15 Ağustos 2020 00:50

Tedrici tedrisat: Eğitimde aşamalı eşitsizlik

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Milli Eğitim Bakanı okulların açılışıyla ilgili bir tarih verse de o gün geldiğinde ne olacağı hiç belli değil. Malum pandemi. Bakan Selçuk 2 ay sonrası için ‘Net bir şey söyleyerek bağlayamadığı tablo’ için kesin konuşmak istemiyor. ‘Hele o gün bir gelsin de duruma bakalım’ edasında.

Pandemi önlemlerine bereketli mevsim için ara verilirken bütün dikkatler testiyi turizmden akan suyla doldurmaya yöneldiğinden iki üç ay sonrasını ne bakanlığın ne de parçası olduğu iktidarın düşünmediği söylenebilir mi? Sorunları ötelemenin ondan kurtulmakla aynı şey sanıldığı bir zihin faaliyeti içinde sonrasını düşünmenin öncelikli olmadığını biliyoruz. Ama bu, iktidar mantalitesinde, ötelenmiş sorunların bir başka adıma vesile teşkil edeceği düzenli ve öngörülü bir kurgunun olmadığı anlamına gelmez. Çünkü düzensizlikten bir sistem çıkarmak da iktidarın uzmanlık alanı sayılır.

Eşitsizliğin göze görünmemesi için eskiden var olan düzenlemelerin epey aşındığı bir zamanda patlayan pandemi, hayatın öteki alanlarını olduğu gibi eğitimi de önceden yazboz tahtasına çeviren bir iktidar için nimet sayılır. Kaos ve yıkımı yeniden inşanın elverişli zemini olarak gören bir yapı 7’sinde neyse 70’inde de o olduğundan içinden geçtiğimiz süreç onun için çok da belirsiz sayılmaz.

Şuradan ilerleyelim: Sağlık Bakanlığının akıllı telefonlar için üretilmiş Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasında genişlemiş kırmızı alanlar ‘Çok riskli bölgedesiniz’ notuyla resmediliyor. Bugünlerde İstanbul’da  E-5 Karayolu’nun işçi, emekçi ve yoksulların oturduğu kuzeyindeki masif kırmızılık ile güneyindeki mavi-yeşilliğin oluşturduğu tezat gündemde ama sadece İstanbul için değil  haritanın bütünü sosyoekonomik bir dille ‘Konuşuyor.’ Kırmızı mahaller kalabalık işyerlerinde dirsek dirseğe çalışan, toplu taşıma araçlarında ya da servislerde sıkışık düzen seyahat etmek zorunda kalan, nüfusun en yoğun, fiziksel mesafenin en zor kollanabildiği alanlar. Mavili yeşilli az riskli bölgeler esnek çalışma uygulamasının hayata geçtiği, hizmet ve ofis çalışanlarını, gelir durumu görece iyi, daha eğitimli orta, orta üst ve üst sınıf ağırlıklı nüfus içeriyor. Manisa Organize Sanayi bölgesinde Vestel’deki vaka artışını, Kayseri’yi, Ankara’da Sincan ile Eryamanlar arasındaki komşuluk farkını bu uygulamada kırmızı mavi alanların dağılımı olarak izleyebilirsiniz.

Bunun böyle olacağı, iktidar iş hayatındaki hayat kurtaracak düzenlemeleri maliyet hesabı yaparak reddederken de, turizm için kredi teşviklerini pompalarken de belliydi. E-5’in kuzeyi ile güneyinde sınıfsal kod farkı bugün okulların açılması için dört senaryo üzerine çalışan Milli Eğitim Bakanı için verili bir gerçeklik haline geldiyse perşembenin gelişi çarşambadan pohpohlandığı içindir.

Bakanın senaryosundaki sıralamada dördüncü etap şu; “Riskli olan 5 ilden söz ediliyorsa bu 5 ille hiç vaka olmayan illeri eşit koşullarda ele almamak. Ola ki 3-5 ilde problem var. Türkiye'nin geri kalanında yok. O zaman o illere özel uygulama yapılır” diyor kendileri. Somutlarsak; günü ya da haftayı ikiye üçe bölmek suretiyle eğitim mekanının, nüfusunun ve zamanının ayrıştırılması; okulların kimi yerde açılması kimi yerde kapatılması; bazen online bazen yüz yüze eğitim; ilk sınıfları erken açmak ama ara sınıfları sonraya bırakmak… Bakanın düzensizlikte bir sistem çıkarmak için yazılmış senaryosu karmaşıklaştırılmış ve kuralsızlaştırılmış bir eğitim düzeni için işliyor. Soran velilere, eğitim emekçilerine, öğrencilere hazır yanıt ise şu: Çünkü buna ‘mecburuz’, çünkü tablo ortada!

Şimdiye kadar halkın zararına bir çok uygulama geçici önlemler almanın zorunlu görüldüğü özel durumlarda alındı. Geçici KHK’ler ve onların çıkarıldığı olağanüstü hal koşulları da hiç de geçip gitmediler. Eğitimde eşitlik, fırsat eşitliği gibi kavramların birlikte düşünülemeyeceği bu parçalı yapılandırmanın da kalıcılaşması riski de var. Pandemi sonrasına aynen aktarılacak olan bu parçalanma olmasa bile iktidarın bunu yapabilme kudretine sahip olduğunu gösteren bir tatbikat sahası eğitim de.

Bunun bir zemini de var; Bir yanda özel eğitim kurumları bir yanda yoksullar için imam hatipler olmak üzere bir eğitim realitesi zaten oluşmuştu. Tevhid-i Tedrisat’ın* içten çökertilmeye başlandığı ufak tefek kaçak deneyimler bütünü, eğitim sistemindeki çoklu yapılaşmalara kapıyı çoktan açtı sayılır. Ama bundan en çok etkilenecek olan, pandeminin en ağır hasarla seyrettiği yoksul emekçilerin yaşadığı bölgeler.

Tevhid-i Tedrisat’ın, yerini tamamen tedrici tedrisata (kerteli, aşamalı eğitim) bırakması için açılan alan, dikkat edelim barolarla, meslek odalarına yönelik kuralsızlaştırma hamlesine yön veren ilkeden besleniyor. Nihai sonuç temel kurumların keyfiyete göre düzenlenmesi ve buna bağlı olarak eşitlik çerçevesinin işleyebileceği ya da geliştirilebileceği her türlü bağlamın yıkımıysa eğitim de bundan nasibini alıyor pandemi bunun mazereti oluyor.   

*1924’te çıkarılan Eğitim Birliği Yasası

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa