TÜSİAD ‘gitmekte olanı’ görmüş, ‘at değiştirme’ isteğini ortaya koymuştur
Fotoğraf: DHA
Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneğinin (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu (YİK) toplantısında, “TÜSİAD’ın 50’nci yıl projesi” olarak, “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” başlıklı raporun tanıtımı da yapıldı.
19 Ekim günü yapılan TÜSİAD YİK’inin bu toplantısı her halde yakın gelecekte, her yeni siyasi gelişmede yeniden tartışılacaktır.
Çünkü TÜSİAD’ın bu son YİK toplantısında YİK Başkanı Tuncay Özilhan ve Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’nin konuşmalarında adını vermeden ama herkesin anlayacağı bir açıklıkla;
- İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı,
- Kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi,
- Merkez Bankasının bağımsızlığı ve öteki “denge ve denetleme” kurumlarının güçlendirilmesi,
- Laiklik, şeffaflık, demokratik normların yükseltilmesi gibi isteklerini tek adam yönetim sistemini reddeden bir anlayışla ortaya koymaları her halde Erdoğan ve Bahçeli başta olmak üzere tek adam yönetiminin savunucularının tüylerini diken diken etmiş olmalı!
TÜSİAD KRİTİK DÖNEMLERDE SİYASETE AÇIKÇA MÜDAHALE ETMİŞTİR
TÜSİAD Türkiye burjuvazisinin en iri kesiminin örgütüdür. Kurulduğu 50 yıldan beri de sistemin egemen sınıfının en etkili örgütüdür. Olağan koşullarda kendilerinin iktidarların arkasındaki gerçek güç olduğunu hissettirmemeye çalışan TÜSİAD, sistem tıkandığında, kritik noktalarda siyasete de açıkça müdahale ederek (ekonomide, çeşitli siyasi odaklar ve bürokrasideki uzantılarıyla da) “Hat düzeltmesi” yapmakta, yeni iktidar seçenekleri ortaya çıktığında, uzunca bir zamandır kendine hizmet edip ancak şimdi ayak bağı haline gelen eski hizmetkarlarına güle güle demek için harekete geçmekten çekinmemiştir.
TÜSİAD kuruluşundan 1 yıl sonra gerçekleşen 12 Mart darbesini desteklemekte, 1979’da Ecevit Hükümetini devirmek için Avrupa’da kentlerin caddelerine afişler asarak Ecevit Hükümetine destek verilmemesi çağrıları yapan kampanya düzenleyerek 12 Eylül darbesine ve girişimlerine açıkça destek vermekte tereddüt etmemiştir.
AKP’nin iktidara gelmesine de açıkça destek veren TÜSİAD’ın son YİK toplantısında da 2007’ye kadar olan AKP iktidarının faaliyetlerine övgüler dizilmiştir. Dahası, AKP iktidarının kendisini hedefe koyan açıklamaları karşısında bile soğukkanlı sessizliğini koruyan TÜSİAD, 20 yıllık AKP iktidarı boyunca övgülerini yüksek sesle ifade ederken eleştirileri üstü örtülü ve mümkün olan en düşük perdeden ifade eden bir çizgi izlemiştir.
İÇİNDEN GEÇİLEN SÜREÇTE TÜSİAD‘IN AÇIKLAMALARININ ANLAMI
TÜSİAD’ın 19 Ekim toplantısında çizilen çerçeve ve ortaya konulan tutum, elbette ki ne 1978’deki Ecevit Hükümetinin düşürülmesi içen yürütülen kampanya, ne de 12 Mart, 12 Eylül cuntalarına yönelik destek kadar açık bir tutumdur. Ancak, gerek iktidarın en hassas sinir uçlarına dokunan; yargı bağımsızlığından laikliğe, güçler ayrılığının güçlendirilmesinden İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının kabul edilmezliğine yönelik eleştiriler, adı verilmese de açıkça Erdoğan’ın tek adam yönetimine yöneliktir. Ki, bu eleştiriler tek adam yönetimi tarafından, kendilerine karşı, kabul edilemez bir başkaldırı olarak görülecektir.
