22 Mart 2015 04:29

Kürt daha ne desin!

Newroz hiçbir zaman sadece ‘bayram’ olmadı. Her Newroz’un, bir sözü vardı. 1992; Cizre Newroz’u ‘Zulüm varsa direniş de var’ dedi. 2013’te Öcalan’ın ‘çözüm süreci’ni başlattığı Diyarbakır Newroz’u ‘savaşa hazırız ama özgür, eşit bir barışa da varız’ diyordu.

Paylaş

Erdal İMREK

Adını anmanın, ‘Newroz’ demenin yasak olduğu günlerden, öle öle, öldükçe dirile dirile, çoğala çoğala; milyonların doldurduğu alanlarda kutlanan Newroz’lara çıktı Kürtlerin yolu. Bu yol meşakkatliydi. Hafızalara kazınan, devletin Kürde zulmünün ‘ibretlik’ görüntüleriyle olduğu kadar, ‘çok şey değil; Türk’ün Türk olmaktan ve insanın insan olmasından kaynaklı her ne hakkı varsa odur istediğim’ diyen Kürdün artık boyun eğmeyeceğinin ilanı da olan 1992 Cizre Newrozu’ndan gelindi Newroz meydanlarının özgürleştiği günlere. Efsaneye göre Demirci Kawa’nın, 2600 yıl önce 20 Mart’ı 21 Mart’a bağladığı gece Dehak’ın zulmüne son verip, yaktığı ‘yeniden diriliş’ ateşi bu topraklarda devletin Kürdün kanını akıtarak söndürme çabasına rağmen yandı da yandı.

AKP’YLE ANLAŞMA YOK, HALKLARA UZATILAN EL VAR

Ateşten gömlek oldu kimi zaman Newroz, bir halkın büyüyen özgürlük umudu kimi zaman. Newroz hiçbir zaman sadece ‘bayram’ olmadı Kürtler için. Her Newroz’un, bir sözü vardı. Tarihe not düşen, 1992; Cizre Newroz’u ‘Zulüm varsa direniş de var’ dedi. 2013’te Öcalan’ın ‘çözüm süreci’ni başlatan mesajının okunduğu Diyarbakır Newroz’u ‘savaşa hazırız ama barışa da varız ve fakat özgür, eşit bir barışa’ diyordu. IŞİD karanlığına karşı sadece kendi toprağı için değil, tüm insanlık için direnen ve kazanan Kobanê’nin sınırında kutlanan 2015 Newroz’unun da bir sözü vardı; Yine devleteydi bu söz ama en çok da ülkenin batısına, Türkiye’nin tüm halklarınaydı sözü. Yanı başında Newroz’u kutladığı Kobanê’nin ‘düşmesi’ için ne gerektiyse yapmış olan, ‘Ne Kürt sorunu ya, neyiniz eksik’ diyen Cumhurbaşkanı’na ve şürekasına haddini bildiriyordu bir yandan Suruç Newroz’u, öte yandan, bunca netken AKP’ye ve onun başına öfkesi tepkisi Kürdün, hâlâ kaygısı olan, ‘Ama Kürtler AKP’yle anlaştı’ diyen Türkiye halklarına da sözü vardı. Türkiye’nin sınırında, kutlanan Newroz, seçimlere az bir zaman kala, halkların AKP karanlığına karşı yeni bir umudu büyüttüğü koşullarda kutlandı. Biliniyor; Kürt’ün savaşsa da ‘barış’sa da memnun edemediği, seçime bağımsız da girse, parti olarak da girse memnun edemediği, ne yaparsa yapsın, ‘ulusalcı sol’undan, sağına, ‘AKP’yle anlaştılar’ diyeni de var. HDP’nin büyümesinden, barajı yerle bir etmesinden en büyük zararı görecek olan Cumhurbaşkanı’nın, onun tayin ettiği başbakanın ve partisinin her düzeyde zevatının saldırıları da var. Var da var.

