16 Haziran 2020 23:44

Yüzleşme kültürü

kadına şiddete karşı yürüyüş

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Siyasetin insana yönelik sorunlardan daha ağır bastığı erkek egemen toplumumuzda kadın kimliği ve ayrımcılık üzerinde konuşmanın zamanıdır. 21.yüzyılın ilk çeyreğine yaklaşırken bütün dünya halklarında ivme kazanan özgür kadın imajının, tutucu ve kapalı toplumlar için ciddi bir sorun oluşturduğu gözlemleniyor.

Emek piyasasında kadın ve çocukları sömüren, kadın erkek eşitliğine prim vermeyen kapitalist sistem, kadının özgürleşmesinden de örgütlenmesinden de hoşnut değildir. Hatta siyasette sivrilen, halkın ilgi odağı haline gelen kadınları sindirmek için siyasetin kirli tezgahları harekete geçirilir. Peki! Kadınlar bildik bu ayak oyunlarına boyun eğecekler mi? Bence hayır. Bu yüzdendir erkeklerin kadın korkusu. Siyasetçilerin hangi siyasi parti olursa olsun kadrolarına kadın katmayı bir lütuf saymaları da bundandır. Kendileri ile yüzleşemiyorlar. Kadınları eşit saymaktan kaçınıyorlar.

Covid 19’un dünya ülkelerinde yarattığı salgın, ölümlerle beraber ekonomik çöküntüyü de getirdi. Gelişmiş denilen zenginler kulübünün de, insana dönük sağlık düzeninin ne denli kof ve acımasız olduğu da ortaya çıktı. Şimdi çığ gibi büyüyen işsizlik sorunu nicedir uykuda olan yeni bir felaketi daha ortaya çıkarıyor: Irkçılık. Ulusların ders alamadığı bir hastalık. Bir insanlık suçu. Şimdilerde de Türkiye’de siyaset arenasında boy gösteriyor. Ardından kendilerine benzemeyen herkesten nefret eden yeni yetme saldırganlar sokağa salınıyor. Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Aleviler ve de eşcinseller hedeflerinde. Yetmiyor sosyal medyada nefret söylemleri her gün biraz daha artıyor. Buna karşılık cumhuriyet savcılarından tık yok. O savcılar ki gazetecilerin haberleri ve yazıları için soruşturma açmakta hiç duraksamıyorlar.

Selahattin Demirtaş siyasetimizde çok önemli bir figür. Kürtleri parlamentoya taşımayı başarmış bir politikacı. Sonra Cumhur İttifakının hep bildiğiniz yöntemleri ile dokunulmazlığı kaldırılarak parmaklıkların arkasına konuldu. Kin bitmiyor hiç. Şimdi sosyal medyaya salıverilen troller çalışkan cesur kadınlara çirkin üslupla saldırıya geçiyorlar. Son kurbanları Başak Demirtaş. Biraz empati yapalım sırf Demirtaş’ın eşi olduğu için sözlü saldırılara uğraması nasıl bir Vandallıktır.

Cumhur İttifakı kendisine muhalif gördükleri kadınlardan korkuyor. Kadınlara aba altından sopa gösteriyor, sindirmeye çalışıyor.  Müyesser Yıldız, Canan Kaftancıoğlu, Ayşenur Arslan, Nevşin Mengü, Berna Laçin gibi kadınlar iktidar erkinin hep takibi altında. Bir yandan savcıların izlemelerine takılırken bir yandan da sosyal medyada hakarete uğruyorlar. Adalet nerede derseniz? Ülkemde adalet uzun bir süredir uykuda. Cumhur İttifakı baskıdan, zorbalıktan emek insanlarının haklarını gasbetmekten hiç usanmıyor. Ülkede özgürlükleri alabildiğine kısıyor. Medyada muhalif kalemlere hayat hakkı tanımıyor, yurttaşların hak arama yollarını kapatıyor…

Zor bir yazı oldu, yazılacak, söylenecek çok şey vardı da tıkandı kaldı göğsümde.

Bu yazıyı da Gülten Akın’ın dizelerine kulak vererek bitirelim. “Aksata”

Günle kaplanmış bir akvaryumda
öyle yüzdüm öyle yüzdüm
kendi gözümden düştüm

bunca yıl üstümden silkelediğim
dünya karışıyor
baktım aşkla da aramıza

bu yoktan ilinti, şeylerin çekimi
ne zaman girdi hayatıma
ne işim var ne işim var
alınır satılır olanla

ey uğruları uzun yolumun
saklı cevheri diriltmeye
yeter mi attığım safra
eski yalnızlığım geri döner mi

yine ıssızlığım içinde bul
bağrıma dadan evimi dolaş
suyumu biriktir
hüznümün tüccarı

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...