Neo postmodernizmin kalesi Bitlis mahkemesi!
Beyinlerin tek eksiği sarımsaklı limonlu kekikli güzel bir sos! O sosu bir an önce bulamazsak yabana gidecek caaanım beyinler… Evet güncel tehlike bu artık!
Barış AVŞAR
* Rosa Luxemburg ve Clara Zetkin’in bölücü terör örgütü üyesi olduğunu öğrendiğimiz şu neo postmodernist günlerde Bitlis Sulh Ceza Mahkemesi’nin işaret ettiği büyük tehlikenin farkında mısınız: Beyinlerin tek eksiği sarımsaklı limonlu kekikli güzel bir sos! O sosu bir an önce bulamazsak yabana gidecek caaanım beyinler… Evet güncel tehlike bu artık!
* İç Güvenlik Paketi’nin 63 maddesinin geri çekilmesi ile sevinmeye kalkarken bunun kolluk güçleri ile ilgili geçirilen maddeleri bir an önce Cumhurbaşkanlığı onayına gönderip TBMM kapanmadan yasalaştırılması hamlesi olduğunu anlayınca mıh gibi çakılı kalan muhalifin çözülme süreci de olacak mı?
* Torba yasalar silsilesinin ardından patlak torba yasası gördük böylece… Patlattığın yerden dökülsün gereksiz maddeler, lazımlı olanlar dökülmeden yetiştir ama onaya dönemi! Hür demokratik parlamenter sistemin bitmez tükenmez cilvelerinde yeni dönem… Since of 1946… Doyamadık cilveleşmelere…
* Ama bak patlak yeri elinle iyi tut, üstün başın batmasın!
* İki Tutam Saç-Dersim’in Kayıp Kızları isimli Dersim katliamını anlatan belgesel film İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gösterilememiş. Önce “yerimiz yok” diyen fakülte yönetimi daha sonra, “Yerimiz var ama bu filmin içeriğini sindirebilecek kadar değil, en fazla üç köfte daha yer kalkarız biz” demiş… İletişim fakültesi bak burası… Hükümetin 10 senedir, “Dersim katliamı da Dersim katliamı…” diye diline pelesenk ettiği katliam bak bu… İletişim iletişim de gidin uzakta iletişin yani!
* Suriye’nin uluslararası mahkemelerde şanlı Süleyman Şah taarruzunu burnumuzdan getirebileceğini görmüş olacak ki –nihayet- hükümetten, “Suriye isterse geri taşınırız canım…” açıklaması gelmiş. Arkadaş evde sehpayı “Az sağa kaydırsak mı, yok yok sola mı alsak” diye tartışılan memleketin ecdadını oradan oraya taşıyıp duracak iyi mi! Ama işte bunlar hep lobilerin hobileri tabii ki… Biliniyor yani bunlar hep… Bu mesela “Eyyy ecdada rahat vermez lobisi” olsa gerek yanieaöö…
* Büyük müjde geldi Cuma günü… Rusya eser miktar domatesi Türkiye’ye geri yollamış. Gerekçe komik tabii, hastaymış domateslerimiz! “Hastalık” dedikleri de içinde böyle küçük minik gözle görülmez böcekçikler varmış ki daha evvel Çernobilli çaylardan başlayarak nice pirinçleri, biberleri, etleri yemiş yutmuş bir iç piyasamız var bizim… Sürün gitsin milletin gözüne fer gelsin! Hem protein hem vitamin ikisi bir arada… Rus’a zarar bize yarar… Böcekçiklerin şirinlikleri ayrı… Bazılarını yemeyip bir böcek sirki kurarak bebeleri de eğlendirebilirsiniz… Rus da derdine yansın!
* İzleme Heyeti külliyen ne durumda şimdi?
* 8 Mart’la birlikte hız kazanan bir kadın katliamına tanık olmaya devam ediyoruz. Otogarda, işyerinde, evde, sokakta, tarlada, yol kenarında, bahçede, terasta kadınlarımızın cansız bedenleri yere düşüyor birbiri ardınca… Öldürülmekten kurtulabilenler dayakla ve tecavüzle yüz yüze ve suçlulara abuk sabuk ceza indirimleri geliyor ardı ardına. Bu deliliği nasıl durduracağız ey erkekler?
* Katırlara da biber gazı sıkıldı nihayet! Adres de tanıdık: Uludere! Katırların evcilleştirildiklerine lanet ettikleri yer olacak bu gidişle Uludere… İnsanlarla birlikte bombalandıkları yetmedi üstüne bir de ‘müdahale’…
* Şafak Sezer namlı pehlivan Beşiktaş’ı yenen Belçika’nın Club Brugge takımına galiz küfür yazmış Twitter’da. ‘Tepkiler’ üzerine de silmiş sonra!
* Kadınlarımıza, ecdadımıza, demokrasimize, katırlarımıza, domateslerimize ve hepimize ah ile vah ile geçen bir haftanın ardından yeni haftanızın daha az ‘şenlikli’ olması dileğiyle…
‘Boş tencere’ iktidarın neresinde?
Tehlike nedir?
Yeni anayasa tartışmaları, AKP’ye can suyu olur mu?
Erdoğan'ın Irak ziyaretinin 3 sebebi ve değişim rüzgarı!
Özgürlükçü Anayasa
1 Mayıs ve sonrası
Galatasaray kaparak, Fenerbahçe kaptırmayarak…
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
