29 Ağustos 2015 00:56

Dağlarca şiirin kainat büyükelçisidir

“İnsanlar ağaç olmalı/ Özgürlüğüne dal budak salan” dizeleriyle maruf Fazıl Hüsnü Dağlarca adına ilk kez bir şiir ödülü verilecek. Usta şairi, yarışmanın jüri üyeleri arasında bulunan Haydar Ergülen anlattı.

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

 

Beşiktaş Belediyesi, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yazarlar Sendikası, Fazıl Hüsnü Dağlarca adına bir şiir yarışması düzenliyor. İlk baskısı 1 Ocak 2014-1 Haziran 2015 arasında yapılan kitaplarla başvuru yapılabilecek olan ve son katılım tarihi 31 Ağustos olarak belirlenen yarışmanın jüri üyeleri arasında Haydar Ergülen, Sennur Sezer, Ataol Behramoğlu, Tarık Günersel, Enver Ercan, Ertan Mısırlı ve Doğan Hızlan bulunuyor. 

Dağlarca’yı, yarışmanın jüri üyeleri arasında bulunan Şair Haydar Ergülen’le konuştuk.

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ölümünden sonra Türkiye şiiri neleri kaybetti?
Büyük bir boşluk oluştu. Tıpkı Edip Cansever, Turgut Uyar ve Ece Ayhan’ın  ölümlerinden sonra da olduğu gibi. Elbette özel bir boşluk bu. Yerinin doldurulması beklenmeyen ve beklenmeyecek. Tam olarak şairler ölür, şiirler sürer ya da şairler ölmez şiirlerinde yaşar dedikleri bir durum bu.

Dağlarca şiirinin en önemli yanı neydi?
Dağlarca için pek çok sıfat, tanım, yakıştırma yapılır, bunlardan birinde de ben Dağlarca’yı “Şiirin Kainat Büyükelçisi” olarak tanımlamıştım. Dağlarca bana kalırsa Türkçeyi bir olanak olarak gördü, genişletti, yükseltti, uçurdu, başka bir Türkçe ve başka bir şiir yarattı. Bu bir mucizedir. Varlığı, yapıtı ancak mucizeyle tanımlanabilecek insanlar vardır. Dağlarca yalnızca Türkçe şiirin değil, şiir denen şeyin, alemin, evrenin büyücüsü gibidir. Sözcüklere can verdi, ruh verdi diyeyim onun için. O güne değin ya hiç kullanılmamaktan ya da fazla kullanılmaktan yorgun sözcükler onun şiiriyle yenilendiler, tazelendiler. 

BENZERSİZ VE ETKİLEYİCİ

Siz şiirlerinizde, özellikle gençlik yıllarınızda Dağlarca’dan etkilendiniz mi?
Hayır. Ama nasıl bir hayır? Yani çocukluğumdan beri en çok okuduğum şairlerin başında geldiği için, belki erken bir düşünceyle, sezgi, öngörü de olabilir, Dağlarca şiirinin yalnızca okunabilecek, yeniden okunabilecek, hep okunabilecek, ama hiçbir zaman da sırrı çözülmeyecek bir büyük, zaman ötesi, şiir ötesi bir yapı ya da yapıt olduğunu ya da buna benzer şeyleri gördüğüm için, ondan etkilenmek gibi beyhude bir düşünceye de hiç kapılmadım. Yalnızca benim değil ama pek kimsenin de kolay kolay etkileneceği ve bu etkiyle yazabileceği bir şiir değil Dağlarca’nınki. Ama etkilenmek yalnızca o şair gibi şiir yazmak olmadığına göre, onun şair duruşu, yaşamının şiir oluşu, şiire çalışması elbette beni de çok etkilemiştir. Bu açıdan da benzersiz ve etkileyici bir şairdir Dağlarca.

Dağlarca’nın “Açtığı yolda, gösterdiği hedefe, durmadan yürüyen” genç şairler var mı?
Güzel soru. Ben genç değilim, kendimi şair olarak da görmem ama, onun açtığı yolda, gösterdiği hedefe doğrusu herkesin, genç ya da yaşlı şairlerin de yürümesi ve ulaşması gerekir.Dağlarca gibi olmak için değil elbette, başka bir şair olmak için.

