Kanuna karşı hile
Osman Kavala | Fotoğraf: DHA
Bekir Bozdağ ve Mehmet Uçum haklı çıkmadı. Diyebilirsiniz ki, “Onlar hukukçu değil,AKP’li politikacı. Normaldir.” O halde de söylediklerinin doğru olmadığını bilmeleri gerekirdi. En azından bir hukukçuya danışabilirlerdi.
Neden söz ediyorum?
Dün AİHM Osman Kavala davası hakkında kararını açıkladı. Dedi ki: Türkiye Cumhuriyeti Devleti Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atarak ve Anayasa’sının 90. maddesinde bu Sözleşme hükümlerinin uygulanacağı taahhüdünde bulunduğu halde AİHM kararını yerine getirmedi.
Bizimkiler hepimizi aptal yerine koymaya çalıştığı gibi, AİHM ve Avrupa Konseyini de aptal yerine koymak istemişlerdi. Demişlerdi ki; “Biz AİHM’nin Kavala kararına uyduk, o halen AİHM kararındaki suçlama nedeniyle tutuklu değil, başka bir suçtan tutuklu ve o suçtan da zaten ceza aldı vs.” Bunun böyle olmadığını burada bir daha anlatmayı zül sayarım.
Şimdi ne olacak?
Avrupa Konseyi Türkiye’ye taahhüdünü yerine getirmediği için bir yaptırım uygulayacak.
Olabilir. İlk imzacısı olduğunuz Avrupa Konseyinden ayrılmak ve Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ile birlik içinde olmak isteyebilirsiniz ama bunun da bir yakışan yolu vardır değil mi? Birinci olarak, madem demokrasi iddiasındasınız, konuyu halkın geniş bir biçimde tartışmasına açar ve onayını alırsınız. İktidara gelirken “Avrupa Konseyinden ayrılacağız, Arap Ligi’ne gireceğiz” dememiştiniz. İkincisi bu işi delikanlı gibi yaparsınız. “Avrupa Konseyi, İnsan hakları Avrupa Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler ilkeleri vs. bizi ilgilendirmiyor, biz Nas’a inanıyoruz, şeriatla yönetilmek istiyoruz, siz Hristiyan kulüpsünüz” dersiniz. Salağa yatmak, herkesi aptal yerine koymak yakışır mı?
Bu işi içeride sürekli yapıyorlar. Bunun ismine “kanuna karşı hile”, “Kitabına uydurma”, “Kanunu dolanma” denebilir. Milyonlarca örneği vardır hayatımızda. Saymaya gerek yok. Hepimiz iki dakika düşündüğümüzde hayatımızdan yüzlerce örnek gelir gözümüzün önüne.
Hocanın eşeğini kadının oğlunun komşusu çalar. Hoca kadıya şikayet eder. Oğlun eşeğimi çaldı diye. Bütün komşularını da tanık gösterir eşeğin kendi eşeği olduğuna dair. Kadı tarafları huzuruna çağırır. Eşeği de getirmelerini ister. Tanık komşulara da ihzar çıkarır. Yargılama başlar. Hoca şikayetini anlatır. Sıra savunmaya gelir. Kadı oğlu “Eşek benim der. Bakın sırtında da sizin bana bir zaman önce verdiğiniz kilim örtülü” der. Kadı tanıklara sorar “Hoca’nın eşeğinin sırtında benim oğluma verdiğim kilim var mıydı?” der. Tanıklar “hayır” der. Kadı kararını verir. Tanıkların ifadelerine, delil durumuna göre eşeğin Hoca’nın eşeği olmadığı anlaşıldığından davanın reddine…”
Kadı hukukundan başka ne beklenir?
- Şaşkın ördek 23 Nisan 2024 04:32
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46