15 Nisan 2021 00:30

Libya çıkış arıyor

Libya Milli Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe ve Erdoğan

Fotoğraf: Murat Kula/AA

Paylaş

Libya Ulusal Geçiş Hükümeti’nin Başbakanı Abdulhamid Dibeybe 14 bakanı ile birlikte Türkiye’deydi. Dibeybe Türkiye’den iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin kademeli olarak artırılması, Libya’nın yeniden imarı pazarında Türkiye’nin de yer alması ve en önemlisi de deniz yetki alanı anlaşmasının iki ülkenin de çıkarına olduğu yönünde açıklamalar yaparak ayrıldı.

Türkiye açısından olumlu mesajların verildiği bir ziyaret olduğu söylenebilir ancak Dibeybe’nin güvenoyu aldığından beri sınır komşusu Mısır ve kıyının diğer tarafındaki İtalya başta olmak üzere birçok ülke ile benzer mesajların verildiği çok sayıda ziyaret ve görüşme gerçekleştirdiğini hatırlamakta fayda var.

Zaten Dibeybe’nin Türkiye ziyareti Körfez ülkeleri dahil birçok ülkeyi içeren bir turun duraklarından biri.

Dibeybe, Türkiye dahil onlarca ülkenin ve aktörün ‘kapıştığı’ Libya’da dengeli bir zemin kurma arayışında. Bu nedenle, mesela deniz yetki alanı anlaşması sebebiyle karşı karşıya gelen Türkiye ve Yunanistan ile ayrı ayrı görüşüp her ikisini de zeytin dalı uzatmaya, kısacası “herkesle görüşmeye, dost olmaya hazırız” mesajı vermeye çalışıyor.

Ancak Libya’nın fiilen ikiye bölündüğü dönemde Türkiye’nin Trablus hükümeti ile yaptığı bu anlaşma Mısır ve Yunanistan’ı rahatsız ettiği gibi anlaşmanın meşruiyeti de hâlâ belirsiz.

Libya’da uluslararası anlaşmaların yenilenmesi için onaydan geçmesi, bunun için de ülkenin aralık ayında yapılacak genel seçimlerle hükümet kurması ve bu tarihe kadar da anayasa başta olmak üzere kanuni düzenlemeleri yapması gerekiyor.

Türkiye’yi yakından ilgilendiren anlaşmaların başında gelen deniz yetki alanı anlaşması konusunda Yunanistan diplomatik kanallarla baskı kurmaya, lobi çalışmaları yapmaya başladı. Anlaşmadan rahatsız olan ve buna karşı Yunanistan ile aynı saflarda yer alan Mısır’ın da Libya dosyasındaki öncelikli maddelerden biri bu.

Mısır ile Türkiye arasında ilişkilerin normalleşmesi halinde deniz yetki alanı anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi, Türkiye’nin istediği gibi olmasa da dışlanmadığı ara yol bulunması mümkün. Ancak Türkiye-Mısır ilişkileri henüz normalleşme aşamasında değil, bu yönde niyetlerin olduğunu gösteren sinyaller var henüz ve muhtemelen bu sürecin önündeki en çetrefilli dosyalardan biri de deniz yetki alanı anlaşması olacak.

Diğer taraftan Dibeybe’nin komşusu İtalya ile devam eden temaslarını da gözden kaçırmamak gerek. Dibeybe, İtalya ile karşılıklı sivil uçuşların başlatılmasından enerji devlerinden ENI ile iş birliğine ve yasa dışı göç gibi kronikleşmiş sorunlara kadar birçok konuda çalışmak istediklerini birçok kez vurguladı. Ki, Dibeybe’nin bu niyeti karşılıksız değil ve İtalya da enerji ve yeniden imar başta olmak üzere birçok alanda Libya’daki varlığını güçlendirme niyetinde.

Diplomatik temaslarda verilen mesajların karşılığının olup olmadığı genelde teknik komiteler arası görüşmelerde belirginleşir. Libya Dışişleri Bakanı Necla El Magdoş’un yakında teknik görüşmeler için İtalya’ya gideceği duyuruldu. Aynı şekilde Yunanistan ve Fransa başta olmak üzere birçok ülke Libya’nın yeniden imarı sürecinde yer almak niyetinde. Uzun süredir kapalı olan elçiliklerin ve konsoloslukların açılması için çalışmalar başladı.

