17 Mart 2002 22:00
Kürtçe şarkıya tahammül yok
GÜNÜN YAZILARI
Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması için başlayan ve son günlerde Kürtçe televizyon yayını ile hız kazanan tartışmalar sürerken Diyarbakır SES üyesi Cengiz Doğan, Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi Olağan Genel Kurulu'nda Kürtçe şarkı söylediği için görevinden uzaklaştırıldı.
Kürtçe yayın konusunda Korsika modelinin gündeme getirilmesinin ardından 29 Marttaki MGK toplantısı beklenmeye başlandı. Kürtçe televizyon için görüşlerini aktaran bazı bölge milletvekilleri önerilere sıcak baktıklarını açıkladılar. Konuyla ilgili gazetemize görüşlerini açıklayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Bingöl Milletvekili Mahfuz Güler, anadilin insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde kullanılmasının mümkün olduğunu söylerek, herkesin kendisini ifade etmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi. ANAP Şırnak Milletvekilli Salih Yıldırım ise, Meclis'e gittiğinden beri Kürtçe TV yayını dile getirdiğini belirtti. Ancak, tüm bu tartışmalar sürerken Diyarbakır SES üyesi Cengiz Doğan, Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi Olağan Genel Kurulu'nda Kürtçe şarkı söylediği gerekçesiyle hakkında soruşturma açıldı ve görevinden uzaklaştırıldı. Kürtçe şarkı söylemenin görevden uzaklaştırmaya neden olması, Diyarbakır'da "Kürtçe televizyon olursa Kürtçe şarkı söylenmeyecek mi?" sorusunu da beraberinde getirdi.
Anadil önemli AKP Bingöl Milletvekilli Mahfuz Güler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Türkçe bilmeyen çok sayıda kadının bulunduğunu belirtti. Türkçe yayın yapan medya yayın organlarının bölgedeki özellikle annelerin Türkçe'yi anlamayadıkları için izlemediğini ifade eden Güler, insanların doğuştan itibaren konuştuğu dilin engellenmesinin doğru olmadığını söyleyerek, Kürtçe TV yayınını olumlu karşıladı. ANAP Şırnak Milletvekilli Salih Yıldırım da, Korsika modelinden önce kendisinin milletvekili seçildiği zaman Kürtçe TV yayınını Meclis gündemine taşıdığını açıkladı. Meclis'in üçüncü ayından itibaren Kürtçe TV yayını Meclis'e taşıdığını söyleyen Yıldırım, Kürtçe TV yayın yapılması gerektiğini anlattı. Yıldırım, insanların çevreyle olan iletişimlerini konuştukları dille yaptıklarını belirterek, anadilin önemini vurguladı.
Görevden alındı Kürtçe yayın tartışılırken Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Cengiz Doğan, Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi Olağan Genel Kurulu'nda Kürtçe şarkı söylediği için görevinden uzaklaştırıldı. KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Müzik Grubu'nda yer alan ve Diyarbakır Devlet Hastanesi'nde röntgen teknisyeni olarak çalışan Doğan'a görevinden uzaklaştırıldığına dair karar tebliğ edildi. Konuyla ilgili Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Doğan'ın görevden uzaklaştırılmasının, yasalara, mevzuatlara ve hukuka aykırı olduğu belirtildi. Açıklamada, Doğan'ın görevine yeniden başlatılması istenerek, kamuoyu bu uygulama karşısında duyarlı olmaya çağırıldı. Diyarbakır Baro Yönetim Kurulu üyesi Tahir Elçi de, anadilde eğitim isteyen öğrenciler ve çocuklarına Kürtçe isimler veren aileler hakkında soruşturmalar başlatıldığını hatırlatarak, bu tür uygulamaların Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ifade etti. Elçi, herkesin kendi anadilleriyle ve kültürleriyle yaşayabilmesi gerektiğini dile getirerek, bu tür uygulamalardan vazgeçilmesini istedi.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Dilekçe verenin eğitim hakkına gasp Savaş Velioğlu Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi amacıyla üniversitelerde dilekçe veren öğrencilere, İstanbul Üniversitesi'nce açılan soruşturmalar sonucu 30 öğrenci artık Türkiye'de ve KKTC'de hiçbir üniversitede okuyamayacak bir şekilde ilişkilerinin kesildiği, gazetemizde daha önce de yer almıştı. Bu öğrencilerden biri olan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 3. Sınıf Öğrencisi iken üniversiteden atılan Özgün Açıkalın ile görüştük. Özgün Açıkalın, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi için başlatılan kampanyaya dilekçe vererek destekte bulunduğu için, "Yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettiği ve örgütün propagandasını yaptığı" iddiasıyla yükseköğretim kurumlarından atıldı. Açıkalın, Kürt olmadığını fakat Türkiye'de Kürtlerin kendi dilleriyle yaşamalarına izin verilmesi için kampanyayı desteklediğini ifade ediyor. Şimdiye kadar hemen hemen bütün üniversitelerde Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi amacıyla dilekçe veren öğrencilere soruşturma açıldı, bunlardan sadece İÜ'de öğrencilerin üniversiteyle tamamen ilişkileri kesildi. Öğrenciler verilen cezalar sonrasında hukuki yollara başvurmaya hazırlanıyorlar. İHD, CHD, ÇGD, Eğitim-Sen ve İstanbul Barosu'yla görüşen öğrenciler bu kurumların desteğini de aldılar. Açıkalın, iç hukuksal sürecin olumlu sonuçlanmaması halinde AHİM'e başvuracaklarını belirtti.
