15 Mayıs 2016 00:55

'Artık özel istihdam büroları aracılığıyla kiralanacağız'

Necla Akgökçe, Kölelik Yasası olarak adlandırılan özel istihdam büroları yasa tasarısını kadınlar emekçiler açısından değerlendirdi.

Paylaş

Necla AKGÖKÇE

Sol kamuoyunda ve bazı sendikalar nezdinde, Kölelik Yasası olarak adlandırılan özel istihdam büroları yasa tasarısı Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Artık hemen hemen hepsi yandaş saflarına katılmış olan “büyük” gazetelerde, yeni bir müjde olarak sunuldu haber. Gazeteleri göz ucuyla taradığınızda, çoğunda haber fotoğrafı “konu mankeni olarak” kadınları gördük. En ilginç başlık ve fotoğraflardan biri de Milliyet gazetesindeydi: “Esnek Çalışma Tamam” manşetinin fotoğrafında, bilgisayar başında gözlüklü ve kucağında bebek olan modern bir kadın, sol eliyle bilgisayarı tutarken, sağ eliyle de dokunmatik telefonla mesajları (ya da işyerinden aldığı talimatları) karıştırıyordu. Bu fotoğraf esnek çalışmanın eğitimli kadınlar açısından ne kadar da faydalı olduğunun altını çizerken, Mecliste erkek oylarıyla kabul edilen yasadaki uzaktan çalışma, evden çalışmaya vurgu yapıyordu. Kucakta çocukla, o işlerin yapılamayacağını bütün kadınlar gayet iyi bilir. Fakat, zaten amaç patronlara ‘Bakın bu uzman emek türlerini artık böyle çalıştırabilirsiniz’ mesajını vermek.

‘KADINLARA YOL AÇMAK’ MI?

Hürriyet’te Çalışma Bakanı Süleyman Soylu ile yapılan söyleşide Bakan da “Bu bir istihdam açma kanalıdır, özellikle kadınları, gençleri, uzun süre işsiz kalanları önemli ölçüde istihdamla buluşturmanın kendisidir” diyordu. Zaten uzun süredir gündemimizde olan özel istihdam bürolarına geçici işçi kiralama yetkisi verilmesinde gerekçelerden biri ve en önemlisi ‘kadınları doğum sonrası iş yaşamına alıştırma, ev işleri yapan kadınları kısmi süreli çalışmaya yönlendirerek kadın istihdamını artırma’ydı. AKP, istihdam yaratmayan ekonomi koşullarında, ‘Kadın İstihdamı Yasa Tasarısı’ndan bu yana çeşitli metinlerde kısmi zamanlı, güvencesiz yani olabildiğince esnek ve kuralsız çalışmayı kadınlara ideal çalışma biçimi olarak ileri sürüyor. Bu çalışma biçimine engel teşkil eden süt izni, sınırlı da olsa kreş hakkı gibi sosyal hak kırpıntılarını da ortadan kaldırmak gerekiyordu. Olgunlaşmış biçimine (hâlâ Mecliste beklemekte olan) Aile ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunmasına Dair Kanun’da rastladığımız bir dizi uygulamayı geçtiğimiz yıl ve bu yıl çeşitli torba yasalara yamayıp, yasalaştırıp bizlere kabul ettirdiler. 

Türkiye’de sendikalar bu süreçte iyi bir sınav vermedi. Dünya örneklerinde de bir alanda kısıtlı kalacağı söylenen kısmi süreli, geçici işçilik, çekirdekteki düzenli iş gücünü zorladığında, üye kaybetmeye başladıklarında sendikalar ses çıkardılar. Şimdi aynı işyerindeki geçici işçiliği toplu sözleşmeler yoluyla, bir yandan içine alarak, bir yandan da TİS’leri genişleterek çare bulmaya çalışıyorlar. Bizde de belki yapılacak birkaç iş daha var. Sendikaların, kadın kurumlarının ne olup bittiğini özellikle üzerlerinden söylem kurulan kadınlara, bu yasaların yeni haklar değil, elden giden haklar yasaları olduğunu anlatması gerekiyor. Bilmek de bir haktır sonuçta…

VAATLER NEYDİ, GERÇEKLER NE OLACAK?

