29 Kasım 2022 04:28

Gençlik ve umudu kesilen ülke

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Sosyoloji Mezunları Derneği, gençlik araştırmaları raporunu yayımladı. Uzman Sosyolog Özgür Aktükün’ün koordinatörlüğünde yapılan araştırma “gençlerin aktif vatandaşlık algıları ve politikaya katılım mekanizmalarına” ışık tutuyor.

Araştırmaya göre gençlerin yüzde 65’i kirada yaşıyor. Gençlerin sadece bugünkü hayatında değil, gelecek tahayyülünde de konut sorunu önemli yere sahip. Zira Türkiye, bir ömür çalışsan ev sahibi olamayacağın bir ülke haline geldi/getirildi. Hükümetin “sosyal konut projesi” ise gerçekte sosyal değil. Neden? Çünkü o projede, sadece mülk edinerek değil, ucuz kira yahut sosyal destekle erişilebilir konuta yerleşmek mümkün değil.  AKP’nin “sosyal konut” projesi milyonlarca liraya mülk edinmeyi dayatıyor. Ona ulaşmak gençler için mümkün değil. Ülkeye ve geleceğe dair hayaller daha konut sorununda yıkılıveriyor.

Gençler için bir diğer büyük sorun: Sosyal güvence. Araştırmaya katılan özel eğitim kurumu öğretmenlerinin yüzde 20,3’ünün, depo çalışanlarının yüzde 27,1’inin, hizmet sektörü çalışanlarının yüzde 45,3’ünün, market-mağaza çalışanlarının yüzde 32,3’ünün, motokuryelerin yüzde 36,8’inin, nitelikli uzmanların yüzde 28’inin, özel sağlık kuruluşlarında çalışanların ise yüzde 8,4’ünün sosyal güvencesi yok! Araştırmada, sigortasız çalıştığını söyleyen gençlere ne kadar süreyle sigortasız çalıştıkları sorulmuş. Yüzde 50,2’si bir yıldan daha az süre ile yüzde 40,4’ü 1-5 yıl arası, yüzde 4,9’u 5-10 yıl arası, yüzde 4,5’i ise 10 yıl üstünde sigortasız çalıştığını belirtmiş. Çalışma hayatında emek sömürüsü, üniversite mezunlarını da güvencesiz çalışmaya entegre etmeye başlamış. Hem de kitlesel olarak. 

Peki çalışan gençlerin aylık geliri ne kadar? Katılımcıların yüzde 11,9’u net bir rakam vermemiş. Dikkat: Yüzde 2,9’u asgari ücret altında gelire sahip olduğunu söylemiş. Gençlerin yüzde 63,7’si de 5 bin 500 ila 8 bin TL aralığında ücret aldığını ifade etmiş. İşte ana gövde burada. Yani Türkiye’de çeşitli işlerde çalışan gençler açlık çıtasının altında bir ücretle çalışıyor. Sadece işsiz gençler değil, çalışan gençler de yeterince beslenemiyor ve aç. Zorunlu ihtiyaçlar dışında sadece kendisi istediği için en son ne zaman bir şey almış bu gençler? Yüzde 15,7’si hiç almamış. Yüzde 16,9’u geçen hafta, yüzde 37,7’si geçen ay, yüzde 28’i geçen yıl alabilmiş! Resmi tatillerde izin kullanamayanlar ise yüzde 34,9’larda. Haliyle diplomalı da olsa çalıştıkları işin gençleri mutlu etmesi mümkün değil. Yüzde 53’lük oran “İş beni mutlu etmiyor” diyor.

“Türkiye’de insanlar mutlu mu?” sorusuna gençlerin yüzde 96,3’ü “hayır” diyor. Acil çözülmesi gereken sorunlar listesi de ilginç. Zira eğitim konusu, ekonomi ve adalet talebinden sonra üçüncü sırada! Yaşamak gayesi eğitim almak gayesinin önüne geçiyor. Gençlik ve eğitim hakkı kavramları kopmaz bağa sahip bir denklem olmasına rağmen, Türkiye’de kapitalist sistem gençleri hızla eğitim talebine yabancılaştırıyor. Adalet talebi ise gençliğin örgütlenmesi ve mücadelesinde merkeze doğru gelen bir talep olarak dikkat çekiyor.

