04 Kasım 2020 23:50

21 yıllık "depreme lafla hazırlanma" çemberini kırmanın başka bir yolu var!

Rıza Bey apartmanında arama kurtarma çalışmaları

Fotoğraf: Halil Fidan/AA

Paylaş

İzmir’i vuran 6.9’luk depremin üstünden bir hafta geçti.

Geçen bir hafta boyunca, depremin neden İzmir’in Bayraklı ilçesinde, adeta özel seçilmiş gibi 15-16 binayı yıkmasından on binlerce binanın hasarlı hale gelmesinin nedenlerine, deprem vergilerinin akıbetinin sorgulanmasından, iktidarın depremi kendisi için bir şova dönüştürmesine, arama kurtarma ekiplerinin olağanüstü bir gayretle çalışmalarından İzmir’in büyükşehir ve ilçe belediyelerinin disiplinli ve depremzedelere yardımda gösterdiği çabaya kadar pek çok konu tartışıldı! Ve bu konular, bugünkü kadar öne çıkmasa da bir süre daha tartışılmaya devam edecektir.

Ama bir konu, depremin hemen arkasından ortaya çıkan bu tartışmaların gölgesinde kaldı. Ki bu konu, halkın depremzedelerle gösterdiği dayanışmadır! 

HALKIN DAYANIŞMASI BELİRLEYİCİ ÖNEMDEDİR

Çünkü daha depremin ilk anından itibaren İzmir halkı, belediye ve valilik gibi resmi makamlardan herhangi bir çağrı olmadan; yiyecek, giyecek, ısınma, çocuk maması gibi depremzedeler acilen neye ihtiyaç duyacaksa onu sağlamak için yardıma koştu.

Deprem toplanma alanında çadırların kurulmasından başlayarak gençler, hiçbir çağrı beklemeden yardım için seferber oldular. Depremzedeye evlerini açanların, “askıda kira” yardımına katılanların yanı sıra sendikalar, TMMOB, TTB gibi emek ve meslek örgütleri, kimi dernek ve çevreler depremden zarar görmüş olanlara yardım için kampanyalar başlattı.

Kış yaklaşırken, 15 bin kişinin evsiz kaldığı (İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer açıkladı) dikkate alındığında, halkın dayanışma tutumunun sürdürülmesinin daha da önemli olacağı tartışmasızdır.

Bu yüzden de halkın deprem sonrasındaki dayanışmasının “Depreme hazır olmak”la ilgili taleplerin yaygınlaştırılması ve bu talepler etrafındaki mücadelenin dayanağı olarak değerlendirilmesi özel bir önem kazanmış bulunmaktadır. Bugün önemli olan ve geleceğe kalacak olan da budur.

NEDEN 21 YILDIR AYNI ŞEYLER KONUŞULUYOR?

Depremle ilgili bir haftadır süren tartışmalara baktığımızda, 17 Ağustos 1999 depremini “milat” alırsak, 21 yıldır aynı konuların tartışıldığını söyleyebiliriz. Nitekim medyada yapılan tartışmalarda az çok gerçeği ifade etmek isteyen konuşmacılar, uzmanlar, bilim insanları, “21 yıldır aynı şeylerin konuşulduğu”ndan yakınmaktadır.

Çünkü, üstünden bunca yıl geçmesine karşın “depreme hazırlık”la ilgili ciddi bir adım atılmadığı gibi, iktidarın;

- Kentsel dönüşümü “rantsal dönüşüme” dönüştürdüğü,

- Halktan toplanan ve 30-35 milyar dolara ulaştığı belirtilen deprem vergilerini, depreme dayanıklı ve sağlıklı konut stokunu artırmak yerine “Hazine'ye gelir” olarak aktardığı

- Sıkça çıkarılan “imar afları”yla “Depreme hazırlık” için atılması beklenen adımların tam tersine adımlar atıldığı açık bir biçimde ortadadır.

Bu tablo hiç kuşkusuz, “depreme hazırlık” gibi insan hayatını doğrudan etkileyen bir konuda, sorunun iktidarla burjuva muhalefet arasında bir polemiğe indirgenmesinin eseridir. Bu yüzden de sendikalar, emek örgütleri, emekçilerin ileri kesimleri ve mücadeleci sendikacılar, “depreme hazırlık” konusunda işçilerin, emekçilerin, halkın taleplerine sahip çıkmadan bu konuda bir adım ileri atılamayacaktır.

Çünkü bugünkü tabloyu oluşturan şey ne bilimsel bilgi ve teknoloji yetersizliğidir ne de yapılması gerekenler konusunda az konuşulmuş olmasıdır. Tersine bugünkü tablo, “depreme hazırlık” meselesi sermayenin (büyük müteahhitlik firmaları başta olmak üzere) çıkarına hizmet edecek biçimde ele alındığı için böyledir!

‘DEPREME HAZIRLIK’ TALEPLERİYLE SİYASETE MÜDAHALE ETMEYE!

Bilim insanları, mühendisler, mimarlar, şehir planlamacıları “depreme hazırlık”  için neredeyse ortak öneriler üstünde birleşmiş bulunuyorlar. Muhalefet partileri yaklaşık olarak bu önerilerin üstünden iktidarla polemik yapıyor, kendilerince yasal düzenlemeler öneriyorlar.

Ama depremin muhatabı olan ve Prof. Ahmet Ercan’ın belirttiği gibi depremin enkazının altında kalan yoksullar, işçiler, emekçiler bu tartışmalara kendi tarzlarında müdahale ederek, siyaset sahnesinde kendi güçleri ve talepleriyle yer almıyorlar. Oysa, depremden sonra dayanışma içinde olmak, depremin yarasını birlikte sarmak önemlidir, ama bundan önemlisi, merkezinde “sağlıklı ve güvenli konut” talebinin yer aldığı “depreme hazırlık talepleri” etrafında birleşerek, depremi halkın hayatını tehdit eden bir felaket olmaktan çıkarmaktır!

Bu da elbette, ülkemizin bütün önemli sorunlarında olduğu gibi “depreme hazırlıklı olmak” konusunda da, işçiler ve emekçilerin kendi örgütleri ve talepleri etrafında siyasete müdahale eden bir çizgiye geçmeleriyle mümkün olacaktır.

21 yıllık ‘depreme lafla hazırlanma’ çemberini kırmanın başka bir yolu yok!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa