21 Ağustos 2021 23:01

İhbar mektubu

Dağı kazan iş makineleri

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

PAZAR
Paylaş

Size bu hafta Kayseri Develi Altın Madeni ile ilgili mailime gönderilen bir ihbar mektubundan bölümler aktaracağım. Geçen aylarda işçilerin kanında kurşun çıktığını raporları ve uzman görüşleri ile haberleştirdiğimiz Kanadalı Centerra Gold-Öksüt altın madeni ile ilgili bu mektubun da öncekiler gibi yine kaymakamlık, valilik, çevre il müdürlüğü dahil birçok devlet kurumuna gönderildiğinden eminim. Yine eminim ki ilgili kurumlar bu mektupta yazılanlarla ilgili kıllarını dahi kıpırdatmamışlardır...

BOZKIR DEVLET ELİYLE YOK EDİLİYOR!

Mektuba geçmeden önce bu yıl Hacıbektaş'a bağlı köyümden Kayseri'ye giderken gördüğüm bir manzaradan bahsedeyim.

Bir zamanlar Fethullah Gülen cemaatinin en önemli şirketlerinden birisi olan İpek Grubuna ait Koza Altın Şirketi 15 Temmuz darbe girişiminden sonra TMSF bünyesine alındı. Yıllardır kâr rekorları kıran şirketin altın madenlerinden birisi de Kayseri Himmetdede Altın Madeni. Tam Kayseri-Nevşehir il sınırında bulunan maden işletilmeye başladığı günden bu yana bozkırı zehirlemeye, suyunu tüketmeye, bölgeye etkisi yıllarca devam edecek korkunç bir çevre kirliliği yaratmaya devam ediyor. Yani anlayacağınız bozkır, kelimenin tam anlamıyla devlet eliyle katlediliyor!

İklim krizinin her geçen gün etkisini daha çok hissettirdiği kuraklık günlerinden yeraltından saatte 216 bin litre suyu tek başına çekip kullanıyor bu altın madeni. Üstelik bu 216 bin litre / saat rakamı madenin ilk ÇED raporunda verilen rakam. O günden bu yana maden birçok kez kapasite artırdı. Anlayacağınız bugün yeraltından çok daha fazla suyu çekiyorlar!

HANİ HİÇBİR ŞEY YOKTAN VAR OLMUYORDU?!

Altın madeninin bölgeye gelmeden önceki ve çalışmaya başladıktan hemen sonraki fotoğrafları ile yöredeki coğrafyanın aradan geçen yıllar içindeki değişimi gerçekten korkunç! Kayseri-Ankara bölünmüş yolundan geçenler yolun kenarında bulunan maden tesislerinin her geçen yıl bir ur gibi nasıl büyüdüğünü mutlaka fark etmişlerdir. Pasa tepelerinin nasıl yükseldiği, sadece ağız kısmı görünen açık ocağın genişliği ve derinliğinin nasıl da arttığı dikkatle bakan gözlerden kaçmamıştır. Kaçması da olanaksız zaten çünkü tel örgülerle çevrili maden sahası kocaman bir köyü içine alacak kadar etrafa alabildiğine yayıldı...

Bu yıl da madenin yanından geçerken gördüğüm manzara bir kez daha içimi burktu. Bugün dev gibi birkaç tane pasa dağının yükseldiği o toprakların 5-10 yıl öncesine kadar buğday tarlaları olduğu günlerin tanığıyım! Bozkırın, uçsuz bucaksız düzlüğünde bu tepeler yoktu o zamanlar. Sarı buğday tarlalarının, kırçıl otlarla kaplı yassı tepeciklerin ve aralarına serpiştirilmiş gibi görünen elma-armut-kayısı bahçelerinin bulunduğu bir yerdi Himmetdede'deki madenin bulunduğu alan. Bugün, gölgesi karayoluna vuran iki dağ peydahlandı ovada! Bugün o iki dağın arasında dev gibi bir çukur var. Çukur dipsiz bir kuyu gibi toprağı oyarak ilerliyor bozkırın kalbine doğru! Altın madeni bizim neslimizin ve bu haramiler saltanatının geleceğe bıraktığı bir utanç anıtı gibi büyümeye devam ediyor...

*

DEVELİ'DEKİ MADENDEN SİYANÜR SIZINTISI BELGELERİ

Develi'deki altın madeninden gelen ihbar mektubunda diyor ki; "2019 Aralık ayında faaliyete başlayan Öksüt Altın Madeninde siyanürlü altın solüsyonu kaçağını önlemek amacıyla yığın altına geomembran serilmesine rağmen sızıntı borularından  siyanürlü su kaçağı gelmektedir. Öksüt Altın Madeni tarafından bu kaçak bilinmekte ve laboratuar analiz sonuçları her gün kayıt altına alınmaktadır. Örnek laboratuar sonuçları ekte sunulmuştur."

Kanadalı şirketin çalıştığı uluslararası bir laboratuarın siyanür sızıntısını tespit edip oranını gösteren birkaç tane analiz sonucu da gönderilmiş ihbar mektubu ile.

Mektubu yazan kişi(ler) sızıntı borusunun yerini de tarif ederek Bakanlık yetkililerinin boruyu nasıl bulacağını ve hatta bu borudan nasıl numune alacaklarını bile tarif etmişler. Çünkü ihbar mektubunda yazılanlara göre, madene daha önce gelen Bakanlık yetkilileri güya şirket görevlileri tarafından sızıntı borusundan değil kuyulardan numune almaları doğrultusunda yanlış yönlendirilmişler! Güya diye şüphemizi belirtiyoruz ki altın madenine numune için gelen teknik ekibin nerelerden numune alınacağı, sızıntı borusunun yeri vs gibi teknik işleyişi bilmesi gerektiğini düşünüyorum.

İhbar mektubundan deniyor ki; "Kuyulardan alınacak numune siyanür sızıntısını tespit etmek için yanlış yöntemdir. Sahada yapılan incelemede bu ihbarda adı geçen sızıntı borusunun mutlaka tespit edilmesi gerekmektedir. Boru tespit edildikten sonra en az iki saat beklenmesi ve numune kabının dolması gerekmektedir. İhbarın yerini bulması için mutlaka sızıntı borusunun tespit edilmesi gerekmektedir. Sızıntı borusundan akan akıntı aynı zamanda yığın alanında toprağa daha yüksek miktarlarda siyanür karıştığının kanıtıdır. Kuyulara bu sızıntının inmesi seneler alacağından kuyulardan alınan numune yanıltıcıdır."

TARİHE NOT DÜŞÜLSÜN Kİ...

Çok büyük bir olasılıkla bu mektupta yazan siyanür sızıntısı olayı ülkenin diğer yerlerindeki altın madenlerinin hemen hepsinde de yaşanıyor. Bu maden işletmelerinden yeraltına sızan siyanür sularımızı, toprağımızı kirletiyor. Bu işletmelerde de Bakanlık yetkilileri yanlış yönlendiriliyor, "kandırılıyor". Ya da biz öyle biliyoruz!..

Biz de, Himmetdede'de her geçen gün büyüyen bu kanser hücresini, Develi altın madeninden sularımıza akıtılan zehri bir kez daha ihbar ediyoruz. Tarihe not düşülsün ki, bugün üç maymunu oynayanların doğaya, canlı yaşamına, ülkenin temiz geleceğine karşı işledikleri bu suçun, bu vandallığın hesabını vermeden ölmemeleri için elimizden geleni ardımıza koymayacağız!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...