TRT yayınında kedi sorunu
İşçi Partisi Milletvekili George Galloway, ülkesinin Irak işgaline dahil olmasına karşı çıktığı için partiden atıldı. Galloway daha sonra Respect (Saygı) adında bir parti kurdu. Doğrusu onun parlamentoda çıkardığı ‘çatlak ses’ işgale karşı geniş bir kamuoyunun oluştuğu İngiltere’de büyük bir karşılık bulmuştu ve kendisi de büyük bir ilgi görüyordu. Haksızlığa uğramış bu siyasetçi, partisi daha yeni kurulmuşken yapılan ilk seçimlerde milletvekili oldu. Ne var ki Galloway’in yükselişi gibi düşüşü de hızla oldu. Popüler kültürün sınırlarını zorlamak ve o alanın içinde siyaset yapabilmek uğruna kendini kılıktan kılığa sokarken yolu Celebrity Big Brother’a (Bizdeki Biri Bizi Gözetliyor) çıktı.
Galloway’in bu programa katılma gerekçesi savaş karşıtı görüşlerini 24 saat yayımlanan BBG evinden kitlelere ulaştırmaktı. Öyle söylemişti. Ne var ki zaten bir sirke benzeyen bu programda Galloway oyunun kuralları gereği kılıktan kılığa sokuldu. En unutulmazı katılımcılardan birinin, yere koyduğu bir çanak sütü içmek için kedi kılığına girmesiydi. Televizyonlar döndüre döndüre bu görüntüleri yayımladılar ve Galloway bir daha gün yüzü göremedi.
CHP’nin İBB duruşmasının TRT’de yayımlanması konusundaki ısrarı ister istemez bu hikayeyi akla getiriyor. Henüz mahkeme süreci başlamadığı halde İmamoğlu iddianamesinin içeriğini her gece itinayla seçilmiş konuklarla tartışmaya açan, sanki başsavcı makamından seslenir gibi yayın yapan TRT’de mahkeme sırasında söylenecek sözün doğruluğunun, savunmanın retorik becerisinin, karşı kanıtların ne kadar hükmü olacağı tartışma konusu. Ya da tam savunma sırasında kediler trafoya daldığında yayının başına ne geleceği. CHP’nin bu muzırlıklara karşı geçmiş sınavlarının pek başarılı olduğu söylenemez.
CHP Genel Başkanı TRT tüzüğünü, yasasını zorluyor. Çünkü bu kanalı kendi söylemini yaymak için bir megafon olarak kullanan iktidarın tekelini kırmak, halkın vergileriyle yaşayan bu devlet kurumunun mevcut statüsünü değiştirmek istiyor. Her mitinginde bu huzur kaçırtan talebi seslendiriyor.
TRT ideolojik söylemin güçlü silahlarının yığıldığı bir karargah haline gelmiş durumda. Havuz medyasında popülerlik uğruna yapılan atraksiyonların, dil sürçmelerinin, şimdilerde ortaya çıkan ayrışmaların karşısında TRT eğilip bükülmeyen bir Saray iletişim kurumu olmayı sürdürüyor. Kurumun tüzüğü bu realite doğrultusunda fiilen değişmiş durumda. Sureti haktan görünen, konusuna güya mesafeli programcılarla konukların, kanalın geçmişten beri iddia ettiği nesnellik algısını yeniden üretirken de iktidar propagandasının bir parçası haline getirildiği bir kurumdan söz ediyoruz. Guy Debord, Gösteri Toplumu kitabında yaptığı analizde şöyle der: ‘Özdeşleşme modeli olarak sunulan fail olayların akışındaki itaat yasasıyla özdeşleşmek için her türlü özerk nitelikten vazgeçer. Böylece bu insani nitelikler arasındaki resmi farklılıklar her konuda mükemmel olmaları ön varsayımı anlamına gelen resmi benzerlik tarafından ortadan kaldırılır.’ TRT yayıncılığındaki, farklılığına göz yumulan her söylem ‘resmi benzerlik’ içinde çözünür ve ana fikire eklenir.
Parçaların hangi kolajla birbirine ekleneceğini, hangi dil sürçmesinin nasıl yorumlanacağı TRT yayıncılığının ve hatta onun da üzerindeki merkez karargahının ana fikri doğrultusunda belirlenir. TRT kendi gerçeğinin eğilip büzülmesine izin vermeyecek kadar içeriden ve dışarıdan kuşatılmış durumdadır. Bu kuşatmayı kaldırabilmek bütünlüklü bir demokrasi mücadelesinin unsuru olduğu taktirde anlamlı olacaktır. Aksi taktirde bu büyük Biri Bizi Gözetliyor Evi’nin Galloway’i haline getirilmek için kurumun teknik ve siyasi imkanları boldur. Orada oyunun kuralları içinde haklı olmak mümkün olmayacaktır.
TRT ekranının kapalı olduğu, yayının ana söylemini istikrarsızlaştıracak ve resmi benzerliğe dahil edilemez muhalefet kesimlerine açılmasını istemek yersiz olmayabilir. Ancak bir seçimden hemen sonra, elinde başka bir çıkış olmadığı ya da bunu istemediği için bir sonraki seçime hazırlanan ana muhalefet partisinin hâlâ en zayıf yönünün seçim güvenliği olmasından yola çıkarak, TRT’de canlı yayın güvenliğinin nasıl güvenceye alınacağını düşünüp düşünmediği bir merak konusu olur.
Şimdilerde kedilerin hazır mama yediği için, yani yurttaşlar tarafından sokak kedileri hazır mama ile beslendikleri için fare yakalayamadıkları ve farelerin de kedilerle hazır mama yediklerini, bu yüzden ekosistemin bozulduğunu iddia eden valiler ortaya çıktı. (Davut Gül) Neden sonuç ilişkisini tersine çeviren, aslında kendi iktidarları ve rant sistemleriyle yol açtıkları ekosistem bozulmasının suçunu hazır mamaya ve kedilere yükleyenlerin zihniyet yapısıyla yönetilen bir TRT’nin, mahkemede savunmanın retorik gücünü çürütmek için karşısına çıkaracağı argümanın niteliği bu kadar belliyken bu soru sorulmalıdır.
Bu kedi sorunu nasıl çözülür. CHP’nin buna bir yanıtı olmalı.


Evrensel'i Takip Et