Artık okuyamayacaklar Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi için imzaladığı dilekçeden dolayı kendisinin "terör örgütü üyesi olduğu" kanısına varıldığını ve bunun için üniversiteden ilişkisinin kesildiğini dile getiren Açıkalın; "Bu karar sonrasında Türkiye'de ve KKTC'de YÖK'e bağlı hiçbir üniversitede okuyamayacağız. Bizler en doğal hakkımız olan dilekçe verme hakkımızı kullandık, böyle bir cevapla karşılaştık" diyor. Okuldan atılan öğrencilerle birlikte yargıya başvurmaya hazırlandıklarını kaydeden Açıkalın, konuyla ilgili olarak İstanbul Barosu'yla görüştüklerini de dile getiriyor. Kendisinin Kürt olmadığına dikkat çeken Açıkalın, Lazların kendi dilleri için böyle bir kampanya başlatmaları halinde onlara da destek vereceğini belirtiyor. Dillerin yasaklanmasına karşı olduğunu söyleyen Açıkalın; "Bu ülkede Kürtlerin yaşadığını biliyorum, bu insanların bir bölümünün Türkçe'yi hiç konuşamadığını biliyorum. Ben geçen yaz Van'a gittim, orada adres bile soramadım. Yaşadığım ülkede kendimi turist gibi hissettim. Oysa ben okuldan atılmasaydım gazeteci olacaktım" diyor. Gazeteci olduğu taktirde Kürtlerle ilgili olarak haber yapmak istediği zaman Kürtçe bilmek zorunda olduğunun altını çizen Açıkalın, üniversitelerinde böyle bir kampanya başlatılınca doğal olarak destek verdiğini dile getiriyor. Talebin haklı olduğuna inandığı için imza attığını kaydeden Açıkalın, "Ben bile alanımdan dolayı sorun yaşıyorsam, gerçekten Kürt olanlar onlarca sorun yaşıyorlardır" diyor.
Kültürler kabul edilmeli Kendisini insan olarak kültürleri korumakla yükümlü hissettiğini belirten Açıkalın, Kürt diye bir gerçeklik olduğunun kabul edilmek zorunda olduğuna dikkat çekiyor. Kürtlerin de kendi kültürleriyle yaşama hakkına sahip olduklarını vurgulayan Açıkalın, "Böyle düşündüğüm için başlatılan kampanyaya destek verdim, desteklemeye de devam edeceğim" diyor. Gazeteci olması koşulunda Kürtlerin yoğunluklu olarak yaşadığı illerde haber yapmasının imkânı olmadığını dile getiren Açıkalın, bunun gerekçesinin Kürtçe bilmemesi olduğunu söylüyor. Güneydoğu'da yaşayan insanların büyük bir bölümünün Türkçe'yi bilmediklerine dikkat çeken Açıkalın, "Bu durumda da bizim onları anlamamızın imkânı yok. Kürtlerin ülkeyi bölmek istedikleri gibi düşünceler olduğunu biliyorum. Bence insanların kültürleriyle yaşamasına izin vermeyenler ülkeyi bölmek istiyorlar" diyor. Anadilde eğitim ile ilgili olarak gazetelerde çıkan haberlerin gazetecilik etiği açısından kabul edilemez bir tarzda olduğunun altını çizen Açıkalın, tamamen gerçeklikten yoksun, duygulara hitap edilen haberlerin yapıldığına da dikkat çekiyor. Annesinin bile bu haberlere inandığını kaydeden Açıkalın, "Ben kendisine anlatıyorum yaşananları. Ama o bana değil gazetelerde Enim Çölaşan'ın yorumlarına inanmak zorunda kalıyor" diyor. Birçok gazetede bu kampanyanın PKK tarafından başlatıldığının belirtildiğine dikkat çeken Açıkalın, bu düşünceye inanmadığının altını çiziyor. Açıkalın, "İmza kampanyasına destek veren herkesin PKK'li olduğu söylenemez" diyor.