6 Nisan 2015’de çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Torba Yasası ile yasalaşanlar:

Vaat: Üçüncü çocuğa parasal teşvik ve ebeveyn izni.
Yasanın yönetmeliği de yayımlandı. Ebeveyn izni; babalık iznine indirgendi; işçilerde 3 gün olan bu izin 5 gün olarak resmileştirildi, memurlar da zaten böyleydi.  Üçüncü çocuğa parasal teşvik; Yüzde 5 olan asgari geçim indirimi, üçüncü çocuk için yüzde 10’a çıkarıldı. Yasanın çıkarıldığı tarihte bu teşvik 9 TL civarındaydı.

7 Nisan 2015 Tarihli Torba yasa ile yasalaşanlar:

Vaat: Evlenen kadınlara çeyiz, çocuk yapanlara doğum yardımı.  
Çeyiz yardımı; bankada parası olanla sınırlandırıldı; siz hesap açıyorsunuz, biriktirdiğiniz paranın yüzde 20’sinden fazlasını geçmeyecek şekilde bir mali yardım öngörülüyor. Parası olanlara daha fazla, yoksullara daha az çeyiz yardımı yani. Ve çeyiz yardımının en önemli şartlarından biri de 27 yaşından önce evlenmek. 

Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun:
10 Şubat 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğü girdi, bu konuda henüz herhangi bir yönetmelik çıkarılmış değil.

Vaat: Kamu veya özel sektörde doğum yapan kadınlar, doğum izni sonrası yarı zamanlı çalışıp, “tam zamanlı” ücret alacaklar. Çocuk, beş buçuk yaşına gelene kadar ebeveyne yarı zamanlı çalışma hakkı.

Kamuda ilk çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, üçüncü çocuk için 6 ay kadınlar yarı zamanlı çalışma “hakkı” kullanabiliyor.

Özel sektörde ise ilk çocuk için 60 gün, ikinci çocuk için 120 gün, üçüncü çocuk için 180 gün yarı zamanlı çalışma hakkı kullanabiliyor. Fakat kanun koyucu işçi kadınlara şart koşuyor: 600 gün işsizlik sigortası fonuna para ödeyeceksin. Kocan çalışıyor olacak. Haftalık resmi çalışma süresinin yarısı kadar çalışacaksın. Yani, kadınların ancak çok azı bu “kanundan” yararlanabilecek. Zaten maksat, kadınlara kolaylık değil, geçici sürelerle işçi kiralamanın, özel istihdam bürolarının önünü açmak. 

Hem kamu hem özel sektörde çocuk okul yaşına gelinceye kadar anne ve ya da babaya yarı zamanlı çalışma geldi, fakat ücret ve sosyal haklar da yarı zamanlı olacak. 

Ama bu “hak”tan kamuda emzirme izinlerini kullanan kadınlar yararlanamayacak. Ayrıca bu 5.5 yaşına gelinceye kadar yarı zamanlı çalışma “hakkını” kullanmak için de emzirme iznini kullanmama şartı var. Çünkü kamuda doğum sonrası ilk altı ay çocuk sayısına bakılmaksınız, 3 saatlik emzirme izni var ve kadınlar zaten 5 saat çalışıyorlardı. Bir yaşına kadar da süt izni 1.5 saatti. Yani yeni hak veriliyormuş gibi yapılıp, emzirme izni ortadan kaldırılıyor. 

İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun: 

Geçtiğimiz günlerde Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.  Kendini başkan ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zamanda Ekonomi, Maliye, Çalışma Ve Aile Bakanlıklarından da sorumlu olduğu için büyük bir ihtimalle, yasayı geri çevirmeyecek, Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek. Yasa, kadınlar için kısmi zamanlı ve güvencesiz, ya da son yasa ile birlikte tümüyle özel istihdam bürolarının insafına kalmış güvence-olabildiğince esnek bir çalışma düzenine son noktayı koyuyor.

KÖLELİK KOŞULLARINA KARŞI BİR YÖNTEM: DAVA AÇIN! 

