08 Ağustos 2022 05:08

İsmailağa: Bir yanı ÖSYM, bir yanı aqua park

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Türkiye’de uzun yıllardır siyasette etki sahibi olan cemaatlerin, bürokrasi içinde güç haline gelerek devlete yön verme noktasına kadar gelebildikleri biliniyor. Cemaatlerin, sınav sorularını çalarak askeri okullar dahil geniş bir alanda kadrolaşmaları sağ iktidarların şemsiyesi ve güvenli kolları altında gerçekleşti.

SİYASET VE DEVLETTE TARİKAT GERÇEĞİ

Aynı kurdeleyi iki yanından tutarak birlikte kesip açılışlarda boy verenler, cemaat liderlerine ziyaret ve övgü yarışına girenlerin 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin ardından ‘kandırıldık’ diyerek eski ortaklarını ‘terör örgütü’ ilan etmiş olmaları, tarikat siyaset ilişkisinde oyunun sonuna gelindiği anlamına gelmiyor.

Darbe girişiminin ardından Gülen Cemaati’nden boşalan etkili yerler için, hem cemaatlerin kendileri arasında hem de AKP’nin iktidar ortağı MHP ile cemaatler arasında bir güç savaşı başladı. Nakşibendi tarikatının iki kolu Menzil ve İsmailağa bu güç yarışında öne çıkanlar.

KPSS skandalının ardından ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden alındıktan sonra yerine atanan Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy’un, atandığı an kapatmış olduğu Twitter hesabından, İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun ölümünden sonra yaptığı şu paylaşım gündem oldu: “Allah cc yoluna, İslam yoluna, Ehli Sünnet yoluna adanmış koca bir ömür, Şahidiz Yarabbi Şahidiz Yarabbi. Vazifesini Hakkıyla yaparak bu dünyadan göçtü Mahmut Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri Rabbim sana rahmet eylesin Habibine komşu eylesin Gül yüzlü efendim.”

Yayıncılık ve ticarette etki alanları geniş olan tarikat yapılarının temas noktaları bazen birbiriye çelişkili gibi gözüken alanlara da uzanıyor.

Örneğin iktidarın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, KPSS skandalının ardından yaptığı açıklama ile hoşnutsuz olduğu görülen ÖSYM’deki değişikliğin kazanan tarafında duran İsmailağa cemaatinin bir izini de, Heybeliada’da ciddi itirazlara rağmen devletin ilgili kurumlarından izni kopartmayı başararak faaliyete başlayan Cevahir Aqua’da görüyoruz. Fatih Çarşamba’daki kapalı yapıları, tesettür anlayışlarıyla gündeme gelen bir cemaatin bir izi de Aqua Park işletmeciliği ile karşımıza çıkıyor.

İTİRAZLARA RAĞMEN İZNİ KOPARAN CEVAHİR AQUA

Biraz daha açalım bu kısmı. Heybeliada’da mülkiyeti sahibi Sadık Bey tarafından, Darülaceze Başkanlığına bağışlanan Sadık Güzel Osman Plajı, 29 Mayıs 2019’da 2 milyon 675 bin TL bedelle 5 yıllığına ihaleye çıkarıldı. İhaleyi 2001’den beri plajı işleten Green Beach’in sahibi İsmail Cevahir aldı. Ardından da, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığına bağlı Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı ile Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun (KUDEB) imzasıyla “basit onarım ve tadilat” izni aldı. Ancak, inşaatın başlamasından sonra kesilen ağaçlar ve betonlaştırma çalışması Ada sakinlerinin tepkilerine neden olunca ve basında haber olunca, Adalar Belediyesi tarafından 15.11.2019’da denetim yapılarak müdahale edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da 03.09.2020 tarihindeki toplantısında “Aquapark yapısının büyüklüğü dikkate alındığında, Ada silüetine olumsuz etki yapacağından uygun olmadığına” karar verdi.

Ve bu süreç, Adalar’ı da kapsayan Özel Çevre Koruma Alanı ilanı ile bütün kararların Çevre Bakanlığına geçtiği bir süreçti aynı zamanda. Günün sonunda 28.10.2025 tarihine kadar geçerli olacağı belirtilen ‘esaslı onarım’ izni alındı ve işletme, Cevahir Aqua adıyla hizmete başladı. Heybeliada’ya gelenler, iskeleden motorlarla alınarak giriş ücreti kişi başı 200 TL olan Cevahir Aqua’ya götürülüyorlar. İşletme tıkır tıkır para basıyor.

İsmailağa cemaatine yakın olarak değerlendirilen FM Tv’de (Fatih Medreseleri Televizyonu) 27 Mart 2017 günü İsmail Cevahir, ‘Gündem Özel’ programına konuk oluyor. Programın kaydı youtube’da var. Sunucu, cemaate özgü sakal ve kıyafeti ile programı sunarken, masada bulunan su içilen kupalarda da ‘İsmailağa’ yazısı dikkati çekiyor.