O İŞ ÖYLE DEĞİL

Meselenin böyle olmadığını, Kürtlerin, silahların susması, barışın hakim olması için müzakere ettiği devletle, hükümetle çetin bir mücadele içinde olduğunu ortaya koyan sayısız açıklama, tutum, hepsi bir yana hayatın kendisi orta yerde duruyor zaten. O bir yana Suruç’un Kobanê sınırındaki Newroz’da bir kez daha ilan edildi; ‘Yok kardeşim öyle bir şey! AKP bizim müttefikimiz değil, sizin, bizim, hepimizin geleceğinin düşmanı’ dendi. Sahnede konuşan siyasetçinin de alanda slogan atan, halaya duran halkın da hedefinde Erdoğan vardı, Türkiye halklarıyla kucaklaşma, birlikte güzel bir geleceğe yürüme talebi, umudu vardı, Newroz kutlaması sırasında Hayat Televizyonu’ndan Hasan Akbaş ve Fırat Topal’ın mikrofonuna konuşan Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Ahmet Türk örneğin; “Erdoğan’ın ruhunda Kürtlere karşı öfke var. Erdoğan’ın yaklaşımıyla sorun çözülmez” diyordu. DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, “Erdoğan’ın sözlerinin hükmü yoktur. O Kobanê’de Kürtlerin katledilmesini destekledi. Nefreti, öfkesi, kini vicdanını öldürmüş” diyordu. HDP Milletvekili Sebahat Tuncel, “Özgürlük yoksa barış da yok” derken, Ertuğrul Kürkçü, “Cumhurbaşkanın kışkırtmasına rağmen Türkiye halklarıyla birlikte çözeceğiz sorunlarımızı” diyordu. Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, “Erdoğan’ın zihniyeti tekçi, yasakçı, inkarcı ve imhacı bir zihniyettir” diye noktalıyordu.

KÜRTLER DOSTU DA DÜŞMANI DA BİLİYOR

Sonra alandaki insanlar, Kürtler… Erdoğan’a ve onun partisine öfkeleri yüzlerinden okunuyor, sözleriyle ortaya seriliyordu. Biri, “Burada ‘Kobanê düşecek’ diyenlere karşı kazanılan zaferi kutluyoruz. Cumhurbaşkanı Türk ve Kürt halkıyla dalga geçiyor. Kürt sorunu yoksa niye İmralı’ya gidip geliyor heyetler” dedikten sonra, burada yazarsak muhakkak Erdoğan’ın açacağı davalarla uğraşacağımız sözler sarf ediyordu. Bir diğeri “Kobanê’yi Tayyip Erdoğan alamadı, biz aldık. Onun maskesini Kobanê düşürdü” derken, diğeri, “Neyimiz mi eksik; Evlerde gençlerimiz eksik. Ana dilinde eğitim eksik. Gelsin bize sorsun biz ona sayacağız eksikleri” diyordu.

AKP’DEN BİR ŞEY BEKLEYEN Mİ VAR!

Newroz alanında durum buydu. Suruç’un Kobanê sınırında kutlanan Newroz’da başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’ye, onun temsil ettiği zihniyete öfkenin çığ gibi büyüdüğü saatlerde Meclis’te konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise “HDP var oldukça, HDP’liler nefes aldıkça seni başkan yaptırmayacağız’ diyordu. Yine Demirtaş, Urfa’da on binlerce kişiye seslenirken, “Biz sizin gibi hocamızı satarak buralara gelmedik. Bunlar düşmemek için ülkeyi ateşe atma riskini bile göze alırlar. Sarayın temelleri çürüdükçe bunlar her yolu deneyecek. Türk, Kürt biz barışacağız. Alevi Sünni devleti beklemeyeceğiz onlardan önce biz kucaklaşacağız. AKP’nin bize sunacağı hiçbir barış yok” diye haykırıyordu.
Daha ne desin Kürt, daha ne yapsın? Her vesileyle ülkenin Kürt olmayan tarafına elini uzatan, ‘Tut elimi de birlikte bir özgürlük ülkesi inşa edelim’ diyen Kürt bu Newroz’da bir kez daha haykırıyor, “Tut elimi de birlikte duralım şu halaya, bak ne güzel yanıyor Newroz ateşi.”

ÖNCEKİ HABER

Orda bir köy var uzakta

SONRAKİ HABER

Hepimiz birbirimiz için tehdidiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...