Dahası TÜSİAD’ın bu eleştirileri aynı zamanda;
1) AKP iktidarının ekonomik politikaları başta olmak üzere iç ve dış politikalarının, geri dönülemeyecek biçimde açmaza sürüklendiği,
2) Halk arasında iktidarın politikalarına karşı oluşan hoşnutsuzluğun yayıldığı, ve kamuoyundaki yapılan anketlerde tek adam yönetiminin geniş halk kesimleri içindeki desteğini büyük ölçüde kaybettiğinin ortaya çıktığı,
3) “AB ilerleme raporu”ndaki AKP’ iktidarına yönelik eleştirilerin ve ABD, Fransa ve Almanya büyükelçilerinin de içinde olduğu 10 ülkenin Ankara büyükelçilerinin ABD Büyükelçiliği Sitesinden yayımlanan “Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması” çağrısı vesilesiyle ifade edilen normların TÜSİAD’ın YİK toplantısında tek adam yönetimine yapılan eleştirilerle örtüştüğü dikkate alındığında TÜSİAD yöneticilerinin eleştirilerine, eleştirilerinin ötesinde iktidara karşı bir siyasi tutuma da karşılık gelecek bir karakter kazandırmaktadır.
TÜSİAD’IN AKP ATINDAN İNMİŞ OLMASI ONU ANTİEMPERYALİST YAPAR MI?
Kısacası TÜSİAD, bu son YİK toplantısında; tek adam yönetimi olan Erdoğan AKP iktidarının artık sonuna geldiğini ve bu iktidara karşı bir seçeneğin oluştuğunu dikkate alarak, “At değiştirmeye” hazırlandığını göstermiştir.
Kuşkusuz ki kimi çevreler bu açıklamalardan kalkarak TÜSİAD’ın bir demokrasi gücü olduğuna kadar vardırırken, yandaş propaganda ise AKP’nin sermaye karşıtlığından emperyalizme karşı mücadele eden antiemperyalist bir odak olduğu propagandasına hız vereceklerdir. Ki, bu tartışmanın önümüzdeki günlerde yoğunlaşacağını söyleyebiliriz.
Ama burada şunu şimdiden söyleyebiliriz ki, TÜSİAD; 1979’da Ecevit Hükümetini devirmek için kampanya düzenlerken, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin destekçisi ve organizatörlerinin içinde yer alırken, AKP’nin iktidara gelmesinin baş destekçiliğini yapıp sonraki yılarda da onun girişimlerinin arkasında dururken ne kadar demokratsa bugün de o kadar demokrattır!
AKP ve Erdoğan da; 20 yıla dayanan devri iktidarında 20 yılda çeşitli iş kollarında 16 grevi yasaklar ve kamuya ait ne varsa, ülkenin yer altı ve yer üstü servetlerini yandaş sermaye kliği başta olmak üzere sermayenin yağmasına açıp işçileri, emekçileri işsizliğin, yoksulluğun, hayat pahalılığının pençesine atarken ne kadar kapitalizme karşıysa bugün de kapitalizme o kadar karşıdır.
Ve elbette AKP ve Erdoğan dün ABD ve Rusya’nın bölge egemenliği stratejisine uymak için bölgeyi ve Türkiye’yi emperyalistlerin müdahalesine açık hale getiren, emperyalistlerin bölgeye yerleşmesine meşruiyet kazandıran yeni Osmanlıcı dış politika girişimlerini hayata geçirirken ne kadar antiemperyalistse bugün de o kadar antiemperyalisttir!
Aradaki fark, AKP’nin artık TÜSİAD ve emperyalistler adına Türkiye’yi yönetmek için ihtiyaçları olan halk desteğini yitirmiş, dolayısıyla “kullanışlı bir güç” olmaktan çıkmış olmasıdır.
Gerisi kara propagandadır, lafügüzaftır!
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15