27 Mayıs 1999 21:00
Memduh Şevket Esendal Öykücülüğü
Memduh Şevket Esendal Öykücülüğü
Barış Acar
Ankara'da davem eden 'Öykü Günleri'nin önceki günkü konusu "Memduh Şevket Esendal Öykücülüğü" idi. Panele Sevgi Özel'in yönetmenliğinde, Feridun Andaç, Mehmet Güler, Aysu Erden, Necati Mert ve Selma Fındıklı katıldılar.
İlk olarak konuşan Feridun Andaç, öykücülüğümüzde çağdaşlaşmanın Ömer Seyfettin ve 'Genç Kalemler' dergisiyle başladığını, böylece halka doğru edebiyat döneminin başmadığını söyledi.
Memduh Şevket'in ise 1906-08'lerde hikaye yazmaya başladığını ve Maupassant öykücülüğünün ötesine geçerek Çehov benzeri ilk öyküleri yazdığını belirtti. Memduh Şevket'in genç yaşta İttihat ve Terakki ile karşılaştığını, bu dönemden sonra da siyasal çizgisinin onun öykücülüğünü belirlediğinin altını çizdi. 1906-22 yılları arasının öyküsünün kuruluş dönemi olarak değerlendiren Andaç, 1926-46 arası bir durgunluk döneminden sonra 46 yılından ölümüne kadar geçen sürenin yazarın en verimli dönemi olduğunu belirtti. 16 kadar takma isimle yazan Memduh Şevket'in iki tip sanatçı tanımlamasını aktaran Andaç, toplumun önünde gidip ona yol açan sanatçıyla toplumun arkasından gelerek ona ayna tutan sanatçı tanımlamalarını açıkladı.
Mehmet Güler ise Edebiyat tarihimizde ve özellikle öykücülüğümüzde Servet-i Fünun dönemiyle birlikte ayaklarımızın yere basmaya başladığını, sonradan bu sürecin Sait Faik'lere yol açtığının üzerinde durarak Memduh Şevket'i Ömer Seyfettin ve Sait Faik arasında önemli bir nokta olarak değerlenderdi. Memduh Şevket'in siyasi yönüne dikkat çeken Güler, I.Dünya Savaşi sonrası sendikal nitelikteki ilk örgütlenmenin onun tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
'Feminist' isimli öyküsünün incelemesini izliyicilere sunan Aysu Erden; tesadüfen bu kelimeyi duyan ve anlamını öğrenmeye çalışan Salim Bey'in, önüne gelen herkese kelimenin anlamını sorması ve her seferinde uyduruk, anlamsız cevaplar almasını, sonundaysa her önüne gelene bunu sorduğu için adının 'Feminist Salim'e çıkmasını, kadın örgütleri tarafırdan anlamını bile bilmediği bu konu üzerine konuşmacı olarak toplantılara çağrılmasını dilbilim yönünden örneklerle anlattı.
Necati Mert konuşmasında, edebiyatımızda özellikle Ahmet Hamdi Tanpınar ve Memduh Şevket'in yerlilik özelliğiyle öne çıktıklarını, Memduh Şevket'in hikayelerinin içeriğinin dayanaklarını halkın arasında bulduğunu belirtti. 'İhtiyar Çilingir' ve 'Gödeli Mehmet' hikayelerini ele alan Mert, Şevket'in esnaflığa bakışını ve kapitalst düzen karşısında zorla ayakta kalan küçük esnaflığı savunduğunu sözlerine ekledi.
Selma Fındıklı ise siyasal çalkantılar yüzünden öğrenim görememiş bir insanın Farsça, Rusça ve Fransızca'yı kendi kendine öğrenerek edebiyata bunca katkı yapmasının saygı duyulması gereken bir özellik olduğunu vurguladı ve Memduh Şevket'in öykülerinde kadını yakından tanıdığını/ işlediğini söyledi.
M.Ş.E. Kimdir?
1883-1952 yılları arasında yaşamış olan Memduh Şevket çiftçi bir ailenin çocuğudur. Döneminde İttihat ve Terakki de yer almış, I. Dünya Savaşına katılmış ve Azerbeycan, İran, Afganistan ve Rusya'da elçilik, İstanbul'da Kabataş ve Galatasaray liselerinde öğretmenlik, milletvekilliği ve bir süre de CHP genel sekreterliği yapmıştır.
Romanlar da yazmış olmasına karşın edebiyatımıza asıl katkısı hikayeleriyle olmuştur. M.Ş.E. kısaltması da hikayelerinde bir çok kez ve farklı farklı kullandığı isimlerden biridir. Hikayeleri toplum ve siyasetle ilgili görüşleriyle yakından ilişkilidir. Kahramanları; Tophane ambarı katibi Arif, postacı Tevfik Efendi, saatçi Rıfat Efendi, deri fabrikası işçisi Hasan, ırgat Halil İbrahim..gibi halktan kişilerdir. Ele aldığı insanları gülmece öğesini incelikle ele alarak, iyisiyle kötüsüyle büyük bir insan sevgisi ve hoşgörüyle anlatır. Memduh Şevket'in hikayelerinde en acı olylar bile karamsarlıkla değil belli bir umut duygusuyla ele alınır.
Köylünün, şehirlinin, bütün bir toplumun sorunlarını anlatır. Çoğu ölümünden sonra yayınlanan hikaye kitapları: Hikayeler I ve II (1946), Sahan Külbastısı (1983), Veysel Çavuş (1984), Bir Kucak Çiçek (1984), İhtiyar Çilingir (1984), Hava Parası (1984), Bizim Nesibe (1985), Kelepir (1986)'dir.