* Özel istihdam büroları yasa tasarısı kamuda uygulanmayacak deniliyor ya, bu, anlaşılan o ki, kamuda doğum iznini kullandıktan sonra “yarı zamanlı çalışma hakkını” daha sonra da çocuk beş buçuk yaşına gelinceye kadar yarı zamanlı, yarı maaşlı, çalışma hakkını kullanacak kadınlar açısından geçerli olmayacak.  Bu “hakkı” kullananların yerine, özel istihdam bürolarından kadınlar kiralanacak. Çalışma Bakanlığı geçtiğimiz günlerde kamuda çalışanların 3 milyon 149 bin 177 kişi olduğunu bunun yüzde 37.7’nin de kadınlar olduğunu vurguladı, nispeten güvenceli bu işleri kadınlara bırakmak istemiyorlar. Kamuya kölelik bürolarını, kısmi zamanlı çalışmayı sokmanın yolu da yeni doğum yapmış kadınlardan geçiyor. Kamu sendikaları buraya bir mim koysunlar.

* Ayrıca yasada temizlik işleri, hasta ve yaşlı bakımı gibi ev işleri, diye bir kategori var. Bu işler için özel istihdam büroları sürekli işçi kiralayabilecekler. İmalata getirilen kısıtlama buralarda yok. Hastanelerde, özel şirketlerde, kamu kurumlarında temizlik yapan kadın işçilerin, özel istihdam bürolarına devri söz konusu, batı da örnekleri var. Bu kadınlar kısmi zamanlı, düşük ücretli birkaç işte birden çalışıp, asgari ücret bile alamıyorlar ve hayatları boyunca kısmi zamanlı işçi olarak kalıyorlar, hizmet sendikaları da bu noktaya mim koymalılar.

* Ev işçileri ve tarımda çalışan kadın işçiler de özel istihdam büroları aracılığıyla sürekli kiralanabilecekler, ev işçileri ve tarım işçileri sendikaları da bu noktaya dikkat etmeli.

* Dünya örneklerinde de özel istihdam bürolarının işçi aleyhine işleyen taraflarına hükümetler bazı kısıtlamalar getiriyor. Denetimin mekanizmasının iyi işlediği yerlerde bile bu çalışma biçimindeki düşük ücretleri, kötü çalışma koşullarını engelleyemiyorlar. İş yasalarının iyi olduğu ülkelerde mahkemeler aracılığıyla bazı haklar alınabiliyor ama. Bizde de kanun Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra, yukarıda saydığım tüm bu işlerde çalışanlar- bireysel başvuru hakkı var artık- ve onların sendikaları anayasanın eşitlik prensibine aykırılıktan dolayı Anayasa Mahkemesi’ne olayı taşıyabilirler. Bu yol denenmeli.

KÖLELİĞİ YAŞAYAN ANLATIYOR: DÜŞÜK ÜCRET, KÖTÜ ÇALIŞMA KOŞULLARI, MEZARDA EMEKLİLİK

Alman Sendikalar Birliği DGB 2013 yılında,  “Kısa süreli çalışma çıkmazı” isimli kısmi zamanlı işlerle ilgili bir rapor yayımladı. Raporda bu tür işlerde genellikle kadınların çalıştığı vurgulandıktan sonra tanıklıklara geçiliyor. 9 kişiden 8’i kadın, 50 yaşın üzerindeki kadınlar bu şekilde çalışanların çoğunu teşkil ediyor. Kadınların sendika üyesi olduğu gözden kaçırılmamalı. Bizde bu konu hala açıklığa kavuşmamış durumda.

56 yaşında Alman Hizmet Sendikası (VERDİ) üyesi Wally Schöne 70’li yıllarda doğum arası verdikten sonra, tekrar işe başladığında düzenli, güvenceli bir iş bulamadığını, bugün 50 yaşın üzerinde olmasına rağmen hala kısa süreli işlerde çalıştığını anlatıyor. 

47 yaşında  gıda işçisi Helen Gärtner,  400 Euroya kısa zamanlı çalıştığını söylüyor. Çalışma süresi günde 6 saat. Hastalık hallerinde izin alamadığını vurgulayan, kadın 10 saati geçse de düzenli bir iş aradığını söylüyor.

52 yaşında bir ekmekçide çalışan Angelika Bartusch da, kısa süreli çalışmayı ‘durmadan çalışıp, izin alamıyorsun, aynı anda birçok işi birden yaptığın halde kıymetin yok, bunun bu biçimde gitmeyeceğini söyleyince de sana, işte kapı, diyorlar’ diye anlatıyor. 

