Sen misin ‘çözüm’ isteyen!
HDK ve HDP'nin kuruluş çalışmalarında görev alan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan hakkında, 'terör örgütü propagandası yaptığı' iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Türkiye çözüm sürecini tartışırken Doğan'ın katıldığı bir eylemde taşınan 'Çatışma değil müzakere, ölüm değil çözüm' pankartının soruşturma dosyasında yer alması dikkat çekti. Öte yandan Doğan'ın kıdem tazminatının gasbına karşı taşıdığı döviz de soruşturma dosyasına girdi.

Cem GURBETOĞLU
Ankara
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan hakkında, Halkların Demokratik Kongresinin (HDK) faaliyetleri nedeniyle soruşturma başlatıldı. AKP hükümeti bir taraftan “çözüm süreci” derken, Doğan’ın bir basın açıklamasında taşıdığı “Çatışma değil müzakere, ölüm değil çözüm” yazılı pankart soruşturma dosyasında yer aldı. Soruşturma kapsamında ifade veren Doğan’a “Kıdem tazminatı gaspına karşı ses çıkar” yazılı dövizi taşıması, “Hepimiz Hrant’ız” sloganı atması ve Roboskî Katliamına tepki eylemlerine katılma nedeni soruldu. Bu sorular, Doğan’ın yıllardır polis tarafından izlendiğini de gözler önüne serdi. Geçtiğimiz cuma günü de EMEP Dersim İl Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Tülek evine yapılan baskının ardından tutuklanmıştı.
Şükran Doğan, 6 Mart günü acilen emniyete ifade vermeye çağrıldı. Doğan emniyette, “Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda ‘Halkların Demokratik Kongresi (HDK)’ ismi altında oluşturulan yapı içerisinde yer almak, örgütün propagandasını yaparak taleplerini geniş kitlelere duyurmak” gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatıldığını öğrendi. Doğan ile birlikte, aynı dönem HDK Ankara İl Yürütmesinde görev alan Yasemin Öztürk ve 78’liler Girişimi’nden Ali Özkan’ın da aynı soruşturma kapsamında ifadesi alındı.
AKLA ZARAR SORULAR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla ifadesi alınan Doğan’a emniyette akıllara zarar sorular yöneltildi. Roboskî Katliamının ertesi günü Ankara’da demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla yapılan eyleme katılma nedeni sorulan Doğan’a, başka bir eylemde neden “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz”, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları attığı sorusu yöneltildi.
AKP hükümeti her gün “çözüm süreci” derken, Doğan’ın 2012 yılında 1 Eylül Dünya Barış Günü öncesi katıldığı bir basın açıklamasında taşınan “Çatışma değil müzakere, ölüm değil çözüm” imzalı pankartın da soruşturma dosyasında yer alması dikkat çekti.
‘TAZMİNAT HAKKINI SAVUNMAK İÇİN KİMDEN TALİMAT ALDIN?’
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Doğan’a kıdem tazminatı hakkının gasbedilmek istenmesine karşı yapılan eylemler de soruldu. Doğan’a “Kıdem tazminatı gaspına karşı sen de ses çıkar” ibareli dövizi taşıdığınız tespit edilmiştir. Eyleme kim/kimlerin talimatı ile katıldınız. Taşımakta olduğunuz pankartı nereden, ne şekilde temin ettiniz?” sorusu yöneltildi. KESK üyelerine yönelik operasyonda gözaltına alınan kadınlara destek amacıyla KESK’in yaptığı eylemler, 2012 yılında siyasi tutukluların başlattığı açlık grevine ilişkin eylemler hakkında da Doğan’ın ifade vermesi istendi.
DOĞAN: AKP ÇÖZÜME HÂLÂ BÖYLE YAKLAŞIYOR
Soruşturma hakkında gazetemize konuşan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, 2011 ve 2013 yılları arasındaki HDK eylem ve etkinliklerine dair soruşturmaya ilişkin 2015 yılının mart ayında ifadeye çağrılmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı. Doğan şunları söyledi: “Bana yöneltilen sorular, hükümetin Kürt sorununun çözümüne asıl yaklaşımını bir kez daha açık ediyor. Soruşturma dosyasındaki fotoğraflarım, bu yıllar boyunca izlendiğimi gösteriyor. Öyle bir şüpheliyim ki, soruşturma 3 yıl sonra açılıyor. Halen varlığını sürdüren, partimin de bileşeni olduğu, içinden Mecliste grubu bulunan HDK, yasa dışı örgüt gibi ele alınmış. İçinden yüzde 10 barajını aşacak bir toplumsal desteğe ulaşan bir parti çıkaran bir yapılanma bu. Roboski Katliamını kınamak, kıdem tazminatının kaldırılmasına, Patriot füzelerinin Türkiye’ye yerleştirilmesine karşı çıkmak, barışı savunmak suçmuş gibi soruşturuluyoruz. Bu soruşturma AKP’nin iç güvenlik yasasındaki ısrarının nedenlerini de açığa çıkarıyor. İktidarın uygulamalarına yönelik her türlü demokratik tepkinin dahi şiddetle, olmadı yargı eliyle bastırılmaya çalışılacağı görülmektedir. Ama nafile, artık halkın bu baskılara boyun eğmeyeceğini anlamaları gerek.”
Evrensel'i Takip Et