Barış Acar
Ankara'da davem eden 'Öykü Günleri'nin önceki günkü konusu "Memduh Şevket Esendal Öykücülüğü" idi. Panele Sevgi Özel'in yönetmenliğinde, Feridun Andaç, Mehmet Güler, Aysu Erden, Necati Mert ve Selma Fındıklı katıldılar.
İlk olarak konuşan Feridun Andaç, öykücülüğümüzde çağdaşlaşmanın Ömer Seyfettin ve 'Genç Kalemler' dergisiyle başladığını, böylece halka doğru edebiyat döneminin başmadığını söyledi.
Memduh Şevket'in ise 1906-08'lerde hikaye yazmaya başladığını ve Maupassant öykücülüğünün ötesine geçerek Çehov benzeri ilk öyküleri yazdığını belirtti. Memduh Şevket'in genç yaşta İttihat ve Terakki ile karşılaştığını, bu dönemden sonra da siyasal çizgisinin onun öykücülüğünü belirlediğinin altını çizdi. 1906-22 yılları arasının öyküsünün kuruluş dönemi olarak değerlendiren Andaç, 1926-46 arası bir durgunluk döneminden sonra 46 yılından ölümüne kadar geçen sürenin yazarın en verimli dönemi olduğunu belirtti. 16 kadar takma isimle yazan Memduh Şevket'in iki tip sanatçı tanımlamasını aktaran Andaç, toplumun önünde gidip ona yol açan sanatçıyla toplumun arkasından gelerek ona ayna tutan sanatçı tanımlamalarını açıkladı.
Mehmet Güler ise Edebiyat tarihimizde ve özellikle öykücülüğümüzde Servet-i Fünun dönemiyle birlikte ayaklarımızın yere basmaya başladığını, sonradan bu sürecin Sait Faik'lere yol açtığının üzerinde durarak Memduh Şevket'i Ömer Seyfettin ve Sait Faik arasında önemli bir nokta olarak değerlenderdi. Memduh Şevket'in siyasi yönüne dikkat çeken Güler, I.Dünya Savaşi sonrası sendikal nitelikteki ilk örgütlenmenin onun tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
'Feminist' isimli öyküsünün incelemesini izliyicilere sunan Aysu Erden; tesadüfen bu kelimeyi duyan ve anlamını öğrenmeye çalışan Salim Bey'in, önüne gelen herkese kelimenin anlamını sorması ve her seferinde uyduruk, anlamsız cevaplar almasını, sonundaysa her önüne gelene bunu sorduğu için adının 'Feminist Salim'e çıkmasını, kadın örgütleri tarafırdan anlamını bile bilmediği bu konu üzerine konuşmacı olarak toplantılara çağrılmasını dilbilim yönünden örneklerle anlattı.
Necati Mert konuşmasında, edebiyatımızda özellikle Ahmet Hamdi Tanpınar ve Memduh Şevket'in yerlilik özelliğiyle öne çıktıklarını, Memduh Şevket'in hikayelerinin içeriğinin dayanaklarını halkın arasında bulduğunu belirtti. 'İhtiyar Çilingir' ve 'Gödeli Mehmet' hikayelerini ele alan Mert, Şevket'in esnaflığa bakışını ve kapitalst düzen karşısında zorla ayakta kalan küçük esnaflığı savunduğunu sözlerine ekledi.
Selma Fındıklı ise siyasal çalkantılar yüzünden öğrenim görememiş bir insanın Farsça, Rusça ve Fransızca'yı kendi kendine öğrenerek edebiyata bunca katkı yapmasının saygı duyulması gereken bir özellik olduğunu vurguladı ve Memduh Şevket'in öykülerinde kadını yakından tanıdığını/ işlediğini söyledi.
M.Ş.E. Kimdir?
1883-1952 yılları arasında yaşamış olan Memduh Şevket çiftçi bir ailenin çocuğudur. Döneminde İttihat ve Terakki de yer almış, I. Dünya Savaşına katılmış ve Azerbeycan, İran, Afganistan ve Rusya'da elçilik, İstanbul'da Kabataş ve Galatasaray liselerinde öğretmenlik, milletvekilliği ve bir süre de CHP genel sekreterliği yapmıştır.
Romanlar da yazmış olmasına karşın edebiyatımıza asıl katkısı hikayeleriyle olmuştur. M.Ş.E. kısaltması da hikayelerinde bir çok kez ve farklı farklı kullandığı isimlerden biridir. Hikayeleri toplum ve siyasetle ilgili görüşleriyle yakından ilişkilidir. Kahramanları; Tophane ambarı katibi Arif, postacı Tevfik Efendi, saatçi Rıfat Efendi, deri fabrikası işçisi Hasan, ırgat Halil İbrahim..gibi halktan kişilerdir. Ele aldığı insanları gülmece öğesini incelikle ele alarak, iyisiyle kötüsüyle büyük bir insan sevgisi ve hoşgörüyle anlatır. Memduh Şevket'in hikayelerinde en acı olylar bile karamsarlıkla değil belli bir umut duygusuyla ele alınır.
Köylünün, şehirlinin, bütün bir toplumun sorunlarını anlatır. Çoğu ölümünden sonra yayınlanan hikaye kitapları: Hikayeler I ve II (1946), Sahan Külbastısı (1983), Veysel Çavuş (1984), Bir Kucak Çiçek (1984), İhtiyar Çilingir (1984), Hava Parası (1984), Bizim Nesibe (1985), Kelepir (1986)'dir.
Evrensel'i Takip Et