54 yaşında temizlik işlerinde çalışan Christa Rein  İnşaat İşçileri Sendikası üyesi, ‘güya kısmi zamanlı çalışıyoruz fakat çoğu zaman hadi şu işi de bitirin diye süre uzuyor. En büyük problemimiz emeklilik. Geç emekli oluyoruz, eş olunca onun sigortasından yararlanıyoruz. Emeklilik parası bizi geçindirmekten uzak, çok düşük’ diyor. 

46 yaşında gıda iş kolunda çalışan Karina Berg, yine VERDİ üyesi, iki kısa süreli iş yaptığını söylüyor. Sabahları bir  gıda takviyesi dükkanında rafları düzeltip, ilaçları sıralıyor. İkinci işi ise bir nakliye firmasında ortalığı temizlemekmiş, öğleden itibaren 5-6 saat sürüyormuş. Ve ‘bu iki işten de elime geçen para ancak 800 euro oluyordu’ diyor. Bu koşulların tüm kısa süreli çalışma için geçerli olduğunu söylüyor. 8 ay böyle çalıştıktan sonra dayanamıyor, araya araya tam zamanlı bir iş buluyor.

İNTERNET DÜZENLİ İSTİHDAMI ZORLUYOR

İndustriaLL ( İmalat Sendikaları Dünya Örgütü)’ nün hazırladığı “Üçlü Tuzak” adlı raporda (*) istihdamın risklerini işverenlerden özel istihdam bürolarına kaydıran bu tür esnek çalışma biçimlerinin sürekli işgücünü, kalıcı biçimde sınırlama ve azaltma hedefi güttüğü ve bunu başardığı ülke örnekleri ile anlatılıyor.

Özel İstihdam Firmaları Uluslararası Konfederasyonuna göre sektörün, küresel yıllık satış geliri 1996 yılında 83 milyar avro iken, 2009’da 203 milyar avroya çıkmış vaziyette.

Kriz sonrasında Almanya’da 2010 yılında geçici istihdam, toplam istihdamın yüzde 53’ünü buluyordu. 

Yasalarda sürekli istihdamla (bizde de öyle) aynı haklara sahip olduğu belirtilmesine rağmen, batı ülkelerinde bile bunun uygulanmadığı, aynı işi yapanlara göre düşük ücret aldığı, sosyal haklardan yoksun olduğu, sendikalaşmadıkları görülüyor. 

Hindistan da kiralık işçiler 72-108 dolar alırken, 270 ila 370 dolar alıyorlar. 

Geçici işlerin sürekli işlere geçişte bir basamak oluşturacağı söyleminin yanlış olduğu da araştırmada meydana çıkmış durumda, Avustralya Ulusal İşçi Sendikasının yaptığı araştırmada kiralık işçilerin yüzde 54’ünün iki yıldır aynı konumda çalıştıkları görülmüş.Pek çok ülkede durum bu.

Filipinlerde yapılan işgücü araştırmasında ise bu işçilerin ancak yüzde 11’nin düzenli, tam gün çalışmaya geçtiği görülmüş. Aynı araştırmada işverenlerin ancak yüzde 1’i işçileri düzenli çalışmaya geçireceklerini söylemişler. 

KİRALIK İŞÇİLİK TERCİH Mİ?

Britanya’da 2010 yılında et işletme endüstrisinde yapılan bir araştırmada, istisnasız bir biçimde, sağladığı güvence ve haklar nedeniyle işçilerin sürekli işi tercih ettiklerini ortaya koydu. Görüşülen 260 kişiden sadece dördü, bu çalışma biçimini iyi görüyordu. 

2012 yılında Avusturalya’da yapılan başka bir araştırmada ise işçilerin yüzde 80’inin bu tür çalışmayı değil, düzenli istihdamı tercih ettikleri görüldü. 

*Üçlü Tuzak’ı Gün Bulut’un çevirisi ile Petrol-İş Yayınları’ndan okuyabilirsiniz.

ÖNCEKİ HABER

Emperyalist müdahaleler olduğu sürece cihatçılık var olacak

SONRAKİ HABER

10 Ekim mağduruna psikolojik fatura

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...