30 Haziran 2022 04:40

Biden'ı beklerken!

Muhammed bin Selman (solda) | Joe Biden (sağda)

Muhammed bin Selman (solda) | Fotoğraf: Wikimedia Commons, Joe Biden (sağda) | Fotoğraf: Flickr | Kolaj: Evrensel

Paylaş

ABD Başkanı Joe Biden 13 Temmuz’da bölgeye mini bir tur yapıyor. Resmi açıklamalara göre 13 Temmuz’da İsrail ile başlayacak ziyaret Suudi Arabistan ile devam edecek.

Beyaz Saray’dan ziyarete dair resmi açıklama yapıldıktan sonra bölgede takip edilmesi güç, baş döndürücü bir diplomasi trafiği, ikili-üçlü zirveler, telefon görüşmeleri başladı. Bölgenin önde gelen ülkeleri bir süredir askıda olan dosyaları raflardan indirip harıl harıl güncellemeye girişti.

Duruma en önemli soruyla başlayarak bakalım.

- Biden neden geliyor?

Biden, Trump’a karşı başkanlık yarışına girdiği dönemde bölgede ve dünyanın önemli bir kısmında şartlar çok farklıydı. Biden seçim kampanyasının başından itibaren Orta Doğu ve Arap coğrafyasındaki ABD varlığının azaltılacağının, çok sayıda asker-personel yerine küçük ve işlevsel gruplar bırakacağının sinyallerini vermişti. Her ne kadar Trump döneminde temeli atılmış olsa da ABD’nin Afganistan’dan çekildiği süreçte ABD cenahı açıkça yeni odaklarının Asya ve özellikle de Çin olduğunu söyledi.

Bu gelişmeler Orta Doğu ve Arap dünyasında kafa karışıklığına sebep oldu. ABD tamamen mi çekilecek, bölgedeki müttefikleri ile ilişkileri nasıl devam edecek; en önemlisi de Biden döneminden itibaren ABD’nin Orta Doğu ve Arap dünyası politikası ne olacak soruları öne çıkmaya başladı.

Haliyle bölge ülkeleri 2011 Arap Ayaklanması ile birlikte bölge ülkeleri ile ilişkilerini derinleştiren ve çeşitlendiren Rusya ile daha da yakınlaşmaya başladı. Bu arada özellikle petrol üreticisi ülkeler enerji ihtiyacı üzerinden Çin ile çok sayıda anlaşma yaptı.

ABD Asya’ya, bölge ülkeleri yeni müttefikler arayışına girişmişken Rusya Ukrayna’yı işgal etti ve ortalık bir kez daha karıştı.

Rusya’ya yönelik ambargolar art arda gelirken ortaya devasa bir enerji ihtiyacı da çıktı. Haliyle ABD başta olmak üzere birçok ülke petrol zengini Körfez ülkelerinin kapılarını çalmaya başladı. Körfez ülkelerinden istenen petrol üretimini arttırmalarıydı ancak bu talebin karşısına farklı talepler çıktı.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler ABD’nin talebine evet demedi çünkü hem kendileri ile birlikte OPEC üyesi olan Rusya’ya karşı açık tavır almak istemediler hem de Biden’ın İran’a yönelik esnekliğinden rahatsızdılar.

ABD’nin İran ile nükleer müzakerelere dönme isteği hatta anlaşmanın yenilenmesi halinde İran’a yönelik yaptırımların kısmen de olsa kaldırılması ihtimalinden rahatsız ülkeler listesinde bölgeden epeyce ülke var.

Şimdi Biden, bu belirsizliklerle örülü kafa karışıklıklarını, yanlış anlamaları telafi için geliyor.

- Hangi ülke ne istiyor?

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail başta olmak üzere bölgenin önde gelen ülkeleri ABD’nin İran politikasını sertleştirmesini istiyor. Bu konuda son olarak İsrail Savunma Bakanı Gantz açıkça nükleer müzakerelerden rahatsız olduklarını söyledi.

Yine Ürdün dahil bölge ülkelerinin heyecanla karşıladığı bölgede NATO tipi bir oluşum kurulması fikrinin de ana sebebi İran.

Ancak İsrail dahil bölge ülkeleri Rusya’yı da küstürmek istemiyor. Biden’ın bölge ülkelerini nasıl ikna edeceği belirsiz. Aynı zamanda bölge ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini koruma niyetini Biden’a nasıl kabul ettirecekleri de muamma.

Tabii İsrail ile bölge ülkeleri arasında normalleşme süreçleri, bölgeyi silkeleyen gıda krizi, radikal örgütler, Suriye meselesi, bölge içindeki enerji iş birlikleri gibi konular da gündeme gelecek gibi görünüyor.

Bu arada Biden’ın Suudi Arabistan ziyaretinde bir de bölge ülkelerinden liderlerin katılacağı mini bir zirve yapılacak. Yani Biden birkaç günlük ziyarette bölgenin önde gelen bütün liderleri ile görüşüp, öne çıkan bütün dosyalarını gündemine alacak gibi görünüyor.

- Bu ziyaretten ne çıkar?

ABD açısından bölgedeki müttefikleri ile ilişkilerinde muğlaklaşan noktaların belirginleştirilmesi ve bir çeşit karşılıklı güven tazeleme etkisi yaratacağı aşikar.

İsrail açısından Biden’dan Trump kadar İsrail politikalarında destek bulunamadığı biliniyor. Her ne kadar bölge ülkeleri ile normalleşme süreçleri İran ve Filistin meselelerinde İsrail lehine şartlar oluştursa da ABD’nin desteğinin sembolik önemi çok büyük.

Muhtemelen ziyaretin en büyük kazananı Suudi Arabistan ve özellikle de Veliaht Prens Muhammed Bin Salman. Bin Salman gücü ele geçirdiği ilk dönemde ABD basınında ve resmi düzeyde “Suudi Arabistan’ı dönüştürecek isim” şeklinde parlatılsa da hem Arap Baharı’nın seyri ve Katar’a yönelik izolasyon hem de Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesi sebebiyle ciddi bir gözden düşme sürecine girmişti. Biden’ın Bin Salman’a ve Suudi yönetimine ilişkin sert açıklamaları da var. Bütün bunlara rağmen Biden’ın Suudi Arabistan’a gitmesi elbette Bin Salman’ın mini zaferi sayılabilir.

Ancak Biden İran’a karşı daha sert bir tutum izlemeye ikna edilse bile Rusya konusunda hangi ara formüllerin uygulanacağı muamma.

Nitekim artık Rusya da bölgede ve bölge ülkeleri ile ilişkileri 10 yıl önceki gibi değil.

Ayrıca ABD’nin bölge politikası hâlâ belirsiz ve Biden’ın bölge ziyaretinin tek sebebi enerji konusu!

Her halukarda, tarihi bir ziyaret olacağı ve bölgenin geleceğini şekillendirecek yeni süreçlerin temelini atacağı kesin!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...