24 Mart 2023 04:53

İktidarın elinde bir ‘Kürt kartı’ kaldı!

2023 Newroz'undan bir kare

Fotoğraf:Şerif Karataş/ Evrensel

Paylaş

Seçimler öncesinde beklenti yaratmak amacıyla yapmaya çalıştığı hamleler ardı ardına boşa düşen iktidarın elinde bir “Kürt kartı” kaldı. Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’nun, HDP eş başkanları ile görüşmesi ve Emek ve Özgürlük İttifakının seçimlerde cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağını açıklaması sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar medyası, muhalefeti Kürt sorunu üzerinden bölmek için HDP’yi terör örgütü gibi göstermeye yönelik propagandaya sarılıyor.

İktidarın dış politikadaki en büyük beklentisi seçimden önce Erdoğan-Esad görüşmesinin gerçekleşmesiydi. Her ne kadar 6 Şubat depremlerinden sonra oluşan politik atmosfer Erdoğan-Esad fotoğrafı üzerinden yaratılmak istenen beklentiyi sınırlamış olsa da iktidar bu karttan vazgeçmek istemiyordu. İktidar yapılacak pazarlıklar üzerinden Kürtlere karşı sınırlı da olsa bir müdahale gerçekleştirme ve Suriyeli mültecilerin gönderilmesi konusunda beklentiyi canlı tutma hesabını yapıyordu.

Ancak 15 Mart’ta Putin’le Moskova’da görüşme gerçekleştiren Suriye Lideri Esad’ın, Erdoğan’la görüşme için “Türk askerinin çekilmesi ve cihatçılara verilen desteğin son bulması” koşulunu açıklaması, seçimlerden önce bu görüşme beklentisinin öyle kolay gerçekleşmeyeceğini haber veriyordu. Bu açıklama sonrasında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacağı açıklanan toplantı da bilinmeyen bir tarihe ertelendi.

İç politikada ise Hizbullah’ın siyasi devamcısı Hüda Par ile yapılan ittifaktan sonra Fatih Erbakan’ın lideri olduğu Yeniden Refah Partisinin (YRP) de ittifaka katılması bekleniyordu. Hatta YRP’nin özellikle “Ailenin korunması” adı altında kadın haklarına karşı saldırı niteliğindeki şartları da kabul edilmişti. Muhalefet bloku içindeki Saadet Partisine karşı “Erbakan Hocamızın oğlu ve gerçek mirasçıları bizimle birlikte” propagandası için her şey hazırlanmıştı. Ancak milletvekilliği pazarlığı ve görüldüğü kadarıyla YRP’de giderek güç kaybeden iktidarın suçlarına ortak olmak yerine bu iktidarın sonrasına dair beklentilerle hareket etme eğiliminin ağırlık kazanması, bu ittifakın oluşmasını engelledi.

Ekonomideki kötü gidişatın değişeceği konusunda beklenti yaratmak için kriz öncesinde (2018’e kadar) ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı görevini yürüten Mehmet Şimşek’in yeniden ekonominin başına geçeceğine dair yapılan propaganda da boşa düştü. Erdoğan, daha önceki dönemlerde olduğu gibi Şimşek’in Batmanlı bir Kürt olmasını da bir propaganda malzemesine dönüştürmek istiyordu. Ancak Erdoğan’la görüşen Şimşek’in kürsünün hazırlandığı ve medyanın açıklama beklediği ön kapıdan değil arka kapıdan çıkması, iktidar için durumun ne kadar umutsuz olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyordu.

Bu umutsuz tabloda Suriye Kürtlerine yönelik operasyon hedefini de gerçekleştiremeyen iktidarın elinde kala kala HDP’yi terörize ederek Kürt sorununu şoven hassasiyetleri kaşımak için kullanmak kaldı.

