29 Mayıs 2021 00:44

Aşil topuğu, avuç içi, bel altı

Sedat Peker ve Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafları.

Sedat Peker görseli: YouTube kanalında yayımlanan videodan alıntı & Recep Tayyip Erdoğan fotoğrafı: DHA

Paylaş

Yeraltı dünyası herkesin birbirinin dilinden anladığı karanlık bir şeriat diyarıdır. Gücün hukuk olduğu bu dünyada sadece racon konuşur. Topuğa sıkma, koparma, çökme, rövanş-intikam, vurkaç yöntemleriyle yürütülen suç ekonomisi içinde sadakat ve kan bağı da bir tür racondur.

Sedat Peker bu dünyanın dilini konuşuyor. Fakat hedefindeki kişiler de aynı şeriatın tedrisatından geçtiği için kanunsuzluk sadece onun kişiye özel yoldaşı değil. Topuğuna sıkarak, parça parça, “Avuç içi avuç içi kopararak” köşeye sıkıştırmaya çalıştığı muhatapları da raconu bir kamu idaresi yöntemi haline getirdiğinden ondan daha kurumsal ve güçlüler. Asıl önemlisi, tam da bu yüzden, bu dile artık memleket nüfusu da aşina. Mafya lideri topuğa sıkmakla sonuç alamayıp bel altı vuruşlara geçtiğinde sosyal medyadaki tezahürat, dilin doğru, parçadan bütüne geçişin eksiksiz anlaşıldığını gösteriyor. 

Peker; Mehmet Ağar’la başlattığı teşhiri, eski yol arkadaşlarının veliahtlarının sırlarını dökerek genişletmesinin sonuçlarını muhtemelen ölçmüştür. Oğulların, babalarının birbirine karşı hem şantaj malzemesi hem de güvenlik çıpası olduğunu kuşkusuz biliyordur. Masasının üzerine koyduğu nesnelerin sembolik manasını önemseyen bir mafya liderine Mehmet Ağar’ınkinden Soylu’nun mahdumuna uzanarak bel altı vuruşa geçmenin; bu parça parça koparmaların nereye uzanacağı bir sır değildir.

Evlatları yüzünden birbirlerine mecbur olanların kırmızı çizgisi aşıldığında kimin kimi harcayıp satabileceğini kestirmek zor olmaz. Kendisinden önceki içişleri bakanının oğlunun para sayma makinesini ortaya sürüp Erdoğan’a 17/25 Aralık’ı hatırlatan Süleyman Soylu da belli ki bu dili gayet iyi anladı. Sonuçta mafyöz teknikleri Sedat Peker icat etmedi, o zaten kendisinden önce kurulmuş bir düzenin işletimine işlevli bir parça olarak eklenmişti. Devlet, ondan önce de içinden mafya geçen bir istasyondu.

Sedat Peker’in itiraflarıyla kısmen yaralanmış görünen iktidar aparatı şimdi musibetten fırsat çıkararak toparlanmaya çalışıyor. Fakat ‘FETÖ’ ile mücadele ederken onun mirasını harcamayan iktidar, bir mafya lideriyle mücadele ederken de aynı yöntemi kullanıyor. Sadece Peker’e değil halka da racon kesiyor. Dil de aynı dil. Yine kısasa kısas, yine intikam, yine topuğa çalışma. Partisinin grup toplantısında tam da Meral Akşener’in “Güçlendirilmiş, iyileştirilmiş parlamenter sistem” stratejisini açıklamasından çok kısa bir süre sonra Soylu’ya sahip çıkmak için kürsüye çıkan Erdoğan, lafını İkizdere provokasyonuna bağlayıp İyi Parti Genel Başkanını “Az bile olmuş. Bu bir, daha neler olacak göreceksiniz” diye tehdit etti. Böylece İkizdere’nin şu alemdeki yerinin “avuç içi” kadar bir parça olduğu da anlatılmış oldu. Asıl olarak Peker itirafları karşısında mest olan nüfusa da ayar verildi.

Mehmet Ağar için Yalıkavak Marinası neyse iktidar için İkizdere de o. Buraya, ‘Çöktüğüm alan’ muamelesi yaparken kimlerin hangi yurt parçasına gidip hangisine gidemeyeceğini sözlü bir genelgeyle belirleme cüretini de kendinde buluyor. Oy aldığı, iş çevirdiği, yandaşa ihaleye açtığı her yeri kendi malikanesi, marinası, limanı ilan ediyor ve çöküyor. Buralara ondan başkasının ayak basma hakkı ise yok! “İsteseniz de istemeseniz de!”

Siyaset çoktan beri yeraltı ilişkilerinin ters yüz olduğu bir alan. Güvenliğin ancak sadakata mecbur olduğu böyle bir dünyanın etiği elbette iğreti. Başkasının açığının kendi güvenliği haline geldiği bir şantaj ekonomisinde oğulların babaların kırmızı çizgisi olması boşuna değil. Devletin, bürokrasinin, iş dünyasının çeşitli düzeylerinde, pederlerinin kurduğu tahtta oturup para ve ikbal kesen ve bahtı, kimse dokunmadığı sürece açık veliahtların faaliyetine çomak sokmak koca bir suç ekonomisinden gelen ‘ekmeği’ gasbetmek demek. Bu yüzden oğulları, babalarının en yaralanabilir yeri, Aşil topuğu.17/25 Aralık’ta da bu gayet iyi görüldü.

İntikamcı siyaset bu en zayıf yanını genel olarak suçu bireysel olmaktan çıkarıp aileye genişleterek kendi dışına yansıtma eğiliminde. Suç ekonomisinin köşe başındaki babaların ve oğulların kirli ilişkileri saçıldıkça iktidar bloku kendisine muhalefet edenlerin aile mensuplarını tehdit ediyor, kadrolarının bağlılığını ise rehin tutuyor. Kendi topuğunu korumak için başkasının bel altına çalışanlar topluluğu bu. Montrö ile ilgili bildiri yayımladıkları için darbeci ilan edilen emekli amirallerin yakınları arasında CHP’ye üye olanların kimliklerinin Hürriyet gazetesinde yayımlanması tam da böyle bir şeydi. Medyanın da raconla terbiye edilmesinin bir örneği aynı zamanda.

Şimdi ortalık karışık, filler yine çimenliğe çıktılar. İki ateş arasında kalmadan; mafyalaşmış düzenden, düzenin kendisi olmuş mafyadan kurtulmaya bakmalı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...