Yıllar süren kanlı çatışmalarla harap olmuş, bütün kurumsal yapıları ile en az iki parçaya bölünmüş bir ülkenin geçici de olsa başbakanı olarak yaptığı resmi ziyaretler ve görüşmeler şimdilik Libya açısından olumlu bir hava yarattı. Ancak Libya hâlâ hem politik hem güvenlik açısından bıçak sırtında bir ülke. Yıllarca yerli ve yabancı tarafların doğrudan/dolaylı savaştığı Libya’da elde edilen nüfuzun/çıkarların korunması, husumetlerin gömülüp yaraların hemen kapanması pek mümkün değil.

Nitekim İtalya Savunma Bakanı Lorenzo Guerini de esen olumlu havaya karşın “Libya’daki ateşkesin hâlâ kırılgan olduğu” görüşünde.

Libya içinde Guerini gibi düşünen çok sayıda isim de var. Son olarak, Libya milletvekili Abdul Selam Nassia Arap basınında yer alan konuşmasında “Libya içinde yapılması gereken birçok iş varken geçiş hükümetinin dış ziyaretlerle vakit geçirmemesi gerektiğini” söyledi.

Nassia’nın bu eleştirisi tamamen haksız değil. Her ne kadar geçiş hükümetinin başbakanı Dibeybe kısa süre önce İtalyan gazetesine verdiği röportajda ülkedeki devlet kurumlarının yüzde 80’inin birleştiğini söylemiş olsa da hâlâ savunma, petrol, maliye gibi en önemli kurumların tek çatı altında birleştirilmesi mümkün olmadı.

Özellikle her biri tankları, ağır silahları, tam tekmil karargahları ile orduya dönüşmüş olan farklı silahlı grupların dağıtılarak tek çatı altında toplanması konusunda ilerleme sağlanamadı.

General Hafter başta olmak üzere askeri gücü olanların bu güçten kolay kolay vazgeçmesi pek mümkün değil.

Savaş döneminde askeri gücü olanların yeni ticaret ağları oluşturup büyük miktarlarda sermayeyi de kontrol etmelerini sağlayan müttefikler edindiği Libya’da bir de yabancı savaşçılar sorunu var.

Libya’daki barış görüşmeleri çerçevesinde ülkedeki yabancı savaşçıların çekilmiş olması gerekiyordu ancak ne Türkiye ve Rusya ne de Nijerya ve Çad gibi ülkelerden taşınan on binlerce paralı asker yerinden kıpırdayacak gibi görünüyor.

Paralı askerlerin varlığı da ayrı bir piyasa oluşturuyor. Libya’da birkaç ay kalıp ciddi miktarlarda gelir sağlayan bu grupların kontrol altında tutulması, varlıklarının gerekliliğini kanıtlamak üzere sabotaj gibi eylemlere girişmelerine engel olmak da ayrı bir sorun.

Ve elbette bu paralı askerlerin maaşlarından askeri organizasyonların masraflarına kadar bütün giderler büyük ölçüde Libya halkına gitmesi gereken kaynaklarla karşılanıyor.

Bu nedenle, tek çatı altında bir Libya ordusu kurulması demek savaş döneminde bol sıfırlı sermayeleri kontrol etme gücünü ele geçirenlerin tasfiyesi anlamına da geliyor. Mesela, geçtiğimiz günlerde General Hafter Bingazi’de en az 12 milyon insanın yaşayabileceği 20 bin konutluk projenin hayata geçirileceğini duyurdu. Ancak projenin finansmanına dair bilgi olmadığı gibi mimarının Hafter olacağı ve bunu halk desteğini genişletmek için önemli bir fırsat olarak gördüğünü söylemek yanlış olmaz.

Velhasıl diplomatik ziyaretlerle denge politikası yürütmeye çalışan Dibeybe hükümetinin Libya’yı Aralık ayında yapılacak seçimlere hazırlaması, parça parça olmuş ülkeyi birleştirmesi, kamu kaynaklarını tek çatı altında toplaması ve bu arada da gerekli yasal düzenlemeleri tamamlaması gerekiyor.

Libya sahasındaki yerel ve yabancı aktörlerin mücadelesinin devam ettiği göz önüne alındığında Dibeybe’nin bütün taraflar arasında dengeyi sağlaması pek kolay görünmüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...