09 Aralık 2011 14:39

Söylediğini yapan bir Türk-İş için...

Türk-İş Genel kurulunun bugünkü bölümünde Genel Başkanlığa aday olduğunu kürsüden de ilan eden Petrol-İş Genel Başkanı Mutufa Öztaşkın, Türk-İş’te, “sizin liste”, “bizim liste” diye bir durumun olmadığını, kendisini sadece Türk-İş Genel Başkanlığına aday olarak gösterenlerin değil,

Söylediğini yapan bir Türk-İş için...
Paylaş


Öztaşkın, genel kuruldaki konuşmasında Türk-İş Genel Başkanlığına aday olduğunu da belirterek, nasıl bir Türk-İş istediklerini ve Türk-İş Genel Başkanlığına seçildiğinde nasıl bir politika ve strateji izleyeceklerini da açıkladı.

 AYRILIKLAR ÜZERİNDEN POLİTİKA YAPMAYACAĞIM

İnsanların ırkına, inancına, cinsiyetine, felsefi düşüncesine bakmadan, önyargısız bir anlayışa sahip olduğunu söyleyen Öztaşkın, “Ayrıştırıcı uslup, dil ve davranışlarda bulunmam, ayrılıklar üzerine politika yapmam, tam aksine birleştirici bir yapım vardır. Herkese eşit mesafede yaklaşırım ve önce insani değer yargılarına önem veririm.Türk-İş’e Genel Başkan olursam Türk-İş’teki birliği, beraberliği çok kısa sürede sağlarım” dedi.

TÜRK-İŞ’İ AYAĞA KALDIRACAĞIZ!

Genel Başkan seçildiği takdirde, Türk-İş’i herkesin, işçilerin, emekçilerin güvendiği, saydığı bir örgüt haline getireceklerini ve gerçek sınıf kimliğine kavuşturacaklarını söyleyen Öztaşkın, “Buna inanıyorum, kendime güveniyorum, sizlere de güveniyorum. Kişiliğim, kimliğim ve inancımla, mücadele birikimimle Türk-İş’i ileriye taşıyacağım.  Türk-İş’i Türk-İş üyeleriyle, sizlerle birlikte ayağa kaldıracağız” dedi.

Yeni bir Türk-İş, ricacı değil, maceracı da değil, mücadeleci bir Türk-İş için yola çıktıklarında, “Ne yapıyorsunuz, Türk-İş’i ayrıştırıyor musunuz?" gibi eleştiriler aldıklarını,  Türk-İş’te gerçek ayrışmanın 1967’de yaşandığını belirten Öztaşkın, “Petrol-İş o dönemde ayrışmamış da şimdi mi ayrışacak? Nereden çıkıyor bunlar? Biz ayrışmak için değil, birleştirmek için, mücadeleci bir Türk-İş için yola çıktık” diye konuştu.

TÜRK-İŞ MÜCADELECİ BİR TAVIR ORTAYA KOYAMADI

Türk-İş’in son dönemlerde mücadeleci bir tavır ortaya koyamadığını vurgulayan Öztaşkın şöyle konuştu: “4857 sayılı Yasa çıkarılırken bu yasaya esnek çalışmaya ilişkin hükümler konuldu. Daha önceki yasada felsefe işçinin korunması iken bu yasada işyerinin korunması felsefesi getirildi. Türk-İş bir tavır ortaya koyamadı. 5510 sayılı Genel Sağlık ve Sosyal Güvenlik Yasası ile emeklilik yaşı yükseltildi, SSK hastanelerine el konuldu, sağlık ticarileştirildi. Türk-İş tavır koyamadı. Özelleştirmeler yapıldı, onbinlerce işçi işni kaybetti, kamu zarara uğratıldı. Türk-İş tavır koyamadı. Örgütlendikleri için işten çıkartılan, kapının önüne konulan işçilere Türk-İş sahip çıkamadı. Örgütsüz işçilere sahip çıkamadı. Türk-İş Tekel işçilerine sahip çıkamadı. Toplumsal sorunlara karşı duyarsız kaldı, sosyal devlet tasfiye edilirken duyarsız kaldı. Toplumsal ve sosyal sorumluluklarını yerine getirimedi. Demokrasi, barış, anayasa, kadına şiddet, deprem gibi ülkemizin yaşadığı sorunlarda duyarsız kaldı. TÜSİAD gibi bir dernek kadar bile etkin olamadı. Ülkenizin, insanlarınızın, işçilerin, emekçilerin sorunlarına duyarsız kalırsanız elbette itibar kaybedersiniz.”

‘KÜRT SORUNUNA VE BARIŞA YÖNELİK SÖZÜMÜZ OLACAK'

Öztaşkın’ın yönetimi eleştirirken, “Kirlerimizden arınacağız, bakanların çekmecelerinde tehdit için dosyalar bulunmayacak” sözleri dikkat çekti. Öztaşkın, “Herkesin kimliğini, dilini özgürce ifade edebileceği bir Türk-İş olacak. Arkasından dolanmaya gerek yok, Kürt sorunu konusunda sözümüz olacak. Özgürlük, barış ve kardeşlik temelinde barış talebimiz olacak” diye ifade etti.

Türk-İş’in üyelerinin, toplumun gözünde itibar kaybetmesinde tabii ki sadece bunların değil, dünya ve ülke genelinde uygulanan küresel politikaların da etkisi olduğunu belirten Öztaşkın, “Bu politikaların zaten sendikalara itibak kaybettirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Ancak eleştiri oklarını önce kendimize yöneltmeliyiz. Eleştiriyi önce kendimize yapmalıyız. Sendikacılığın evrensel değerlerini yıpratanlardan, sendikacılığın itibarını düşürenlerden önce biz hesap soracağız. Biz hesap verilebilir bir sendikal hareket yaratacağız” diye konuştu.

İtibarın emek, inanç, mücadele ve kararlılıkla, söylediğini yapan yöneticilerle sağlanabileceğini ifade eden Öztaşkın şöyle devam etti: “Türk-İş Genel Başkanı olursam söylediğini yapan bir Türk-İş olacak. Asla yapamayacağımızı söylemeyeceğiz, söylediğimizi de yapacağız. Artık toplumsal ve sosyal sorumluluklarını yerine getiren bir Türk-İş olacak. Herkesin dilini, kültürünü, inancını, ve düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir Türkiye talebimiz olacak.”

GREV OLDUĞUNDA ÖNLÜĞÜ ÖNCE BEN GİYECEĞİM

Öztaşkın, Genel Kurul’un tarihi bir önemi bulunduğunu belirterek, “Eğer Türk-İş’te değişim olmaz her şey olduğu gibi devam ederse, bu Türk-İş’te her şeyin yolunda gittiği anlamına gelecektir. Bu aynı zamanda hükümet politikalarının desteklenmesi anlamına gelecek” dedi. Öztaşkın, “Bir grev olduğunda önce grev önlüğünü ben giyeceğim, ilk ziyaretimi maden ocaklarına yapacağım. Bu ülkenin barışı için ilk ziyaretimi Diyarbakır’a yapacağım” diyerek, sözlerini bitirdi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

99’dan 2011’e

SONRAKİ HABER

Avrupa Birliği ikiye bölündü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...