07 Ekim 2021 00:44

Enflasyon çıkmazı

Pazarda alışveriş yapan insanlar

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) eylül ayı enflasyon verilerini hafta başında açıkladı. TÜİK’in verilerine göre tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) eylülde aylık yüzde 1.25; yıllık yüzde 19.58 oldu. Türkiye, yüzde 19.58’lik resmi enflasyon verilerine göre dünyada 193 ülke arasında en yüksek enflasyonu olan 12’nci ülke.

Eylül 2021’de, enflasyon sepeti endeksinde yer alan 415 ürünün 318’inin ortalama fiyatında artış yaşanırken, 51’inin ortalama fiyatında düşüş yaşanmış. 46 ürünün ortalama fiyatı ise değişmemiş. Enflasyon sepeti içinde halkın yüksek oranda harcama yaptığı kalemlerdeki artış oranları uzun süredir ortalamanın üzerinde seyrediyor. TÜİK’e göre gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarındaki artış yüzde 28.79; ev eşyasında yüzde 23.27; konutta yüzde 20.97 ve ulaştırmada yüzde 20.21.

TÜİK’in enflasyon sepetindeki ürünlerin oransal ağırlıkları enflasyonun hesaplanması açısından önemli gibi görünse de, sınıfsal eşitsizliklerin giderek derinleştiği, gelir dağılımının hızla bozulduğu, yoksullaşmanın hiç olmadığı kadar arttığı koşullarda herkese güven verecek doğru verilerin açıklanmasını beklemek hiç gerçekçi değil.

Ülke nüfusunun büyük bölümünü oluşturan emekçiler gelirlerinin büyük bölümünü gıda, barınma, ulaşım vb. gibi zorunlu ihtiyaçları için harcıyorlar. En temel gıda harcamalarını bile yapmakta zorlanan milyonlarca insanın karşı karşıya olduğu ekonomik sorunlar ve iliklerine kadar hissettikleri hayat pahalılığını simgeleyen gerçek enflasyon ile orta ve üst gelir gruplarında yer alanların enflasyonunun hesaplanma sürecinde sayısız soru işareti olan tek bir oran üzerinden değerlendirmek elbette doğru değil.

TÜİK’in tartışmalı verilerinin aksine Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre eylülde aylık enflasyon artışı yüzde 2.89; yıllık ise 44.70! TÜİK’in ve ENAG’ın açıkladığı rakamlar arasında bu kadar fark olması hiç normal değil. Günlük yaşamında hayat pahalılığını yakından hisseden milyonlar açısından bakacak olursak TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin inandırıcılık ve güvenilirlik sorununun hiç olmadığı kadar arttığını söylemek mümkün.

İktidarın ekonomik kriz ve salgının iç içe geçtiği koşullarda uyguladığı yanlış ekonomi politikalarının sonucunda yaşanan hızlı fiyat artışları özellikle ücretli emekçileri ve ailelerini derinden etkiliyor. Fiyat artışları uzun süredir halkın gelirinden çok daha fazla arttığı için milyonlarca insan satın alım gücünde yaşanan azalmanın da etkisiyle daha da yoksullaşıyor.

Çalışan nüfus içinde gelir düzeyi farklılaştıkça, farklı gelir gruplarının tüketim harcamalarında yaşanan değişim nedeniyle karşı karşıya kaldıkları ya da hissettikleri enflasyon açıklanan resmi verilerden ister istemez farklı oluyor. Bu durum yarısından fazlası asgari ücret ve altında ücret alan, düşük gelirli ya da düzenli geliri olmayan milyonlarca emekçi açısından içinden çıkılması güç bir sorun haline geldi.

Ekonomide alınan yanlış kararlar nedeniyle döviz kurlarında yaşanan artışın, önce üretici maliyetlerini ardından gecikmeli de olsa fiyatlar genel düzeyini yükseltmesi enflasyonun artmasına neden oluyor. Enflasyonun artması da faizlerin üzerinde baskı oluşturuyor. Ekonomide yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin çarşıya, pazara ve hanelere yansıması gösteriyor ki Türkiye ekonomisi etkilerini arttırarak hissettirecek bir enflasyon çıkmazı içine girmiş durumda.

Ekonomik kriz ve salgın sürecinin devam etmesiyle birlikte gıda ürünleri başta olmak üzere, temel tüketim ürünlerinde yaşanan fiyat artışları ve temel tüketim ürünlerine yapılan çift haneli zamlar, milyonların hissettiği gerçek enflasyon ile TÜİK’in hesapladığı resmi enflasyon arasındaki makasın önümüzdeki aylarda daha da açılması şaşırtıcı olmayacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...