ya bırakalım, şu yukarıda anlatılan olayı anlatırken şöyle bitiriyor sözlerini; “İşte biz buradan geliyoruz, aziz Türk ve Kürt gençleri.”

Evrensel'i Takip Et