Anadil önemli AKP Bingöl Milletvekilli Mahfuz Güler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Türkçe bilmeyen çok sayıda kadının bulunduğunu belirtti. Türkçe yayın yapan medya yayın organlarının bölgedeki özellikle annelerin Türkçe'yi anlamayadıkları için izlemediğini ifade eden Güler, insanların doğuştan itibaren konuştuğu dilin engellenmesinin doğru olmadığını söyleyerek, Kürtçe TV yayınını olumlu karşıladı. ANAP Şırnak Milletvekilli Salih Yıldırım da, Korsika modelinden önce kendisinin milletvekili seçildiği zaman Kürtçe TV yayınını Meclis gündemine taşıdığını açıkladı. Meclis'in üçüncü ayından itibaren Kürtçe TV yayını Meclis'e taşıdığını söyleyen Yıldırım, Kürtçe TV yayın yapılması gerektiğini anlattı. Yıldırım, insanların çevreyle olan iletişimlerini konuştukları dille yaptıklarını belirterek, anadilin önemini vurguladı.
Görevden alındı Kürtçe yayın tartışılırken Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Cengiz Doğan, Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi Olağan Genel Kurulu'nda Kürtçe şarkı söylediği için görevinden uzaklaştırıldı. KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Müzik Grubu'nda yer alan ve Diyarbakır Devlet Hastanesi'nde röntgen teknisyeni olarak çalışan Doğan'a görevinden uzaklaştırıldığına dair karar tebliğ edildi. Konuyla ilgili Eğitim-Sen Diyarbakır Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Doğan'ın görevden uzaklaştırılmasının, yasalara, mevzuatlara ve hukuka aykırı olduğu belirtildi. Açıklamada, Doğan'ın görevine yeniden başlatılması istenerek, kamuoyu bu uygulama karşısında duyarlı olmaya çağırıldı. Diyarbakır Baro Yönetim Kurulu üyesi Tahir Elçi de, anadilde eğitim isteyen öğrenciler ve çocuklarına Kürtçe isimler veren aileler hakkında soruşturmalar başlatıldığını hatırlatarak, bu tür uygulamaların Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ifade etti. Elçi, herkesin kendi anadilleriyle ve kültürleriyle yaşayabilmesi gerektiğini dile getirerek, bu tür uygulamalardan vazgeçilmesini istedi.
src=/resim/b1.gif width=5>



Dilekçe verenin eğitim hakkına gasp Savaş Velioğlu Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi amacıyla üniversitelerde dilekçe veren öğrencilere, İstanbul Üniversitesi'nce açılan soruşturmalar sonucu 30 öğrenci artık Türkiye'de ve KKTC'de hiçbir üniversitede okuyamayacak bir şekilde ilişkilerinin kesildiği, gazetemizde daha önce de yer almıştı. Bu öğrencilerden biri olan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 3. Sınıf Öğrencisi iken üniversiteden atılan Özgün Açıkalın ile görüştük. Özgün Açıkalın, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi için başlatılan kampanyaya dilekçe vererek destekte bulunduğu için, "Yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettiği ve örgütün propagandasını yaptığı" iddiasıyla yükseköğretim kurumlarından atıldı. Açıkalın, Kürt olmadığını fakat Türkiye'de Kürtlerin kendi dilleriyle yaşamalarına izin verilmesi için kampanyayı desteklediğini ifade ediyor. Şimdiye kadar hemen hemen bütün üniversitelerde Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi amacıyla dilekçe veren öğrencilere soruşturma açıldı, bunlardan sadece İÜ'de öğrencilerin üniversiteyle tamamen ilişkileri kesildi. Öğrenciler verilen cezalar sonrasında hukuki yollara başvurmaya hazırlanıyorlar. İHD, CHD, ÇGD, Eğitim-Sen ve İstanbul Barosu'yla görüşen öğrenciler bu kurumların desteğini de aldılar. Açıkalın, iç hukuksal sürecin olumlu sonuçlanmaması halinde AHİM'e başvuracaklarını belirtti.
