25 Haziran 2020 00:13

Zihinlerdeki virüs

Süper Lig’in 27. haftasında oynanan Çaykur Rizespor-Galatasaray karşılaşmasında yedek kulübesinde duran Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ve tribünde duran yedek futbolcular.

Fotoğraf: Hakan Burak Altunöz/AA

Paylaş

Fatih Terim, asıl tehlikeli olan virüsü bedenlerde değil, zihinlerde ve niyetlerde aramak gerektiğini söylüyor. Çok haklı… Dediğini yapalım ve arayalım bakalım…

Puan kayıplarına bahane bulmak için çaba göstermek ve sonuçta bütün sorumluluğu hakemlere yüklemek, zihinlerde yuvalanmış bir virüsün işine benziyor mesela… Virüsün bulaşmadığı temiz zihinler ne de olsa, hüsran yaşadıkları maçların ardından öz eleştiri yapar, kendi eksiklerini, hatalarını görür, gereken dersleri çıkarır ve dolayısıyla durumu gelişme fırsatına dönüştürür, safsatalara sığınmaz...

Yöneticilerin, teknik direktörlerin, çeşitli algı operasyonlarıyla önlerinin kesilmek istendiğine dair iddiaları, enfekte olmuş zihinlerin ürettiği hezeyanlar olabilir ancak… Komplo teorilerini düşünce sistematiğinin vazgeçilmez parçası haline getirmek ve maruz kalındığı iddia edilen mağduriyetten avantaj sağlamaya kalkışmak da zihinlerin virüs tarafından ele geçirildiğinin göstergesi sayılabilir!..

Suçlanan hakemlere, aynaya bakıp gördüklerinden utanmalarının söylenmesi ve onurlu davranıp mesleklerini bırakmalarının tavsiye edilmesi de kuşkusuz zihinlerde cirit atan virüsün marifeti!.. Sağlıklı zihne sahip kişiler onurdan, karakterden, duruştan söz edip insanların mesleğini ellerinden almaya çalışır mı, bunu başarınca da “düdüğünü astırdık” pespayeliğini bir gurur nişanesi gibi göğüslerinde taşır mı?

Birilerinin hakemlerden özür beklemesinin sebebi de yine zihinlerdeki virüs olmalı. Hakemler ne diye ve kimden özür dileyecekmiş? Kuralları uyguluyorlar diye mi hakemlerden özür bekleniyor? Kuralları uyguladıkları gerekçesiyle hakemleri eleştirme, hedef gösterme garabeti, zihinlerin virüsle nasıl kirlendiğini ortaya koyan başka bir örnek...

Verdikleri emeklerin hatalı hakem kararları yüzünden heba olduğunu söylemek de enfekte olmamış bir zihnin edeceği laf değil. Bir tek kendilerinin emek harcadığına inanıp diğerlerinin emeğini görmezden gelmenin ya da yok saymanın ciddi bir zihinsel arıza olduğu gerçeğini kim yadsıyabilir ki? Bunun altında da o alçak virüsün bulunduğundan hiç kuşku yok!..

Peki rakiplere yönelik olarak, “Ne diye bu kadar hırslı oynuyorsunuz, sanki şampiyon mu olacaksınız” ifadesiyle ortaya konan serzenişlere ne demeli? Bu serzenişler; “şerefli mazi”, “onurlu mücadele”, “etik yaklaşım”, “kutsal forma” gibi sıkça dile getirilen parlak(!) lafların, kulüplerin oyun pratiği nezdinde hiçbir karşılığı olmadığını göstermiyor mu? Bir yanda, taraftarlarla kulüp arasındaki bağları güçlendirmek adına olumlu insanlık değerleriyle süslenmiş aslı astarı olmayan mitler yaratılırken, diğer yanda iş şampiyonluk mücadelesinin kritik aşamasına geldiğinde su yüzüne çıkan iltimas ve “özel muamele” beklentisi… Bu, nasıl bir tutarsızlık, nasıl bir çelişki, nasıl bir utanmazlıktır? Rakip takımın, elinden gelen mücadeleyi sergilemeden, gerçek gücünü ortaya koymadan teslim olması, kimileri açısından hiçbir sorun teşkil etmiyor. Bu durumu, “psikolojik baskı unsurlarını kullanarak şike yapmaya çalışmak” şeklinde yorumlamak yanlış olur mu? Kirlenmişlik öyle bir seviyeye ulaştı ki, bunu gizleme ihtiyacı bile duymuyorlar artık. Daha fenası belki de bunun kirlilik olduğunun farkında dahi değiller… Bütün hepsi de elbette zihinleri felç etmiş virüsün işi!..

Görüldüğü gibi, Fatih Terim’in dikkat çektiği asıl tehlikeli virüsün zihinlerde bulunduğu değerlendirmesini doğrulayan çok fazla işaret var. Öyle bir virüs ki, bilgi ve kültür yoksunluğunda kendini var edip en çok da niteliksizlik ve çapsızlık şeklinde belirti veriyor… Koparılan bunca yaygaraya, ortaya konan bunca hırgüre, dalaşmaya, didişmeye bakınca, futbol ortamında bu virüsten etkilenmemiş kişi kalmadığı da anlaşılıyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...