Erdoğan... Öcalan... Demirtaş... Daldan dala hoppala!
Recep Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: Mustafa Kamacı/AA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki akşam katıldığı NTV yayınında “Öcalan, Demirtaş’ın açıklamalarından rahatsız’ demiştiniz böyle bir bilgi mi var?” sorusuna “Var ki söylüyorum” yanıtını verdi. Bilindiği gibi Erdoğan daha önce partisinin meclis grup toplantısında “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” demiş ve bu sözleri yeni bir siyasi tartışma başlatmıştı.
Bu köşede geçen hafta yayımlanan “Kürt sorunu ve hesap verme tartışması” yazısında Erdoğan’ın bu açıklama ile Kürt sorununda “çözüm süreci”nin bitirilmesinin ve şiddet politikalarına dönüşün sorumlusunun HDP/Demirtaş olduğunu ve bu konuda Öcalan’ın da kendileri gibi düşündüğünü göstermeye çalıştığına dikkat çekilmişti. Devamında da bu tutumun arka planında seçime giderken HDP’nin kapatılması hesabıyla birlikte Kürtlerde beklenti ve kafa karışıklığı yaratarak kendi iş birlikçilerine alan açma hedefinin bulunduğuna işaret edilmişti.
Erdoğan, katıldığı canlı yayında bir yandan Öcalan ile ilgili iddialarını tekrar ederken öte yandan bu iddialarını boşa çıkaracak açıklamalar yapmaktan da geri durmuyor. “Edirne’deki İmralı’dakine hesap verecek’, derken ne anlatmak istediniz?” sorusuna daldan dala atlayarak verdiği yanıt, yeni bir prompter kazası olduğunu düşündürüyor. Ama verilen yanıt, her durumda Erdoğan’ın ve yardımcılarının kafasının çok karışık olduğunu gösteriyor. Çünkü bu soruya “Onu aslında Abdullah Öcalan’a sormak lazım. Öcalan’ın, Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek” diyerek yanıt vermeye başlayan Erdoğan, sonra birden “HDP’nin terörist elebaşıyla ilgili heykelini dikeceğiz vaatlerini hatırlayın. ‘Biz sırtımızı şuraya dayıyoruz’ diyenleri hatırlayın” diyor. Derken “FETÖ’cüleri serbest bırakacağız’ diyenler bunlar değil mi? CHP değil mi?” diyerek CHP’ye atlıyor. Ardından da “Bu hanım terörist başının salıverileceğini zannediyor” sözleri ile Akşener’e geçiyor ama Akşener’den söz edildiğini araya giren “gazeteciler” hatırlatıyor.
Erdoğan’ın bu sözleri, güç kaybeden iktidarının karşı karşıya kaldığı ikilemi çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor. Yoksa hem Öcalan’ın HDP/Demirtaş’tan rahatsız olduğu iddiasını gündeme getirip hem de HDP ve “zillet ittifakı”nın Öcalan’ın serbest bırakılması pazarlığı yaptığını söylemenin başka bir izahı olamaz.
Eğer HDP ve Millet İttifakı Öcalan’ın serbest bırakılması pazarlığı yapıyorsa Öcalan niye onlardan rahatsız?
Öcalan İmralı’da mı kalmak istiyor?
Dahası madem Erdoğan, kendisine sorulan soruya “Onu aslında Abdullah Öcalan’a sormak lazım” diyerek yanıt veriyor, o zaman neden Öcalan’ın üzerindeki tecridi kaldırıp ne söylediğini herkesin duymasını sağlamıyor?
Oysa Öcalan’ın 1999’da uluslararası bir operasyonla Türkiye’ye getirilip İmralı’ya konduğu tarihten bu yana Öcalan’ın koşulları ve devletin Kürt sorununda uyguladığı politika arasında hep bir paralellik oldu. İktidarın Kürt sorununu baskı ve şiddet yöntemleriyle çözme politikasını uyguladığı dönemlerde İmralı’ya giden kosterler hep “bozuk” oldu. “Çözüm süreci”nde olduğu gibi iktidar, Öcalan’ın görüşlerini açıklamasını kendi politik hesapları için yararlı gördüğünde ise; heyetlerin her hafta İmralı’ya gidip görüşme notlarını kamuoyuyla paylaşmasının önü açıldı. Dolayısıyla bugün de ailesi ve avukatlarıyla görüşmesi engellenen Öcalan üzerindeki tecrit, Kürt sorununda uygulanan politikanın bir devamı olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle Kürt sorununu “terör” parantezine almayı gerici-faşist bir rejim inşasının dayanaklarından biri olarak gören Erdoğan ve onun Cumhur İttifakı, Öcalan’ın kendileri gibi düşündüğünü söylerken bile tecridi kaldırmaya yönelik bir adım atmıyor.
Sadece bu da değil. Erdoğan’ın açıklamalarının altını kazıdığınızda aslında Demirtaş ve arkadaşlarının neden hapishanede olduklarının yanıtını da görüyorsunuz.
Erdoğan, “Öcalan’ın, Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek” diyor. Burada Erdoğan’ın Demirtaş’ın hangi mesajlarından söz ettiği bir sır değil. Demirtaş, 31 Mart 2019 yerel seçimleri ve sonra 23 Haziran’da tekrar ettirilen İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde “Bütün halkımıza, tabanımıza çağrım ve varsa azıcık hatırım, ricam şudur ki, gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip ‘faşizme hayır’ anlamına gelecek oyunuzu kullanın” demişti.
Bu durumda Erdoğan’a sormak lazım: Madem Öcalan, Demirtaş’ın mesajlarından rahatsız; o zaman neden Demirtaş ve arkadaşlarını “Terör örgütünün talimatlarını yerine getirmek” iddiasıyla yıllardır hapishanelerde tutuyorsunuz?
Çünkü mesele, “terör” meselesi değil; “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışından başlayarak Demirtaş ve arkadaşlarının iktidarın politik hesaplarına karşı bir tutum almış olmasıdır.
Uzatmadan söyleyelim: Kendi bekası için ülkenin sorunları üzerinde böyle tepinmekte bir sakınca görmeyen bir iktidarın kendisi bu ülke ve halkları için bir beka sorunu haline gelmiş demektir.
- 31 Mart seçimleri ve Kürt sorunu 29 Mart 2024 04:30
- Moskova saldırısı ve Rusya’nın ‘savaş’ ilanı! 26 Mart 2024 07:58
- Kürt sorununda yeni hesaplar ve Newroz 21 Mart 2024 05:40
- İktidarın HÜDA PAR hesabı 19 Mart 2024 04:45
- Müstemlekecilik ve “Güneydoğu’yu uçurmak”! 15 Mart 2024 04:44
- Fidan’ın ziyareti ve ABD’nin araladığı kapı 12 Mart 2024 05:00
- Gazze’deki ateş ve Yusuf Kaplan’ın mumu-2 08 Mart 2024 04:40
- Gazze’deki ateş ve Yusuf Kaplan’ın mumu-1 05 Mart 2024 05:00
- 1 Mart tezkeresinden bu yana ABD ile ilişkilerde yalan ve gerçekler! 01 Mart 2024 04:57
- Yerde yıkım gökte KAAN! 27 Şubat 2024 08:48
- Münih Zirvesi: Kurtlar sofrasında barış ve güvenlik! 20 Şubat 2024 05:00
- Yeni SMO planı dikiş tutar mı? 16 Şubat 2024 04:50