17 Ağustos 2020 00:15

95. yılında Mersin İdman Yurdu: Dargın ruh

Mersin İdman Yurdu'nun Tevfik Sırrı Gür Stadyumu

Fotoğraf: Nedim Ardoğa/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)

Paylaş

Mersin İdman Yurdu, 95. yılına kağıt üzerinde var olmayan bir kulüp, bir ruh olarak girdi. Bu ayıp bile kendisine ne kadar hoyrat davranıldığını kanıtlamak için yeterli. Ancak kulüp, resmen var olmasa da tarihe karışmış değil çünkü Mersin’in kolektif hafıza ve mirasının en güçlü unsurlarından biri. O halde bu hafta sizi hızlandırılmış bir “95 yıl” turuna çıkaralım ve “ruh”un geri döndüğünde hak ettiği saygıyı görmesini umalım.

***

Mersin’de futbola dair ilk kayıtlar 1922’de Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakının kuruluşuna denk düşüyor. 12 Şubat 1922’de oluşturulan Adana Mıntıkası’na mensup 4 kulüp arasında Mersin’den Türk Ocağı Spor Kulübü de var. İlk maçlar yenilgiye uğratılmış ancak henüz kenti terk etmemiş Fransız askerlerine karşı. Eylül-kasım 1922 arasındaki dört maçta Mersin Gençler Yurdu, Fransız askerlerini toplam 13 gol atıp 1 gol yiyerek mağlup ediyor.

22 Aralık 1922, ulusal öneme sahip bir tarih. Memleket muhtelit (karma) takımlarının komşu şehirler arasındaki ilk maçlarından biri bu tarihte yapılıyor. Adana Muhteliti ile Mersin Gençler Yurdu arasında Mersin’de oynanan müsabaka 1-1’lik eşitlikle sonuçlanıyor.*

16 Ağustos 1925’te tarih sahnesine çıkan Mersin İdman Yurdu, zaman zaman kentte başka kulüpler kurulsa da (Örneğin ‘46’da DP’nin takımı olarak anılan Mersinspor) şehrin iradesini yansıtan temel kulüp olageliyor.

İdman Yurdu ilk olarak 1927’de sonra 1932 ve ‘33’te Çukurova şampiyonu oluyor. Bunun dışındaki sezonlarda Adana’nın Seyhanspor, Torosspor, Demirspor, Milli Mensucat gibi kulüplerinin muzaffer olduğunu görüyoruz. Ancak Mersin de epey ses getiriyor. 1932’de Lütfi Ali, Cumhuriyet gazetesinde Mersinli futbolcuları “Çukurova’nın yakıcı güneşinden hayat alan heyecanlı cenup çocukları” olarak tanımlıyor.

1959’da ulusal ligin kurulması sonrası Mersin futbola artık daha profesyonel bir şekilde eğiliyor. Çukurova Grubuyla kurulan ortaklığın sonucu kulübün adı Mersin Çukurova İdman Yurdu oluyor, başkanlık koltuğuna ise Grubun Sahibi Tarsuslu Mehmet Karamehmet oturuyor. ’60’ların ikinci yarısında güçlü bir yönetim kuruluyla ciddi harcamalar yapılıyor. Dönemin İkinci Başkanı Mahir Turan’ın deyimiyle “silindir takım” kuruluyor. 1967’de ilk kez Birinci Lig’e yükseliyor İdman Yurdu. 7 sezon tutunuyor ligde ama 1974 yılında kent, “Cumhuriyet’in 50. yılında küme düşme olmasın” kampanyası için imza toplarken buluyor kendini. 50 bin imza Ankara’ya teslim ediliyor ama nafile!

İdman Yurdu iki yıl sonra lige dönüyor. 1975 Festivali’nin “Merhaba Mersin” şarkısı artık “Merhaba İdman Yurdu” olarak söyleniyor. Aynı zamanda belediye başkanı da olan Kulüp Başkanı Kaya Mutlu, futbolculara sosyal konut ve 50’şer bin lira prim veriyor. (Sosyal konutun amacının bu olmadığına eminim!) Primin gazı bir yıl sürüyor. Seyfi Alanya’nın koltuğundan darbeyle indirildiği bu dönemler, aynı zamanda şehirde sporun düşüş yılları oluyor. Kent sporu yerelliğini, özgünlüğünü kaybediyor, İdman Yurdu’nun “asansör takım” günleri başlıyor. Fenerbahçe’yle kupa finali oynanan 1983’e kadar bir iniyor bir çıkıyor kırmızı-lacivertliler. Sonrası tam 28 yıllık bir alt ligler macerası. Kentin genel durumuna uygun bir düşüş…

Hasretin sona erdiği 2011’de ise başka faktörlerin devrede olduğunu görmemek zor. Şehrin siyasi bölünmüşlüğünün rol oynadığı “sahipsizlik” haline, iktidar partisinin sportif desteği oya tahvil etme niyetleri ekleniyor. İdman Yurdu bir anda Başkan A. Kahramanlı’nın övünerek söylediği gibi “Bakan Z. Çağlayan’ın transfer yaptığı”, R. Zarrab’ın destek sağladığı, bugünlerde “cıs” olduğu için bahsedilmese de adı şike iddianamelerinde geçen bir kulüp haline geliyor. Stat meselesi de ayrı bir hikaye… Tüm bunlar kulübün devasa bir borç yüküyle kapanmasına kadar varıyor. 28 Nisan 2019’da Mersin İdman Yurdu adı ve armasıyla son maç gözyaşları içerisinde oynanıyor. Zaten uzun süredir huzursuz olan ruh, kendine uygun görmediği bedenden sıyrılıp kayıplara karışıyor.

***

Şimdilerde bu sezon 3. Lig’e yükselen bir İçel İdman Yurdu var. Şampiyonluk kutlamasında görüldüğü üzere özlem büyük. Ancak ruh, ete kemiğe bürüneceği eski bedenin artık var olmayışının (Hani o “eski Mersin” dedikleri) hayal kırıklığını taşıyor belli ki.

Tüm bu serüvenden çıkarılacak bolca ders var. Profesyonel futbolun kuralları artık “Çukurova’nın yakıcı güneşinden hayat alan heyecanlı cenup çocukları”na fırsat tanımıyor. Fiziki olarak “Eski Mersin” yok orası da kesin ama nostaljiyle dövünmenin bir yarar sağladığına da hiç rastlanmadı. Belki de bundan sonrası için önemli olan Süper Lig’de oynamaktan, kupalar, şampiyonluklar kazanmaktan öte Mersin’in, çocuğu, genci, yaşlısı için gerçekten bir “idman yurdu” haline getirilmesidir. Ruh, ancak o zaman bedenini bulmuş olur.

* Mehmet Yüce’nin İletişim Yayınları’ndan çıkan Osmanlı Melekleri ve İdmancı Ruhlar kitapları bu dönemin kayıtlarına dair en güvenilir kaynakların başında gelir.

NOT: Bu notlarıma artık alıştınız ancak bu yazı aynı zamanda Kültürhane’nin menü/dergisinin ağustos sayısı için yazıldı. Tarihi sadece Mersin için değil tüm kulüplerimiz için derslerle dolu olan İdman Yurdu’nun 95. doğum gününü Evrensel’de de es geçmemek önemlidir diye düşünüyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...