30 Haziran 2022 04:17

Hak özneleri: Herkes, hiç kimse

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

İnsan hakları hukukunda “hak öznesi” nitelemesi hakkın sahibinin kim olduğuna işaret eder. Söz gelimi, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde, “Herkes, hiç kimse,  bütün insanlar, halklar, halklar, çocuk, küçük, genç, bütün çalışanlar, çalışanlar, aile, anne-baba, çiftler, kadın, kadın-erkek, sanık,; zanlı, suç isnat edilen” kişilerin  hak öznesi olarak  nitelendiği görülmektedir. (Gemalmaz M. Semih, temel belgelerde İnsan Hakları,İHD yayını, s.295, 1995) .

1993 yılı haziran ayında Viyana’da gerçekleştirilen Dünya İnsan Hakları Konferansı sonucunda kabul ve ilan edilen Viyana Belgesi’nin 5/a maddesinde, bütün insan haklarının evrensel olduğu, bölünmez olduğu, birbirine bağlı olduğu ve birbiriyle ilişkili olduğu yazılıdır. Devamı olan 5/b maddesinde de, uluslararası toplumun insan haklarını global olarak, “adil ve eşit biçimde, aynı temelde, aynı vurguyla” kavraması gerektiği yazılıdır. 5/c maddesinde devletin insan haklarını geliştirme ve koruma ödevine vurgu yapılmaktadır. Şöyle denmektedir: “Ulusal ve bölgesel özellikler ve çeşitli tarihsel kültürel ve dinsel temeller anlam ve önemi akılda tutulduğunda,

i-) Siyasal, ekonomik ve  kültürel sistemler dikkate alınmaksızın,

ii-) Bütün insan haklarını ve temel özgürlükleri geliştirmek ve korumak Devletin ödevidir.”

İnsan haklarını geliştirme ve koruma ödevi var, her devletin.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde herkes/hiç kimse olarak hak sahiplerinin belirtildiği haklar ve özgürlükler, 2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14/1,15,17,18,19,20,21/1,2,22,23,24,25/1, 26/1, 27,28,29/1 maddelerde belirtilmektedir. 30 maddelik Evrensel Bildiri’nin 27. maddesinde herkes/ ve hiç kimse sözcükleriyle hak ve özgürlük sahipliğine vurgu yapılmaktadır.

Burada sayılmayan maddelerden 1. madde ve 21/3. madde bütün insanlar ve halklar nitelemesinde bulunulmaktadır.16. maddede ise, kadın/erkek, aile, anne, anne, baba, çiftler  hak ve özgürlük özneleri olarak sayılmaktadır.

İdeolojik, siyasi, etnik, dini ya da daha farklı nedenlerle, söz gelimi tesettürlü/başörtülü  bir kadının kadın haklarını ya da insan haklarını savunmamak mazur görülebilir mi? Uğradığı ihlalleri görmezden gelebilir miyiz?

Başka bir örnek de LGBTİ+lar konusunda verilebilir.

Başörtülü bir insanın haklarını savunmak sizi “irtica” savunucusu, “irticacı” yapmaz. Ya da LGBT+lara konan yasaklara karşı gelmek, yasakların kaldırılmasını istemek, LGBT+ların haklarını savunmak, sizi LGBTİ+ yapmaz.

O halde tartışılacak şey, haklar ve özgürlükler değil, senin/benim bu konulara yaklaşım tarzımızdır. LGBTİ+ların UNESCO Hoşgörü İlkeleri Bildirisinde yer alan “kendi oldukları gibi yaşama hakları” vardır ve bu hakka saygı gösterilmelidir. En başta devletler saygı göstermeli. Sonrada tek tek bireyler, toplumlar. UNESCO’nun Hoşgörü İlkeleri Bildirisi’nin 1/4. maddesi (1995) şöyledir: “Hoşgörü, doğası icabı görünüşü, durumu, konuşması, davranışı ve değerleriyle çeşitlilik arz eden tüm insanları, barış içinde ve kendi oldukları gibi yaşama hakkına (have the right tol ive in peace and to be as they are) sahip bulundukları gerçeğini kabul etme anlamına gelir.”

Herkes ya da hiç kimse ile kastedilen, kelimenin yalın anlamıyla, herkes ve hiç kimsedir.

Her insan.

LGBTİ+lar ya da değil. Türbanlı ya da değil. Türk, Kürt ya da Ermeni de olabilir, olmayabilir de. Her kim olursa olsun, haklara ve özgürlüklere sahiptir. İnsan hakları ve özgürlüklerine…

İhlal varsa karşı çıkmak lazım. Hakları ihlal edilen kim olursa olsun, karşı çıkmak lazım…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...