Önceki akşam iktidar yanlısı medya organlarının ortak yayınına katılan Erdoğan, yüzlerce cinayeti itiraf ettikleri halde 2011’de çıkardığı afla salıverilen Hizbullahçıların siyasi devamcısı olan ve Taliban benzeri bir şeriat düzeni isteyen Hüda Par’ı “yerli ve milli” ilan etti. Erdoğan’ın Hüda Par’ı “yerli ve milli” ilan etmesi, Suriye dışında Libya başta müdahale peşinde koştuğu diğer ülkelerde de kullandığı cihatçı militanların oluşturduğu ÖSO’yu Suriye’nin “Kuvayımilliye”si ilan etmesine benziyor.

Erdoğan söz konusu programda “HDP eşittir PKK’dır” dedi. HDP’yi ziyaret eden Kılıçdaroğlu ve HDP eş başkanlarının “Kandil’in şartlarını müzakere ettiklerini” söyledi. Domuz bağlı işkencelerle insanları katledenleri kimin salıverdiğini unutarak 5-6 Ekim 2014’te iktidarın Kobanê’yi düşürme planına karşı demokratik direniş çağrısı yapan Demirtaş’ı yeniden katil ilan etti.

Erdoğan, Kürt sorununun Meclis çatısı altında çözülmesini ve ülkenin demokratikleştirilmesi talebini “Kandil’in planı” olarak açıklıyor.

O zaman sormak gerekiyor; Kandil sorunun Meclis çatısı altında ve demokratik yöntemlerle çözülmesini istiyorsa siz neden yıllardır ülkeye büyük bedeller ödeten savaş ve çatışmalarda ısrar ediyorsunuz?

Burada ülkede barış ve huzur isteyenlerin karşı çıkması gereken şey, Kürt sorununun Meclis çatısı altında demokratik çözümü değil; iktidarın bu sorunun baskı ve şiddet politikalarıyla ülkeyi yönetmenin dayanaklarından biri haline getirmesidir.

Erdoğan’ın bu açıklamalarının ardından iktidarın medyadaki sözcüleri de hemen işe koyuldular.

Abdülkadir Selvi, HDP’nin PKK yöneticilerinden Karayılan’ın talimatıyla Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini yazdı. Demek ki; eş başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları yıllardır içeride olan, belediyelerine kayyumlar atanan ve iktidarın kapatma tehdidi ile karşı karşıya olan HDP’nin bir siyaseti yokmuş da Erdoğan’a karşı çıkmak için Kandil’den talimat beklermiş!

Mehmet Barlas da el yükseltiyor; HDP’nin sadece Murat Karayılan’dan değil, diğer PKK yöneticileri Duran Kalkan, Murat Karasu’dan gelen talimatla hareket ettiğini ve Kılıçdaroğlu’nun “Kandil’in adayı” olduğunu söylüyor.        

Erdoğan, İyi Parti Lideri Akşener’in “HDP’nin talepleri bu masaya gelemez” sözlerini hatırlatarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığını eleştiren İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu’nun sözlerini “İçlerinden bazılarının gerçekleri görmesi hakikati dile getirmesi tabii ki önemli” biçiminde değerlendiriyor. Erdoğan’ın bu açıklamaları, iktidarın ve medyadaki sözcülerinin neden bütün faaliyetleri göz önünde olan HDP’yi bir terör örgütü gibi lanse etmeye çalıştıklarını da açıklıyor. İktidar, Kürt kartını muhalefetin milliyetçi kanadının şoven hassasiyetlerini kaşımak için kullanmaya çalışıyor. Çünkü yapabileceği hamleleri giderek tükenen ve umut olarak vereceği bir şey kalmadığı için gidici olduğunu gören iktidarın son umudu, Kürt sorunu üzerinden muhalefette bir bölünme yaratarak dengeleri yeniden kendi lehine çevirmek.

Daha önce Akşener’in altılı masadan kalkması ve en son Ağıralioğu’nun, Kılıçdaroğlu’na yönelik suçlamaları ve HDP’ye karşı iktidarla aynı çizgideki açıklamaları, iktidarın umutlarını arttırıyor ve bu yönlü propagandaya dört elle sarılmasına neden oluyor.

Ancak iktidar, bütün bu milliyetçi-şoven hassasiyetlere rağmen Akşener’i o masaya döndürenin halkın değişim yönünde ortaya koyduğu büyük irade olduğunu unutmuşa benziyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...