02 Eylül 2021 00:12

Sansürler

Gazete tomarları ve sosyal medya logoları üzerinde yasak işareti

Görseller: Pixabay, Kolaj: Evrensel

Paylaş

Türkiye’de internet sansürleri çok çeşitli konularda yoğunluk kazanıyor. Sansüre bütün çeşitleri ve biçimleriyle karşı çıkmak lazım. Ceza ve çeşitli kanunlardaki yasaklara, tabulara, idari kurumların, soruşturma ve yargı kurumlarının baskılarına…

Vaktiyle, 12 eylül döneminde (1983) çıkarılan 2908 sayılı Dernekler Kanunu vardı. Bir de onun sansür maddesi olan 44. maddesi. Dernekler bildiri yayımlamadan önce, yayımlayacakları bildiriyi mülki idare amirliğine ve cumhuriyet savcılığına vermek ve 24 saat geçmeden de yayımlamamak zorundaydı.

Biz İHD Ankara Şubesi yönetim kurulu üyeleri olarak, daha ilk açıklamamızda, üçer ay hapis cezası almıştık, bu maddeye aykırı hareketten, 1988 yılında… 1995 yılında Kayıplar Bulunsun kampanyası için basın açıklamasında, boş ayakkabılar afişi nedeniyle İHD Genel Başkanı Akın Birdal da 44. maddeyi ihlalden ceza almıştı. Afiş önce savcılığa ve valiliğine verilmeliymiş! Şimdiki 5253 sayılı  Dernekler Kanunu’nda (2004) öyle bir madde yok ama sansürün izine her alanda rastlamak mümkün…

Soruna, “sanatsal ifade özgürlüğü” (Ulaş Karan) boyutuyla bakıldığında da, gördüğümüz-görebildiğimizden daha geniş bir alandaki yasaklar/tabular dünyası ile karşılaşıyoruz.

Güncelliği nedeniyle anlamak kolay. Genco Erkal tek kişilik oyunları için salon bulamama ile karşı karşıya kaldı. Hapsedilmek istenmesi yetmezmiş gibi…

Kürtçe oyunlara da salon yok, uzun zamandır. Pandemi ya da mevzuat falan değil, fiili durum bu. Salon sahiplerinin ve arkasındaki iradenin takdiri.

Olan, insan haklarına ve onun bir parçası olarak özgürlük hakkına oluyor. Hak savunucularının, yazarın, oyuncunun, ışıkçının, yönetmenin, yapımcının, organizatörün, dillerin ve kültürlerin, seyircinin…

Her gün sulh ceza hakimliklerinin kararlarını okuyoruz. Daha çok cumhurbaşkanına hakaret, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği propagandası , “devlete karşı suçlar…” vb…

Pek üzerinde durulmayan, erotik diye nitelendirilen video ve film sansürleri var. Pornoyu geçtik, erotik diye… Öpüşmek yasak, dekolte yasak… LGBTİ+ları saymıyoruz bile…

Sınırlandırmada belli bir standart yok. Daha doğrusu insan hakları belgelerindeki standartları ve o standartlarla uyumu, uygunluğu gözeten yok. TV dizilerinde bile dudak dudağa öpüşmek neredeyse yasak. Sinema filmlerindeki, videolarda kayıtlı sevişme sahnelerini kesip atmış sansür görevlileri. Sansür görevlilerinden kastım sadece devlet görevlileri değil. Yapımcılar, mülkiyet sahipleri, onlar. Devlet talimat veriyor hatta vermeden leblebiyi anlıyor bizim ticari kuruluşlar. İsterseniz, arama motorlarına, videolara  bir girin sevgili okurlar. Otosansürü görmek mümkün.

Makası tutan el elbette son tahlilde devlet eli.

29 Ağustos pazar günü, İfade Özgürlüğü Derneğinin engelli web ile birlikte çalışmalarının yer aldığı internet sitesine girdim. Adres şöyle:  https://ifade.org.tr/engelliweb/

Sitedeki 25 Ağustos tarihli haberde, “KATEGORİ: ENGELLİWEB – ERİŞİME ENGELLENEN WEBSİTELERİ, HABER VE SOSYAL MEDYA HESAP VE İÇERİKLERİ” başlığı altında 4 haber yer alıyor.

Çeşitliliğe bakar mısınız? 1) TFF uyuşmazlık çözümü kurulu başkanı ve Halkbank hakkındaki haberler (İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliği), 2) Kocaeli Şehir Hastanesi tramvay hattı yapım işi ihalesinin iptal olması ile ilgili haberler (Erişim Sağlayıcıları Birliği), 3) İfade Özgürlüğü Derneği web sitesindeki bir içerik silindi (Büyükçekmece Sulh Ceza Hakimliği), 4) Etha, Kızıl Bayrak, Jinnews ve Nupel erişime engellendi (Diyarbakır, Eskişehir Sulh Ceza hakimlikleri).

İşte böyle!

Suç zincirinin halkaları sadece depremlerde, yangınlarda, sellerde aranmasın. Ya da artık biliniyor, sulh ceza hakimlikleri oluşumunda ve pratiğinde değil yalnızca, yanlışlık. Yasakçılığa da bütüncül bakmak lazım. Hayatın bütün alanlarını kapsıyor…

Şirketler, yayın sahipleri, servis sağlayıcılar, arama motorları,  sansür zihniyeti taşıyan siyasi iktidarlara gönüllü hizmet veriyorlar.

Otosansür, değerli İsmail Beşikçi’nin veciz ifadesiyle, “zihnimizdeki karakollar”dır.

Evet internet sansürleri meselesinde,  erotik /merotik diyerek makaslar çalışıyor.

İnternet sansürlerinin bahsettiğimiz bu türü hakkında çok az konuşuluyor, yazılıyor. Sanatta sansürün bir türü bu. Dizilerde, filmlerde öpüşme, sevişme sahneleri, kadınların mini etekli, göğüs dekolteli  hallerinin yasaklanması, artık ne derseniz, sokak yasakları neyse odur işte, sanatsal sansür ve yasakları…

İşe bakın! Küçükleri Muzir Neşriyattan Koruma Kanunu diye 1117 sayılı Kanun var. Bu kanuna dayalı olarak oluşturulmuş sansür kurulları var… Bakanlıklar bünyesinde çeşitli (bize göre sansür) kurulları var. İsterseniz bir bakın Kültür ve Turizm bakanlığı mevzuatına, sinema, tiyatro sansür kurulları işlevi gören kurullara…

Sorunun çözümü,  özgürlük ilkesindedir...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...