HAK ETTİĞİ İLGİYİ GÖRMEDİ

Dağlarca yaşadığı dönemde hak ettiği ilgiyi sizce gördü mü? 
Hayır. Şimdi de gördüğü söylenemez. 2013 yılı Necip Fazıl’ın 30. ölüm yıl dönümüydü, Türkiye’nin tüm illerinde, okullarında başta Milli Eğitim Bakanlığı, devlet, belediyeler, üniversiteler ve çeşitli kuruluşlar tarafından büyük programlarla, yayınlarla anıldı. Bir kitaba ben de yazdım, bir de Sakarya’da bir okulda konuşma yaptım. Bir şairi böyle yaygın bir biçimde anmanın çok hoş bir şey olduğunu ve 2014 yılında da Büyük Halk Yazarı Orhan Kemal’in, Garip’in Büyük Şairi Orhan Veli’nin ve tabii Dağlarca’nın 100. doğum yıl dönümleri olduğunu, onların da en az Necip Fazıl kadar değerli, önemli, büyük isimler olduğunu ve devletimizin hiç kuşkusuz onlar için de tıpkı Necip Fazıl için yapılanlar kadar yaygın anmalar, kutlamalar, yayınlar yapacağını, buna inancımın tam olduğunu büyük bir coşkuyla söylemiştim...2014 geçmedi değil mi hâlâ, bekliyorum!

Dağlarca’nın Çocuk ve Allah isimli eseri Türkiye şiirinin neresindedir?
Üstünde!

ŞİMDİKİ ŞİİRLERİ DE BEĞENMEZDİ

“Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir” demişti Dağlarca. Sizce sanat eserinin “pusula” olması bir temenni midir yoksa bir zorunluluk mudur?
Olsa ne iyi olur! Şimdi ‘yönlendirme’ sayılır, ‘angaje’ edebiyata yol açar filan gibi eleştiriler gelir ama, sanat yapıtı evet son çözümlemede insanı daha iyiye, daha ileriye götürmez mi, onu yükseltmez mi, zenginleştirmez mi? Faydacı bir bakımdan olmayabilir bu, yalnızca yazınsal, artistik, estetik açılardan da baksanız orada da diliniz, gözünüz, kulağınız, bakışınız, aklınız, fikriniz, görüşünüz değişir, gelişir, yenilenir. Ezcümle pusula iyidir.

Böyle bir yarışma fikri nasıl doğdu?
Geçen yıl belki de Dağlarca için en güzel işi yapan, onunla ilgili bir belgesel hazırlayan, bu arada Türkçedeki nadir Dağlarca kitaplarından birini yazan Yasemin Arpa arkadaşımız uzun zamandır böyle bir ödülle Dağlarca’nın elbette gelecek kuşaklar tarafından da okunması, yapıtına süreklilik kazandırılması ve iyi yapıtların Dağlarca’nın adına yakıştığı gibi, hak ettiği değeri bulması için çalışıyordu. Beşiktaş Belediyesinin de desteğiyle sonunda gerçekleşiyor bu ödül. Diyeceğim herkesten ve her şeyden önce Yasemin Arpa’nın fikri, çabası ve öncülüğüyle yapılan bir iş bu.

Fazıl Hüsnü adına düzenlenen yarışma nasıl bir boşluğu dolduracak?
Umarım benim de içinde yer aldığım seçici kurul Dağlarca adına yakışan yapıtları seçer.

Bugün edebiyat dergilerinde, fanzinlerde yayımlanan şiirleri görseydi Dağlarca’nın tepkisi ne olurdu?
Her zamanki gibi olurdu, beğenmezdi. Ama bu bugünün sorunu değil, Dağlarca kimseyi beğenmezdi. Cemal Süreya’yı bile ‘Düzyazıları çok iyi!’ diye övdüğünü düşünürseniz... Benim kişisel olarak bildiğim, sonra Milliyet Sanat dergisindeki bir söyleşisinde de belirtmişti, “Bir Kürt kızı var, o iyi” demişti Bejan Matur için. Eh bu da büyük bir onurdur.

ÖNCEKİ HABER

Yıllardır barış içinde yaşayan Adana halkı: Bizim savaşımız değil artık barış istiyoruz

SONRAKİ HABER

Savunma Sanayi Destekleme Fonu çiftlik gibi!: 115 milyon liralık usulsüzlük yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...