Yaşam standardı kötü ise gençler nasıl mutlu olabilir? “Yaşam standardım bir yıl öncesine göre daha kötü” diyenler yüzde 82,4’lerde. Daha vahimi, “Yaşam standardı gelecek yıl daha kötü olur” diyen gençlerin oranı yüzde 66,4 civarında. Özetle, gençler mevcut egemen sistem altında ülkede mutlu değil, umutlu da değil. Diplomalı gençlere doğru çıkınca travmatik kırılma daha büyük. Araştırmaya katılanlardan biri aynen şöyle konuşuyor: “Türkiye’de motor ehliyeti üniversite diplomasından daha değerli.” Bir diğeri ise şunu ekliyor: “Gençliğimizi bitirdi bu ülke, ben hayal dahi kuramıyorum artık, insanların hayal güçlerini aldılar.”

Ve kritik soru geliyor: “Değiştirme olanağınız olsa idi ilk değiştireceğiniz şey ne olurdu?” Gençlerin yüzde 27,8’si ülkesini değiştirmek istediğini söylüyor! Peşi sıra “maddi gelir”, “ekonomi”, “eğitim” diyenler de bu yanıta uzak değil. “Çocukluk hayalinin bu hale gelmesi yaralayıcı” diyen bir genç... Çocukluk hayali yaralanmış gençlerin ülkesi aslında bu tabloda bize anlatılan. Mutsuzluğun, umutsuzluğun kökleri işte bu kadar derin.

“Vatan, millet, Sakarya” sloganlarıyla, milliyetçi hezeyanlarla gençleri suçlamak en kolayı. AKP iktidarı da bunu yapıyor zaten. Erdoğan, her fırsatta gençlere, çalışma koşullarını eleştirenlere sınır kapısını göstermiyor mu? Bir zamanların “Ya sev ya terk et” sloganı başka kelimelerle bugün de yürürlükte. Üstelik milyonlara hitaben gündemde olan bir dışsallama bu. Gençliğin AKP-MHP blokundan, iktidar politikalarından hızla uzaklaşması nedensiz değil.

Peki alternatif ne? Gençlere soruluyor: “Mevcut siyasi partiler sorun çözer mi?” Yüzde 81,6’lık kesim “hayır” diyor. Peşine takılan soru: “Partiler halkın sorunlarına değiniyor mu?” Yüzde 90,5’lik kesim yine “hayır” diyor. Bu tablo sadece iktidar erkini elinde bulunduran partilerin değil, iktidarıyla muhalefetiyle “merkez parti” diye ifade edilen bütün burjuva düzen partilerinin gençlikten koptuğunu gösteriyor. Bu tip araştırmalar üzerinden büyük tehlikeye işaret eden liberal burjuva aydınlar da “merkez” siyasetteki tıkanmaya işaret ederek uyarıyorlar: “Gençlik merkezden çevre siyasetine, radikal uçlara kayabilir.”

Sorunun da çözümün de bam teli aslında burada. Merkez diye ifade edilen burjuva siyaset çürüdü, gençlere bir şey vadetmiyor. Sanal bir gelecek bile satamıyor, gençleri buna inandıramıyor. Çünkü gençlerin özlemleri, hayalleri ve maddi hayat içinde sınıf çelişkileri geçmişe göre çok daha baskın. “Depodaki bardak Sağlık Bakanlığına bağlı, biz değiliz” diyen depo işçisi gencin bu sözleri tutulacak yola işaret ediyor. Gençliği kendi talepleriyle, hayalleri ve özlemleriyle işçi sınıfı ve emekçin halkın mücadelesinde birleştirmek. Zenginlerin, tekellerin, yandaşların saltanatına karşı gençliği devrimci siyasetle buluşturabilmek. İşçi sınıfı ve sosyalist siyasetin, gençliğin örgütlenmesi ve mücadelesine dair çıkarması gereken çokça sonuç da var elbette.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...