21 Kasım 2002 22:00
Erdal-Mercan Erzincan:
Taklit edilerek türküler gelişmez
Erdal Erzincan'ın "Al Mendil", Mercan Erzincan'ın "Düşlerim Yol Alır" adlı son albümleri, geçtiğimiz aylarda, Güvercin Müzik tarafından yayınlanmıştı. Erdal Erzincan'a ait besteler, halk türküleri ve deyişlerden yapılan derlemelerin yer aldığı her iki çalışmada da Erzincanlar, ilk çıktıkları günden bu yana oluşturdukları tarzın dışına çıkmamaya çalıştıklarını söylüyor.
Erdal Erzincan, 1994 yılında çıkan ilk albümünün, tarzının oluşması ve oturması açısından çok önemli olduğunu, bu son albümü de aynı çizgide oluşturduğunu belirtiyor. Her iki sanatçının da üzerinde en çok durduğu şey, repertuvarın hazırlanması. Albümlerin hazırlığına 1998 yılında başlanmış. Bunun sadece iki yılı repertuvarın hazırlanmasıyla geçmiş. Sonrasında ise çalıp söyleme faslı başlamış. Erdal Erzincan, "Halk müziği çalıp okuyarak bugüne kadar gelmiş. Eğer doğru çalıp söyleme tekniği varsa, onun üzerine yapılacak düzenleme kesinlikle bozmuyor" diyor. Yaptığı işin anlaşılamasını istediğini vurgulayan Erzincan, tüketilmemiş, ortaya çıkarılması, yaşatılması gerektiğine inandığı repertuvarı seçtiğini, bunları yaparken de bozmadan, halkın algılayabileceği şekilde düzenlemeyi tercih ettiğini söylüyor.
Otantizm bozuluyor Son dönem yaşanan "türkü patlaması"na ise her ikisi de tepkili. Mercan Erzincan "Herkes türkü söylememeli. Bunların da için de iyi olanlar kendini belli ediyor zaten. Kaliteli olan kalıcı oluyor" diyor. Erdal Erzincan ise yaklaşımını yapılan çalışmalardan örnekler vererek açıklıyor. "Örneğin; semah söylerseniz onun kalıbına uymak zorundasınız. Ama bir bakıyorsunuz, semah, düğün salonlarında türkü barlarda oyun havası haline gelmiş. Otantizmi bozulmuş." Türkülerin tekrarlanmasına da karşı çıkan Erdal Erzincan, taklitle sanatı karıştırmamak gerektiğini vurguluyor. Erzincan, şöyle devam ediyor: "Eğer Neşet Ertaş'ı taklit etmek yerine, onu ve onun ekolündeki pek çok insanı algılayıp, burdan bir sıçrama yapabiliyorsanız başarılı olursunuz. Ama şunu kabul etmek gerekir ki, bu zor bir iş. Sürekli çalışmayı gerektiriyor. Gece kalkıp yatağınızdan, saz çalabilirsiniz. Birkaç saatlik ya da günlük bir çalışmayla olamaz. Bu işi büyük bir aşkla yapmak gerekiyor. Bunu yapan ve yapılanı dinleyen insanlar var. Bu yüzden umutsuz değilim. Ama daha geniş kitlelere ulaşmasını isterim elbette."
Derleme yapmak gerekli Derlemelerin önemi üzerinde duran Erdal ve Mercan Erzincan, zaman zaman derleme yapmak için Anadolu'ya gidiyorlar. Bu dönemin derleme yapmayı gerektirdiğini vurgulayan Erzincan'lar, köyde halk müziği alanında bozulma yaşanmadığını, bütün müzikleri dinleme olanağının olduğu kentlerde ise farklı müzik renklerinin, birbirine karıştırıldığını söylüyor. Mercan Erzincan, "Bir Diyarbakır türküsünü, Erzurum türküsünden ayırmak gerekir. Her şey için geçerli bu. Aynı şeyler dinlenecek, aynı şeyler giyilecek, aynı şeyler yenecek. Bu bir tek tipleşme. Herkes kendi kültürünü yaşamalı. Bence dünya böyle daha güzel. Bizim müzik anlayışımızda bu yönde" diyor. Derlemelerin gerekliliği üzerine söyleyeceklerinden birini de yaşadıklarıyla özetliyor Erdal Erzincan, "Mercan'ın kasetinde bir halay parçası vardı. Bu parçayı gittiğimiz bir köy düğününde söyledik. Daha sonra halay çeken köylüler de bunu söylemeye başladılar. Ancak onların söyleyişiyle türkü çok farklılaştı. Türküler böyle değişiyor, gelişiyor. Okuna okuna halkın yaşantısında, söyleyişinde başka bir şekle bürünüyor. Böyle yapmak gerektiğini düşünüyorum. Halkın içinde olmak gerekiyor. Taşlar böyle yerine oturacak. Derlemeler bunun için önemli" diyor.
