13 Mart 2015 01:04

Kışladağ’da kuzuların sessizliği sürüyor

Uşak’a bağlı Eşme ve Ulubey ilçeleri arasında yer alan Kışladağ Altın Madeni civarındaki köylerde yüzlerce keçi ve kuzu ölümleri yaşanıyor. Olağan şüpheli ise, siyanürle altın üretimi yapan TÜPRAG şirketinin altın madeni. Uzmanlar, bölgedeki sudan, hayvanların yediği otlardan örnekler alınıp analiz yapılarak ölümlerin sebebinin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade ediyor. Bölgede 2008 yılında da toplu hayvan ölümleri yaşanmıştı.

Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir

Uşak’a bağlı Eşme ve Ulubey ilçeleri arasında yer alan Kışladağ Altın Madeni civarındaki köylerde yüzlerce keçi ve kuzu ölümleri yaşanıyor. Olağan şüpheli ise, siyanürle altın üretimi yapan TÜPRAG şirketinin altın madeni. Uzmanlar, bölgedeki sudan, hayvanların yediği otlardan örnekler alınıp analiz yapılarak ölümlerin sebebinin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade ediyor. Bölgede 2008 yılında da toplu hayvan ölümleri yaşanmıştı. 

BAĞIRA BAĞIRA ÖLÜYORLAR

Madene beş altı kilometre uzaklıktaki İnay köyünde, ağılında görüştüğümüz Çoban Mustafa İstanbul, 230 keçisinden doğum yapan 70’inin yavrularının öldüğünü söyledi. Yıllardır hayvancılık yapmasına rağmen böyle bir şeyle karşılaşmadığını belirten İstanbul, “Oğlaklar doğduktan bir süre sonra karınları şişiyor ve bağıra bağıra ölüyorlar. Götürmediğim baytar kalmadı, bir çare yok” diye konuştu.  

Bir başka çobana gitmek için yanından geçtiğimiz Sağırkaya Deresi’ni gösteren İnaylı Galip Sakaryalı ve Köksal Kazanır, bu derenin suyunun madenden geldiğini belirterek, mavi-beyaz bir renge çalan suya dokunmamamızı tembihledi. Köksal Kazanır, “Çocukluğumuz gençliğimiz buralarda, bu suyun çevresinde geçti. Şimdi rengi, kokusu değişti. Sudan içen hayvanların öldüğünü görüyoruz” dedi. 

erenin 100 metre kadar ötesindeki koyun ağılında konuştuğumuz Dudu Sakaryalı, “78 yaşındayım. Bu yaşıma gelene  kadar böyle kuzu ölümleri görmedim. Doğduktan bir süre sonra kayıp gidiyorlar. Biz çayıra kabahat bulduk, ama nedenini bilemiyoruz. 5-6 köpek var, onlar da usandı kuzu koyun ölüsü yiye yiye” diye konuştu. 

NASIL ÖLDÜĞÜNÜ BİLE ANLAMIYORUZ 

Kasım ayından bu yana doğum yapan 230 koyunundan 130’unun kuzusunu kaybettiklerini aktaran Zübeyir Sipahi de, “54 yaşındayım, anadan doğma çobanlık yapıyorum. Veterinerlerin yapamadığını, ben yapardım. Ölümleri falan hissedip, durdurabiliyorduk. Ama şimdi anlayamadık. Çoğunun ölüm anını bile göremiyoruz. Hiçbir şeyi olmayan hayvan yemi yiyor, bir bakıyoruz ölmüş. O kadar çabuk ölüyor ki, nasıl öldüğünü bile göremiyoruz. Yattığı yerde, uyur gibi ölüyorlar” dedi. 

EN BÜYÜK ŞÜPHELİ ALTIN MADENİ

Koyunların, hemen 100 metre ötelerindeki dereden mecburen su içmek zorunda kaldıklarını aktaran Sipahi, “Dere altın madeninden geliyor. Bu derede hayvan sulayan birkaç çoban arkadaş, ‘Biz de dereden su içirdik, bizde de başladı ölümler, bir daha hayvanı dereye salmadık’ diyorlar. Ben her gün dereden geçmek zorundayım. Birkaç sefer veterinere götürdüm, veteriner ‘zehirlenmiş’ diyor. İyi de neyden zehirlendi, orasını bilemiyor.” 

Ölümlerle ilgili aradığımız İnay’da hayvan ölümlerini araştıran veteriner hekim ise, bu konuda bilgi veremeyeceğini söyledi.

2008 yılında da bölgede çok sayıda küçükbaş hayvan ölümü yaşanmıştı. Hayvanların ölü ya da sakat doğum yaptığı bilgisi üzerine, Ege Çevre ve Kültür Platformu da, (EGEÇEP) İnay köyüne giderek köylülerle görüştü. 

‘MELEME KOYUNUM, VAZGEÇ KUZUNDAN’

Tren istasyonu yakınındaki merada koyunlarını otlatan bir başka çobanın yanına gidiyoruz. Sürünün 30-40 metre uzağında bir koyunun yerde yatan kuzusunun başında acı acı melediğini görüyoruz. Koyunun kuzusu, henüz birkaç dakika önce ölü doğmuş. Koyun, yerde cansız yatan kuzusunu bir süre koklayıp, yalayarak hayata döndürmeye çalışıyor. Sürünün uzaklaştığını gören koyun, ölü yavrusunun başından ayrılarak sürüye doğru gittikten sonra, tekrar meleyerek kuzunun yanına geliyor, onu burnuyla, dudaklarıyla hafif hafif sarsıyor. Çoban Akif Klavuz, 150 koyunundan 25-30 tanesinin kuzusunun öldüğünü anlatıyor. Yeni ölü doğan bu kuzunun başında acı acı meleyen koyuna, Çoban Akif Klavuz, bir halk türküsünün sözleriyle sesleniyor “Meleme koyunum vazgeç kuzundan.” 

ANALİZ YAPILMALI 

Prof. Dr. Gülhan Türkay (İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı ): Bilimsel olarak söyleyebilmek için, o sudan örnek alıp toksikasyon analizi yapmamız lazım. Sudan, gebe hayvanın otladığı ottan, hayvanın kanından örnekler almamız lazım ki; ölümler siyanürden mi, yoksa başka bir maddeden mi kaynaklı yaşanıyor, kesin bir şey söyleyebilelim. Eğer siyanür suya karışıyorsa, bunlar nasıl insanlarda toksikse, hayvanlarda da zehirleyici etkisi var. Siyanürün akut etkisi olabilir, hemen öldürebilir ya da gebe hayvanlarda yavru büyürken anne karnında düşük olabilir. Hayvanlarda, organ değişikliği olabilir, ya da belli organları gelişmemesi gibi çeşitli etkileri olabilir.  

Prof. Dr. Ali Osman Karababa (Ege Ünv. Halk Sağlığı Bölümü Başkanı): Geçtiğimiz yıllarda Efemçukuru Altın Madeni yakınındaki Kavacık köyünde de benzer şekilde hayvan ölümleri olmuştu. Böyle bir benzerlik kurabiliriz, varsayım olarak. Ancak hayvanın su içtiği derede ve otta toksikolojik analiz yapılmadan bir şey söylenemez. 

 

ÖNCEKİ HABER

Seçim meydanında fatura Başçı’ya...

SONRAKİ HABER

İzlanda, Avrupa Birliği'ne katılım başvurusunu geri çekti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...