Artık okuyamayacaklar Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilmesi için imzaladığı dilekçeden dolayı kendisinin "terör örgütü üyesi olduğu" kanısına varıldığını ve bunun için üniversiteden ilişkisinin kesildiğini dile getiren Açıkalın; "Bu karar sonrasında Türkiye'de ve KKTC'de YÖK'e bağlı hiçbir üniversitede okuyamayacağız. Bizler en doğal hakkımız olan dilekçe verme hakkımızı kullandık, böyle bir cevapla karşılaştık" diyor. Okuldan atılan öğrencilerle birlikte yargıya başvurmaya hazırlandıklarını kaydeden Açıkalın, konuyla ilgili olarak İstanbul Barosu'yla görüştüklerini de dile getiriyor. Kendisinin Kürt olmadığına dikkat çeken Açıkalın, Lazların kendi dilleri için böyle bir kampanya başlatmaları halinde onlara da destek vereceğini belirtiyor. Dillerin yasaklanmasına karşı olduğunu söyleyen Açıkalın; "Bu ülkede Kürtlerin yaşadığını biliyorum, bu insanların bir bölümünün Türkçe'yi hiç konuşamadığını biliyorum. Ben geçen yaz Van'a gittim, orada adres bile soramadım. Yaşadığım ülkede kendimi turist gibi hissettim. Oysa ben okuldan atılmasaydım gazeteci olacaktım" diyor. Gazeteci olduğu taktirde Kürtlerle ilgili olarak haber yapmak istediği zaman Kürtçe bilmek zorunda olduğunun altını çizen Açıkalın, üniversitelerinde böyle bir kampanya başlatılınca doğal olarak destek verdiğini dile getiriyor. Talebin haklı olduğuna inandığı için imza attığını kaydeden Açıkalın, "Ben bile alanımdan dolayı sorun yaşıyorsam, gerçekten Kürt olanlar onlarca sorun yaşıyorlardır" diyor.
Kültürler kabul edilmeli Kendisini insan olarak kültürleri korumakla yükümlü hissettiğini belirten Açıkalın, Kürt diye bir gerçeklik olduğunun kabul edilmek zorunda olduğuna dikkat çekiyor. Kürtlerin de kendi kültürleriyle yaşama hakkına sahip olduklarını vurgulayan Açıkalın, "Böyle düşündüğüm için başlatılan kampanyaya destek verdim, desteklemeye de devam edeceğim" diyor. Gazeteci olması koşulunda Kürtlerin yoğunluklu olarak yaşadığı illerde haber yapmasının imkânı olmadığını dile getiren Açıkalın, bunun gerekçesinin Kürtçe bilmemesi olduğunu söylüyor. Güneydoğu'da yaşayan insanların büyük bir bölümünün Türkçe'yi bilmediklerine dikkat çeken Açıkalın, "Bu durumda da bizim onları anlamamızın imkânı yok. Kürtlerin ülkeyi bölmek istedikleri gibi düşünceler olduğunu biliyorum. Bence insanların kültürleriyle yaşamasına izin vermeyenler ülkeyi bölmek istiyorlar" diyor. Anadilde eğitim ile ilgili olarak gazetelerde çıkan haberlerin gazetecilik etiği açısından kabul edilemez bir tarzda olduğunun altını çizen Açıkalın, tamamen gerçeklikten yoksun, duygulara hitap edilen haberlerin yapıldığına da dikkat çekiyor. Annesinin bile bu haberlere inandığını kaydeden Açıkalın, "Ben kendisine anlatıyorum yaşananları. Ama o bana değil gazetelerde Enim Çölaşan'ın yorumlarına inanmak zorunda kalıyor" diyor. Birçok gazetede bu kampanyanın PKK tarafından başlatıldığının belirtildiğine dikkat çeken Açıkalın, bu düşünceye inanmadığının altını çiziyor. Açıkalın, "İmza kampanyasına destek veren herkesin PKK'li olduğu söylenemez" diyor.
Evrensel'i Takip Et