20 Kasım 2020 23:59

Çakıcı mektubu: Siyasete ayar vermek için ‘derin devlet’ güçlerine bir çağrı adımı!

Suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'nın ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafları

Alaattin Çakıcı fotoğrafı kendi Twitter paylaşımından alınmıştır & Kemal Kılıçdaroğlu | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Organize suç örgütü (yani mafya) yöneticisi olduğu mahkeme kararlarıyla tescilli Alaaddin Çakıcı’nın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yazdığı iğrenç hakaretler ve ağır tehdit dolu mektubu son günlerde siyasetin başlıca gündemi haline geldi.

Eğer bu mektup, Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’na yazdığı bir mektup olarak kalsaydı, siyasetin konusu olmaz, Kılıçdaroğlu’nun yargıya başvurması ile konu kamuoyu gündeminden düşerdi. Nitekim geçmişte bu zat, Bahçeli ve Erdoğan’a da hakaret ve tehditler içeren mektuplar yazmış, gönderdiği mektupta Erdoğan’a hakaretten 11 ay hapis cezası da almıştı.

Burada Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’na yazdığı mektubu siyasetin konusu yapan Bahçeli’nin (ve MHP’nin) Çakıcı için; “Kılıçdaroğlu ve yanında yöresinde yuvalanan işbirlikçilere cevabım şudur: 1-Alaaddin Çakıcı bir Ülkücü şehidimizin oğludur. 2- Alaattin Çakıcı ülke ve millet sevdalısı bir Ülkücüdür. 3- Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır. Elbette üzerine atılı suçların bedelini uzun yıllar cezaevinde kalarak ödemiş bir vatan evladıdır” diyerek Çakıcı’ya yakınlığını belirtirken, mektubun aynı zamanda kendi mektubu olduğunu da (En azından mektupta yazılanları tümüyle benimsediğini) itiraf emiştir.

AKP, ‘SÜKUT İKRARDAN GELİR’ TAKTİĞİ İZLİYOR

Eğer Bahçeli siyasi yelpazenin herhangi bir yerindeki bir siyasi partinin genel başkanı olsaydı, bu tutumuna karşılık, yine de “Onun da cezasını halk versin” denilip geçilebilirdi. Ancak Bahçeli, tek adam yönetiminin ortağı, hatta ideolojisi ve siyasetini belirleyecek düzeyde etkin bir ortağı olan MHP’nin genel başkanıdır. Bu da Bahçeli’nin Çakıcı’yı, “ülke ve millet sevdalısı”, “dava arkadaşı” derken sadece MHP’nin değil aynı zamanda Cumhur İttifakının, dolayısıyla AKP’nin de “dava arkadaşı” değilse bile “yol arkadaşı” olarak görmek istediğini göstermektedir.

Çünkü bu çirkin mektubun sosyal medyada yayımlanmasının (Çakıcı bir gün sonra ikinci bir mektup daha yayımladı) üstünden bir hayli zaman geçmesine karşın;

Ülkedeki her vatandaşın can güvenliğinden de sorumlu olan İçişleri Bakanı Soylu’nun ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanına yönelik hakaretler ve tehditler karşısında ağzını açmaması,Bir haftadan beri “Yeter ki adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun” diyerek ortada dolaşan Adalet Bakanı Gül’ün bu ağır hakaretler içeren mektubu duymazdan gelmesi,Her tartışmaya sıcağı sıcağına dalmasıyla övünen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çirkin saldırı karşısında sus pus olmaları, atalarımızın “Sükut ikrardan gelir” sözünden ne anlıyorsak ona tam uymaktadır!

AKP cenahından tek ses çıkaran Grup Başkan Vekili Bülent Turan’ın, “Çakıcı’nın tehdit mektubuna ilişkin savcılık soruşturma başlattı. Biz her türlü küfür ve hakarete karşıyız bizim duruşumuz bellidir” demesi ise AKP’nin tutumuna tüy dikmiştir!

ÇAKICI MEKTUBU, TÜM MUHALİF GÜÇLERE AYAR VERME ADIMI

Çünkü içinden geçtiğimiz dönemin hassasiyetleri göz önüne alındığında, Çakıcı’nın mektubu, bir kişinin bir kişiye yazdığı mektubun ötesinde bir organize suç örgütü liderinin, iktidarın ortağı MHP ile, en azından Bahçeli ile danışıklı olarak siyasete ayar verme girişimi olarak anlamlanmaktadır.

Çünkü tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı; siyasi parti, meslek örgütü, vb. demeden kendine karşı olan her odağı; “beka sorunu”, “milli güvenlik sorunu” olarak görmekte, onları itibarsızlaştırarak, ezerek yolundan çekilmesini sağlamayı amaçlayan bir strateji benimsemiş bulunmaktadır. Çakıcı’nın Bahçeli destekli mektupla “racon kesme” biçimindeki siyaset alanına yaptığı saldırı, iktidarın hedefine koyduğu ve bugüne kadar yapılan baskılarla sindirilemeyen odaklara yönelik bir hamledir.

Daha somutlarsak, Çakıcı, mektubuyla; CHP’den başlayarak ilerici demokrat güçlere, barolar, TTB, TMMOB, mücadeleci sendikalar, aydınlar, demokratlar, bilim ve sanat çevreleri, tek adam yönetimine karşı çıkan her kesimi sindirmek için yeni bir “alet”, “derin devlet aleti” olarak sahneye sürülmesidir. Ki, bu durum aynı zamanda derin devlet güçlerinin sahaya sürülmesinin istendiğinin de işaretidir.

'MEKTUP’TA AKP’YE YÖNELİK BİR AMAÇ VAR MI?

Medyada ve siyaset arenasında Çakıcı’nın mektubunun en azından bir amacının da Erdoğan’ın “ekonomik ve hukuk alanında reform” iddiası etrafındaki gelişmelere karşı bir hamle olduğu, Bahçeli tarafından destek verilerek bir MHP mektubuna dönüştürülmesini Erdoğan’ın MHP’yi dışlayarak yeni ittifaklara yöneleceğine dair “söylentiler”e dikkat çekmektedirler. Önceki akşam Arınç’ın en azından Adalet Bakanıyla görüşerek de Demirtaş ve Kavala’nın tahliye edilmelerine varan açıklamaları dikkate alındığında, Çakıcı mektubunun AKP içindeki arayışlara bir müdahale amacı olması (AKP’ye yeni bir ayar verme) da şaşırtıcı olmaz. Ancak bu konuda daha kesin şeyler söylemek için Arınç’ın söylediklerine bakarak sonuç çıkarmak doğru olmaz. Çünkü bu konuda Arınç güvenilir bir kaynak olmamıştır. Bu yüzden Çakıcı mektubunun AKP içine müdahale olduğu konusunda daha çok veriye ihtiyaç vardır.

Kısacası Çakıcı’nın mektubunun, Bahçeli tarafından sahiplenilip “Bahçeli-MHP mektubu”na dönüştürülmesiyle, “derin devlet güçlerinin” ülke siyasetine ayar vermek için harekete geçirilmesine yönelik bir adım olarak değerlendirileceği anlaşılmaktadır.

Ama şimdiden şunu söyleyebiliriz ki, önümüzdeki günlerde hem MHP ile AKP arasında, hem de Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı ve ilerici demokrat güçlerle arasındaki mücadelenin daha da sertleşeceği tartışmasızdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...