17 Kasım 2020 23:11

Büyüklere masallar

Elinde bir mikrofon ve gazete bulunan bir gazeteci kuklası

Needpix

Paylaş

Masallar ülkelerin kültür dağarlarının zenginliğini de gösteren ipuçları verir bize. Gerçekle gerçek üstünü, doğruyla yanlışı, iyi ile kötüyü, zalimle mazlumu kimileyin sözle, kimileyin yazıyla… Masallar genellikle çocukların zeka ve düşünme yetilerini geliştirmeye yönelik olsa da büyüklerin de masallardan çıkaracağı pek çok ders var.

Kendisini devlet diliyle konuşmaya, yazmaya, haber üretmeye koşullamış medyamıza masal için ayrı bir pencere açmalıyız. O pencereden baktığımızda yazılısı, görseli ile ülkemdeki gazeteciliğin nesnel olmaktan ne denli uzak olduğunu görürüz. Her zaman iktidarlara bitişmiş, çıkarını iktidara bağlamış bir merkez medya görürüz. İktidar erkine sunulan haberleri, köşe yazıları, yorumları Osmanlı dönemi dalkavuklarının elinden çıkma methiyeleri aratmaz. Fazlası var azı yoktur.

Aslında gazeteciliğin kalemini ve kendini iktidarlara ve sermayeye bu kadar kolayca sattığı başka bir ülke var mı? Demek istiyorum, ama diyemiyorum çünkü emperyalizmin dünyadaki iletişim ağlarını çeşitli yollardan ele geçirdiği düzenlerde gazeteciliğin giderek değer kaybettiğini hep beraber görüyoruz. Şimdilerde Türkiye’de merkez medyaya verilen görev iktidar lehine algı oluşturma çalışmasıdır. Bu konuda çıkarlarını her türlü değerin üzerinde tutan deneyimli gazetecilerimiz de var elbette. Yıllardır iktidarlara verdikleri hizmetlerin karşılığı olarak her açıdan semirmişler ve zenginleşmişlerdir. Halkı aldatma yolunda derin bilgi ve deneyimlere sahiptirler.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca masallar anlatıyor. Halkımız yıllardır uyduruk masallarla uyutulduğundan olacak kendine yakın bulduğu Sağlık Bakanının her dediğine inanıverdi. Ama aylar geçtikçe salgının şakası olmadığı, Sağlık Bakanının ağzından çıkan hiçbir sözcüğün gerçekte bir karşılığı olmadığı ortaya çıkıverdi. Hani dinci çevrelerde bir söz vardır “İmamın dediğini yap, yaptığını yapma” derler; galiba Fahrettin Koca Hipokrat yeminini iktidar iradesine terk etmiş bulunuyor.

Salgın bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de alabildiğine tırmanıyor. Ama iktidar için ne gam. Cezaevlerinde covid-19’dan ölenler her gün biraz daha artıyor. Cumhur İttifakı yine reformlardan söz ediyor. İlginçtir demokrasinin, adaletin hak ve özgürlükleri gerçekleştireceklerini açıkladıkları yer Kıbrıs. Neden acaba? Türkiye’de değil de Türkiye’den uzakta böyle bir açıklama gereği duyuyorlar? Herhalde bunun yanıtı Cumhur İttifakının her zaman olduğu gibi Bahçeli’ye dönük bağımlılığında yatıyor. Eğer Cumhur İttifakı gerçekten ülkede bir iç barış yaşatmayı düşünüyorsa öncelikle cezaevindeki gazetecileri, Osman Kavala’yı, Ahmet Altan’ı, Selahattin Demirtaş’ı özgürlüklerine kavuşturmalı. Salgının hızla artığı ortamda covid-19 ile savaşan doktorların, sağlık çalışanlarının ayakta kalabilmelerini sağlayacak önlemler de almalı. Bu arada kafama takılı bir soruya yanıt bulmak istiyorum. Bütün dünyada covid-19 ile ilgili çeşitli istatistikler yapılıyor bizde covid-19 nedeniyle ölen hekim ve sağlıkçıların sayısı hakkında neden sağlık bakanlığının bir açıklaması yok? Mesela durumları bize benzetilen İtalya ve İspanya’da covid-19 mücadelesi sırasında kaç doktorun ya da sağlıkçının öldüğünü öğrenirsek bizdeki doktor ve sağlıkçı ölümlerinin sayısıyla bir kıyaslama yapma olanağını buluruz.

Her yazıya başlarken umut içeren bir şeyler bulmak istiyorum. Olmuyor ortalık o kadar kirli ki steril bir köşe bulmakta zorlanıyorum. İyi ki zamanında dünyada güzel insanlar da yaşamış onların yazılarıyla, şiirleriyle, resimleriyle hayata bağlanıyor insan. Onlardan biridir Fransız Şair ve Yazar Jacques Prevert gelin onun gözüyle çevremizi seyredelim biraz. “Türlüsü” Oktay Rifat’ın çevirisiyle…

Birini gördüm birinin şapkasına oturmuş
Kızarıp bozarır
Habire titrer
Bir şey bekler… bir şey bir şey
Bir şey bekler… bir şey bir şey
Taş gibi donmuş kalmış
Bıçaklar açmaz ağzını
Ya öte ki 
Hani şu şapkacığını arayan
O da kızarıp bozarır
Habire titrer
Şapkam der… ah şapkam
Ağlamaklı olur

Birini gördüm gazete üstüne gazete okur
Birini gördüm bayrağa selam durur
Birini gördüm karalar giyinmiş
Saati var
Kösteği var
Bozuk para çantası
Madalyası
Kelebek gözlükleri var
Birini gördüm çocuğunu çeker elinden
Bangır bangır bağırır
Birini gördüm yanında köpeği
Birini gördüm elinde kılıçlı bastonu
Birini gördüm iki göz iki çeşme
Birini gördüm kiliseye girerken
Birini gördüm çıkarken…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa