22 Mart 2015 03:46

Kendinden uzaklaşan Hamlet makinesi

Ayşe Emel Mesci’nin Devlet Tiyatrolarında sahnelediği 'Hamlet Makinesi' yorumu, Heiner Müller’in karamsar oyununu, yeni umutlar taşıyan bir boyutla karşımıza çıkarıyor.

Paylaş

Serhan ERBEK

Ayşe Emel Mesci’nin Devlet Tiyatrolarında sahnelediği “Hamlet Makinesi” yorumu, Heiner Müller’in karamsar oyununu, yeni umutlar taşıyan bir boyutla karşımıza çıkarıyor. Müller’in oyunu bize, iflas etmiş, makineleşmiş ve umudunu yitirmiş bir dünya çizer. Yaşadığımız dünya ile hesaplaşmamızı ister. Eski devrimlerin ütopyasına, aydınlanmanın akılcılığına, Marksist komünizmin iyimserliğine karşı durur. Metinde kurduğu bu çok sesli söylem, bize bireyin yok oluşunun tehlikesini anlatır. Müller’in oyunu post dramatik bir metindir. Olay dizgisi ve karakter gelişimi yoktur. Metinler arasılık ve bölünmüş bir yapı vardır. Müller’in metni beş bölümden oluşur. Her bölümde farklı bir hikaye vardır. Her bölüm tarihsel olarak bir mit haline gelmiş karakterlerin yıkımını gösterir. Bunlar; Aiskhylos’un Orestea’sı, Euripides’in Electra’sı, Shakespeare’in Hamlet’idir. Müller yazdığı oyunla mitlere savaş açar. Karakterleri dünya savaşları içinde yok olmuş, parçalanmış, bireyin sesi olarak karşımıza çıkar. Fakat Ayşe Emel Mesci’nin sahnelemesine baktığımızda ise biçimsel ve içerik olarak çok farklı bir yorum getirdiğini görürüz. Müller oyununda, büyük anlatıların işe yaramadığını anlatır. Ayşe Emel Mesci’de ise tam tersi bir durum vardır. Bütün oyunu isyan temasının etrafında buluşturur. Totaliter yapıların karşısında durmaya çağırır. Buradan hareketle izleyiciyi bir düşünselliğin içine sokmaktan ziyade, umuduna ortak edip, taraf olmaya iter. Sahne üzerindeki her şeyi bu ileti bağlamında yerleştirir. Mesci karşımıza sürrealist bir dünya çıkarır. İmgeler yığılmasıyla karşı karşıya kalırız. Sahnedeki müzikten aksesuara, projeksiyonda gösterilen videolardan, koreografiye kadar her şeyin içinde isyan vardır. Videolarda, dünyada ve Türkiye’de totaliter yapılara karşı duran muhalif hareketleri gösterir. İzleyici kendini, toplumsal hafızayı hatırlatmaya çalışan bir bilinç akışının içinde bulur. Yerleştirilen ileti bağlamında, sahnedeki oyuncuların pipetle içtikleri gazlı içecek ve yapılan koreografi, kapitalist düzenin reklam gençliğiyle kurduğu ilişkiyi gösterir. Müller’in metininde kesin bir çizgiyle ortaya çıkan, devrimci bağlılıkla rolünü devam ettiren ve toplumsal normları reddeden tek karakter Ophelia’dır. Sahnelemede ise bu durumun, iletinin altında ezildiğini görürüz. Oyunda zaman zaman dramatikleşen oyunculuklar karşımıza çıkar. Sahnedeki kargaşa ve kalabalık oyuncu topluluğu izleyiciyi sahne diyalogundan uzaklaştırır. Müller’in devrimle hesaplaşma, bireyin yok oluşu ve sosyalist toplumun kendi ile yüzleşmesi gibi iletileri sahnelemede işlenmez. Mesci tam tersine kapitalizmle bir hesaplaşma içine girer. Bu da bizi Müller’den bir önceki döneme, Brecht’e götürür. Müller, Brecht ile bir hesaplaşma içine girmişken, Mesci bizi tekrar Brecht’e yakınlaştırır. Ayşe Emel Mesci, sahnelemeye getirdiği yorumda, isyan duygusunun verdiği heyecanla Hamlet Makinesi’ni, Müller’in yaratmak istediği etkinin dışına çıkarmayı tercih eder.
Hamlet Makinesini, İstanbul Devlet Tiyatroları Üsküdar Tekel Sahnesi’nde sezon boyunca izleyebilirsiniz.

ÖNCEKİ HABER

Revolution Orange: South Winners

SONRAKİ HABER

Venezuela yaptırımlarının arkasında yatan

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...