Doğru politika izlenmeli Devletin kültür ve sanat alanına ilişkin, geliştirici bir politika izlemesi gerektiğini vurgulayan Erdal Erzincan, "Bizim derleme yapmak gibi bir sorumluluğumuzun olması gerekiyor; ama bu sorumluluk öncelikle devlete ait olmalı. Ülke bugün pek çok alanda sorun yaşıyorsa bunun bir sebebi de kültür politikalarındaki yanlışlar ve eksikliklerdir. Sanatçı ne kadar sorumluysa, devlette o kadar sorumlu" görüşünde. Mercan Erzincan, belli bir ödenek ayrılması halinde, Anadolu'ya gidilip derleme yapılabileceğini söylüyor. Bu olanakların bazı ülkelerde yapıldığını vurgulayan Erdal Erzincan bununla ilgili bir anısını anlatıyor: "22 yaşımdayken Ramazan Güngör'ün yanına gittim, şelpe tekniği öğrenmeye ve orada derleme yapmak için. Gittiğim zaman yanında İngiliz, Fransız, Japon birileri vardı. Ben utandım o an kendimden. 'Ben bu adamla aynı ülkede yaşıyorum. İstanbul-Fethiye arası 12 saatlik yolu göze alamıyorum' diye düşünüyordum ki, onların devletlerinin bu iş için ödenek ayırdığını öğrendim. Biz burda konser vermek için bile zor izin alıyoruz. Çok yanlış politikalar izleniyor. Aslında devletin sanatçıyı böyle bir şeye teşvik etmesi lazım."
Otantizm bozuluyor Son dönem yaşanan "türkü patlaması"na ise her ikisi de tepkili. Mercan Erzincan "Herkes türkü söylememeli. Bunların da için de iyi olanlar kendini belli ediyor zaten. Kaliteli olan kalıcı oluyor" diyor. Erdal Erzincan ise yaklaşımını yapılan çalışmalardan örnekler vererek açıklıyor. "Örneğin; semah söylerseniz onun kalıbına uymak zorundasınız. Ama bir bakıyorsunuz, semah, düğün salonlarında türkü barlarda oyun havası haline gelmiş. Otantizmi bozulmuş." Türkülerin tekrarlanmasına da karşı çıkan Erdal Erzincan, taklitle sanatı karıştırmamak gerektiğini vurguluyor. Erzincan, şöyle devam ediyor: "Eğer Neşet Ertaş'ı taklit etmek yerine, onu ve onun ekolündeki pek çok insanı algılayıp, burdan bir sıçrama yapabiliyorsanız başarılı olursunuz. Ama şunu kabul etmek gerekir ki, bu zor bir iş. Sürekli çalışmayı gerektiriyor. Gece kalkıp yatağınızdan, saz çalabilirsiniz. Birkaç saatlik ya da günlük bir çalışmayla olamaz. Bu işi büyük bir aşkla yapmak gerekiyor. Bunu yapan ve yapılanı dinleyen insanlar var. Bu yüzden umutsuz değilim. Ama daha geniş kitlelere ulaşmasını isterim elbette."
Derleme yapmak gerekli Derlemelerin önemi üzerinde duran Erdal ve Mercan Erzincan, zaman zaman derleme yapmak için Anadolu'ya gidiyorlar. Bu dönemin derleme yapmayı gerektirdiğini vurgulayan Erzincan'lar, köyde halk müziği alanında bozulma yaşanmadığını, bütün müzikleri dinleme olanağının olduğu kentlerde ise farklı müzik renklerinin, birbirine karıştırıldığını söylüyor. Mercan Erzincan, "Bir Diyarbakır türküsünü, Erzurum türküsünden ayırmak gerekir. Her şey için geçerli bu. Aynı şeyler dinlenecek, aynı şeyler giyilecek, aynı şeyler yenecek. Bu bir tek tipleşme. Herkes kendi kültürünü yaşamalı. Bence dünya böyle daha güzel. Bizim müzik anlayışımızda bu yönde" diyor. Derlemelerin gerekliliği üzerine söyleyeceklerinden birini de yaşadıklarıyla özetliyor Erdal Erzincan, "Mercan'ın kasetinde bir halay parçası vardı. Bu parçayı gittiğimiz bir köy düğününde söyledik. Daha sonra halay çeken köylüler de bunu söylemeye başladılar. Ancak onların söyleyişiyle türkü çok farklılaştı. Türküler böyle değişiyor, gelişiyor. Okuna okuna halkın yaşantısında, söyleyişinde başka bir şekle bürünüyor. Böyle yapmak gerektiğini düşünüyorum. Halkın içinde olmak gerekiyor. Taşlar böyle yerine oturacak. Derlemeler bunun için önemli" diyor.
Doğru politika izlenmeli Devletin kültür ve sanat alanına ilişkin, geliştirici bir politika izlemesi gerektiğini vurgulayan Erdal Erzincan, "Bizim derleme yapmak gibi bir sorumluluğumuzun olması gerekiyor; ama bu sorumluluk öncelikle devlete ait olmalı. Ülke bugün pek çok alanda sorun yaşıyorsa bunun bir sebebi de kültür politikalarındaki yanlışlar ve eksikliklerdir. Sanatçı ne kadar sorumluysa, devlette o kadar sorumlu" görüşünde. Mercan Erzincan, belli bir ödenek ayrılması halinde, Anadolu'ya gidilip derleme yapılabileceğini söylüyor. Bu olanakların bazı ülkelerde yapıldığını vurgulayan Erdal Erzincan bununla ilgili bir anısını anlatıyor: "22 yaşımdayken Ramazan Güngör'ün yanına gittim, şelpe tekniği öğrenmeye ve orada derleme yapmak için. Gittiğim zaman yanında İngiliz, Fransız, Japon birileri vardı. Ben utandım o an kendimden. 'Ben bu adamla aynı ülkede yaşıyorum. İstanbul-Fethiye arası 12 saatlik yolu göze alamıyorum' diye düşünüyordum ki, onların devletlerinin bu iş için ödenek ayırdığını öğrendim. Biz burda konser vermek için bile zor izin alıyoruz. Çok yanlış politikalar izleniyor. Aslında devletin sanatçıyı böyle bir şeye teşvik etmesi lazım."
Evrensel'i Takip Et