Sunucu Resul Kaynar Hoca programın başında İsmail Cevahir’i sunarken, ‘İsmail Ağbi’ diye hitap ederek devam ediyor: “Kıymetli FM TV izleyenleri biz İsmail Ağabeyimizle, kendisi bizden çok büyüktür, kendisini biz yakinen 25 yıldan beri tanırız. Bizim de ağabeyimizdir aynı zamanda.”

Bir not olarak, bu yayından bir yıl sonra, 22 Ocak 2018’de İsmailağa Camiası Resmi Web Sitesi’nde, FM’nin camialarının adını istismar ettiğinin duyurulduğunu ekleyelim. Cemaatler içinde ve ilişki sistemlerinde böyle iniş çıkışlar oluyor.

Bir başka not olarak da, ‘İsmailağa Cami’ adlı facebook hesabından 18 Haziran 2019 tarihinde paylaşılmış olan bir duyuruyu aktaralım: “Cemaatimizden İbrahim Cevahir’in hanımı, Ebubekir Usta’nın kayınvalidesi Elmas Cevahir vefat etmiştir. Cenazesi 19 Haziran 2019 Çarşamba (yarın) ikindi namazını müteakip Yeniköy Bağlar mevkii Cevahir Camii’nden kaldırılacaktır.”

Bu ‘aqua park’, ‘beach’ mevzusundaki parantezi kapatalım ve yeniden karaya dönelim. Cemaat bağlantıları üzerinden gündeme gelen sınav skandalının ardından ÖSYM’nin başına, iktidar ortağı MHP’yi gücendirmeyi göze alarak adı cemaat ile anılan bir isim nasıl ve neden getiriliyor sorusuna odaklanalım.

Çünkü 2002’de tek başına iktidara gelen AKP’yi destekleyen taban içinde önemli bir yer tutan tarikatlar, AKP’nin tek başına iktidarını kaybetmesinin ardından yeniden değer kazandılar.

BİR HATIRLATMA: ERZURUM SEÇİMLERİ

Tam burada bir hatırlatma yapalım. Örneğin son olarak 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimiyle, AKP iktidarı ile Gülen Cemaati’nin yollarını ayırıp sert bir hesaplaşmasına içine girmiş olmasına, Fethullah Gülen’in de ABD’de bulunmasına rağmen,  24 Haziran 2018 seçimlerinde AKP’nin, Gülen’in kenti Erzurum’dan altı milletvekilinin dördünü çıkarmış olması ve Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 72.4’ünü almış olması kafaları karıştırmıştı. Hatta ciddi sayılabilecek bazı basın organları ‘Bu nasıl oldu?’ sorusuna yanıt arayan haberler yapmıştı. Oysa yanıtı basitti. Erzurum’da etkin olan Gülen değil, Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Mehmet Kırkıncı Hoca idi. 24 Şubat 2016 tarihinde 88 yaşında yaşamını yitiren ve iktidar basınında Erdoğan’ın ziyaret fotoğrafları ile birlikte, saygılı ifadelerle vefat haberi verilen Mehmet Kırkıncı Hoca’yı, hem dönemin cumhurbaşkanı olarak Erdoğan, hem de Başbakan sıfatı ile Ahmet Davutoğlu ziyaret etmişti. Mehmet Kırkıncı Hoca, AKP’yi destekleyen bir isim olarak biliniyordu ve Erzurum’da kenti terk etmemiş, ‘kaleyi tutan isim’ muamelesi görüyordu. Üniversite dahil kentin bürokrasisi ve tabanı içindeki gücü Gülen’in üzerindeydi.

CEMAATLER, İKTİDAR İÇİN NEDEN HAYATİ ÖNEMDE?

Son yerel seçimlerde İstanbul başta olmak üzere birçok büyük kenti kaybetmiş olan AKP açısından tarikat ve cemaatler, zihni ortaklığa ek olarak hayati önemdeki bir oy tabanını oluşturuyor. Davutoğlu ve Babacan’ın AKP’den koparak ayrı partiler kurmuş olarak seçimlere girecek olması da cemaatler açısından siyasetteki rekabet ve pazarlık zeminini genişletiyor.

Eğer Kırkıncı Hoca faktörü olmasaydı Erdoğan ve partisi Erzurum’da yukarıda hatırlattığımız sonucu alabilir miydi? Şimdi aynı hesaplar kritik önemdeki 2023 seçimleri açısından daha fazla yapılıyor. Seçimler yaklaşırken tarikat ve cemaatlerin devlet koridorları içindeki güç savaşının daha da kızıştığını göreceğiz. Ve AKP’nin, bürokrasiyi paylaştığı ortağı MHP ile tarikat ve cemaatler arasındaki sıkışmasının sonuçlarını da izlemeye devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...